Çocuğun doğumdan itibaren beslenmesini bakım ve temizliğini belli bir süreye kadar en iyi bir biçimde annesi yerine getireceğinden bakım hakkı öncelikle anneye tanınmıştır. Annenin şefkat merhamet ve bu işlere dönük fıtrî becerisinin bulunması da bunu gerektirmektedir (İbn Hazm el-Muhallâ 10/143; Merğinânî el-Hidâye 2/283; İbn Kudâme el-Muğnî 8/237; Şirbînî Muğni’l-muhtâc 5/192-193).
Bir kadın Hz. Peygamber’e (s.a.s.) gelerek “Ey Allah’ın Elçisi! Şu benim oğlumdur. Karnım ona yuva göğsüm pınar kucağım da sıcak bir kundak oldu. Şimdi ise babası beni boşadı ve çocuğu benden çekip almak istiyor.” diye şikâyette bulununca Resûl-i Ekrem; “Başkası ile evlenmediğin sürece onun üzerinde önce sen hak sahibisin.” (Ebû Dâvûd Talâk 35 [2276]) buyurmuştur.
Hz. Ebû Bekir de (r.a.) eşinden ayrılan bir babaya; “Annesinin okşaması kucağına alması ve kokusu çocuk açısından senin yanında kalmasından daha hayırlıdır. Sonra çocuk büyüyünce seçimini yapar.” (Abdürrezzâk el-Musannef 7/154 [12601]) demiştir.
Çocuğun bakım ve terbiyesi sorumluluğu kendisine verilen kişinin akıllı ergin bu işi yapabilecek güçte ve çocuğu hayat sağlık ve ahlakî bakımlarından koruma konusunda güvenilir olması gerekir.
Hem kadın hem erkekte aranan bu ortak nitelikler yanında sadece kadında ve sadece erkekte aranan başka şartlar da vardır. Erkeğin Müslüman olması bakacağı çocuk kız ise ona mahrem olması; kadının çocuğa yabancı yani mahrem olmayan biriyle evli olmaması bu tür özel şartlardandır (Sahnûn el-Müdevvene 2/258 vd.; Şirbînî Muğni’l-muhtâc 5/192-193; Şevkânî Neylü’l-evtâr 6/388-393 vd.; Bilmen Kâmus 2/432).
Çocuğun bakımı ve yetiştirilmesinin süresi (hidâne) çocuğun buna olan ihtiyacı ile orantılıdır. Hukukçular bu süreyi çocuğun kendi başına yemek yiyip giyinebileceği yaşa ulaşmasını ölçü alarak belirlemişlerdir. Dolayısıyla bu süre erkek çocukta yedi-dokuz; kız çocukta dokuz-on bir yaşlarında sona erer.
Mâlikîlere göre bu müddet erkek çocukta ergenlik çağına kız çocukta ise evlenmesine kadar uzamaktadır (Sahnûn el-Müdevvene 2/258-259).
Süre sona erince çocuğun sorumluluğu hukukçuların çoğunluğuna göre babaya intikal ederken; Şâfiî ve Hanbelîler kararın çocuk tarafından verileceğini anne-babasından hangisini seçerse onun yanında kalacağını söylemişlerdir (İbn Kudâme el-Muğnî 8/239; Şirbînî Muğni’l-muhtâc 5/198). Hz. Peygamber’in (s.a.s.) anne-babası boşanmış bir erkek çocuğu onlardan hangisini seçeceği konusunda muhayyer bırakması (Ebû Dâvûd Talâk 35 [2276-2277]; Tirmizî Ahkâm 21 [1357]) ve Hz. Ebû Bekir’in (r.a.) yukarıda naklettiğimiz sözü bu son görüşü teyit etmektedir.