Fıkıhta özür kavramının en çok kullanıldığı konuların başında  sürekli devam eden abdest bozucu hâller gelir. Sürekli burun kanaması  idrarını tutamama  sürekli kusma  yellenme  yaranın sürekli kanaması ve akması  kadınların istihaze durumları gibi abdesti bozan ve süreklilik taşıyan bedenî rahatsızlıklara özür  böyle bir özrü olan kimselere de özür sahibi denir (Kâsânî  Bedâî’  1/28  29; Merğinânî  el-Hidâye  1/34; İbn Âbidîn  Reddü’l-muhtâr  1/305).
Bir kimsenin ibadet konusunda özür sahibi sayılabilmesi için özrünün  bir namaz vakti içinde abdest alıp namaz kılacak kadar bile kesilmemesi ve her namaz vaktinde en az bir defa tekrarlaması gerekir. Özür hâli  sebebin tam bir namaz vakti süresince kesilmesiyle ortadan kalkar (İbn Âbidîn  Reddü’l-muhtâr  1/305-306).
Özür sahibi kimse Hanefî mezhebine göre her namaz vakti için abdest alır. Zira Hz. Peygamber (s.a.s.) özür sahibi bir kadına böyle yapmasını bildirmiştir (Buhârî  Vudû’  63 [228]). Özür sahibi  özrü dışında abdesti bozan farklı bir durum meydana gelmedikçe  vakit içinde aldığı abdestle dilediği kadar farz  vacip  sünnet  kaza namazı  cuma ve bayram namazı kılabilir  Kâbe’yi tavaf edebilir ve Mushaf’a dokunabilir (Merğinânî  el-Hidâye  1/34). Ancak özür sahibinin abdesti namaz vaktinin çıkmasıyla bozulur. Dolayısıyla yeni namaz vaktinde tekrar abdest alması gerekir.
Özür sahibi kimsenin abdesti özür hâli dışında abdesti bozan diğer şeylerle bozulur (Kâsânî  Bedâî’  1/28). Mesela idrarını tutamayan ve bu sebeple özür sahibi sayılan kimsenin  burnunun kanamasıyla veya yellenmesiyle abdesti bozulur.
İmam Şâfiî’ye göre özür sahibi kimsenin bir namaz vakti içinde kılacağı her farz namaz için ayrı ayrı abdest alması gerekir. Zira onun abdesti kıldığı namaz bitince son bulmuş olur. Bu abdest ile dilediği kadar nâfile namaz kılabilir (Şirbînî  Muğni’l-muhtâc  1/282).
Mâlikî mezhebine göre özür sahibinin abdesti  vaktin girmesi veya çıkması ile değil  özrün dışında abdesti bozan bir şeyin meydana gelmesi ile bozulur (İbn Rüşd  Bidâyetü’l-müctehid  1/41; Desûkî  Hâşiye  1/114-118).
Bir kimsede bulunan özür hâlinin  kişiyi ileri derecede sıkıntıya sokması ve abdest almada ciddi zorluklarla karşı karşıya bırakması durumunda Mâlikî mezhebinin bu görüşü ile amel edilebilir.