Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Müslümandan namaz ibadeti ne zaman ve hangi hâllerde düşer?

Oluşturulma tarihi: 31.01.2025 15:25    Güncellendi: 31.01.2025 15:25
Akıl sağlığı yerinde olan ve ergenlik çağına ermiş her Müslüman’a namaz farzdır. Bu şartları taşımayan kimse namazla mükellef değildir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.) bir hadiste çocuklar ve akıl sağlığı yerinde olmayan kimselerden sorumluluğun kaldırıldığını belirtmiştir (Ebû Dâvûd Hudûd 16 [4398]; İbn Mâce Talâk 15 [2041]).
Bazı durumlarda sağlık sorunu olanlardan da namaz düşer. Hanefîler'e göre sadece başını hareket ettirerek dahi namaz kılmaya gücü yetmeyecek derecede rahatsız olan kimseye bir şey gerekmez. Eğer bu hastalıktan ölürse kılamadığı namazları kaza etme imkânı bulamadığı için borçsuz olarak Allah’ın huzuruna çıkmış olur. İyileşmesi durumunda; kılamadığı namazları bir günlük (beş vakit) namazı geçmezse kaza etmesi gerekir. Sayı bundan daha çok olursa sahih olan görüşe göre o kimseye kaza gerekmez. Baygın kalan kişi için de baygınlık süresine göre aynı hükümler geçerlidir (Kâsânî Bedâi’ 1/106 107 108). İmam Şâfiî bayılmanın tam bir namaz vakti sürmesi hâlinde de kaza gerekmeyeceğini söylemiştir (Şirbînî Muğni’l-muhtâc 1/314).
Hayatını yatalak olarak geçiren kişi eğer yataktan kalkıp abdest alamıyorsa veya abdest aldıracak birini bulamıyorsa yanında bulunduracağı tuğla kiremit veya taş gibi bir madde üzerine teyemmüm eder. Yatağından doğrulmaya ve kıbleye yönelmeye tek başına imkân bulamayan kişi kendisine yardım edecek kimse de olmadığı takdirde yerinden doğrulmadan yüzünü çevirebildiği kadar kıbleye çevirerek yattığı yerde namazını îma ile kılar (Serahsî el-Mebsût 1/212-213; Kâsânî Bedâi’ 1/106-107).
Hastalığından dolayı kendi başına teyemmüm edemeyen ve bu konuda kendisine yardım edecek birini de bulamayan kişi kendisini abdestli gibi sayarak isterse namazını îma ile kılar; isterse de kazaya bırakır; iyileşmesi hâlinde kaza eder iyileşmeme durumunda ise kendisinden yükümlülük düşer (İbn Nüceym el-Bahr 1/168 172; Haskefî ed-Dürrü’l-muhtâr 39; İbn Âbidîn Reddü’l-muhtâr 1/252-253).