Hz. Peygamber (s.a.s.) bazı mübarek gün ve gecelerin değerlendirilmesini tavsiye etmiş (Buhârî Savm 6 [1901]; Müslim Salâtü’l-müsâfirîn 175 [760]; Beyhakî Ma‘rifetü’s-sünen ve’l-âsâr 4/420 [6676]) kendisi de bizzat değerlendirmiştir (Tirmizî Savm 39 [739]; İbn Mâce İkâmetü's-salavât 191 [1389]; bk. Nevevî el-Mecmû’ 5/42-43). Ancak bugün ve gecelere ait özel bir namaz veya ibadet şeklinden bahsetmemiştir. Bu bağlamda mübarek gün ve geceleri bağışlanma ve hayatımıza çekidüzen vermek için fırsat anı olarak görmemiz gerekmektedir. Dolayısıyla müminler kandil gecelerinde hayatlarının gidişatını gözden geçirmeli; hata ve günahları için tövbe etmeli dua ederek Kur’ân-ı Kerîm okuyup anlamaya çalışarak kaza veya nâfile namaz kılarak bu fırsatları değerlendirmelidirler.
Kandil gecelerinin gündüzlerinde yani geceyi takip eden ertesi günde oruç tutmak müstehaptır. Zira Hz. Peygamber (s.a.s.) “Şaban’ın on beşinci gecesi (yani berat gecesi) olduğunda o gece ibadet ediniz gündüzünde de oruç tutunuz. Allah o gece güneşin batmasıyla dünya semasına (rahmeti ile) tecelli eder ve fecir doğana kadar şöyle buyurur: ‘Yok mu benden af isteyen onu affedeyim yok mu benden rızık isteyen ona rızık vereyim yok mu bir musibete uğrayan ona afiyet vereyim yok mu isteyen'…” (İbn Mâce İkâmetü's-salavât 191 [1388]; bk. Tirmizî Savm 39 [739]) buyurmuştur.