Hz. Peygamber’in (s.a.s.) “Müslüman bir kimse kâfire kâfir de Müslümana mirasçı olamaz” (Buhârî Ferâiz 26 [6764]; Müslim Ferâiz 1 [1614]) ve “Farklı din mensupları birbirlerine mirasçı olamazlar” (Ebû Dâvûd Ferâiz 10 [2911]; Tirmizî Ferâiz 16 [2108]) şeklindeki hadislerine dayanan fakihlerin çoğunluğu din farkının mirasa engel olacağını söylemiştir. Bu hadisleri başka bilgilerle birlikte değerlendiren Muaz b. Cebel Muâviye b. Ebî Süfyân gibi sahâbîlerle sonraki bazı müctehidler gayrimüslimin Müslüman akrabasına mirasçı olamayacağını ama Müslümanın gayrimüslim birisine mirasçı olabileceğini kabul etmişlerdir. Günümüzde de tercih edilen bu görüşe göre; Müslüman gayrimüslim anne-babasından kalan mirası alabilir (bkz. İbn Hacer Fethu’l-bârî 12/50 [6763]; Azîmâbâdî Avnü’l-ma‘bûd 8/87-88 [2911-2913]; Mardînî er-Rehâbiyye 34).