Nûr Sûresi'nin 30. ayetinde mü’min erkeklerin harama bakmamaları namus ve iffetlerini korumaları emredildikten sonra 31. âyetinde kadınlarla ilgili olarak meâlen: "Mü'min kadınlara da söyle gözlerini (bakmaları haram olan şeylerden) çevirsinler
edep yerlerini korusunlar -kendiliğinden görünen müstesna- zînetlerini açmasınlar başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar" buyrulmakta ve ayetin devamında kadınların kendiliğinden görünmeyen zînet yerlerini kimlerin yanında açabilecekleri belirtilmektedir.
1- HARAMA BAKMAK VE ÎFFETİ KORUMAK
Görüldüğü gibi bu iki âyette hem erkeklerin hem de kadınların harama bakmamaları edep yerlerini iyice örtülü tutup iffet ve namuslarını zina fuhuş ve onlara sebep olabilecek durumlardan korumaları emredilmektedir. Hz. Peygamber (S.A.V) de; "...Gözlerin zinası şehvetle bakmaktır..." buyurarak harama bakmayı göz zinası olarak nitelemiştir.1
Ancak gözün harama tesadüfen ilişmesinin kasıtlı bakmak hükmünde olmadığı da hadis-i şeriflerde belirtilmiştir.2
İslâm âlimleri yukarıda mealleri yazılı âyetlere ve konuyla ilgili hadislere dayanarak erkeklerin ve kadınların nikâhlı eşleri dışında herhangi bir kimseye şehvetle bakmalarının haram olduğu üzerinde müttefiktirler. Tedavi şahitlik ve evlenme maksadı gibi zarûret veya ihtiyaç halindeki bakmalara fıkıhta belirtilen şartlar ve ölçüler dâhilinde müsaade edilmiştir.
Fitne tehlikesi ve şehvet korkusu olmamak kaydı ile gerek erkeklerin ve gerekse kadınların kendi yakınlarından ve yabancılardan kimselere ve nerelerine bakıp bakamayacaklarına dair hükümler delilleri ile birlikte fıkıh kitaplarında mevcuttur.3
2- ÖRTÜNME
Nur Sûresi'nin 31. âyetinde zikredilen bu emirlerden sonra kadınların örtünmesi ile ilgili olarak da kendiliğinden görünenler müstesna zînetlerini zinet yerlerini açmamaları ve başörtülerini yakalarının üzerine salmaları emredilmiştir.
Cahiliyet devrinde başını örten kadınlar başörtülerini enselerine bağlar veya arkalarına salıverirlerdi. Allah Teâlâ bu ayetle İslam’dan önceki bu âdeti kesinlikle yasaklayarak mü'min kadınların -kendiliğinden görünen hariç zînetlerini zînet yerlerini açmamalarını ve başörtülerini saçlarını başlarını kulaklarını boyun gerdan ve göğüslerini iyice örtecek şekilde yakalarının üzerine salmalarını emretmiştir.
Hz. Aişe (R.A): "Allah ilk muhacir kadınlara rahmet eyleye Yüce Allah: "Mü'min kadınlar başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar" âyetini indirince onlar eteklerinden bir parça keserek onunla başlarını örttüler."4 der.
Yine Hz. Aişe (R.A) bir gün Ensar kadınlarından sitayişle bahsederken buna benzer bir ifade ile başörtüsü emrine nasıl uyduklarını anlatır.5
ÖRTÜLMESİ GEREKLİ OLMAYAN KISIMLAR
Örtülmesi emredilen zînetten istisna edilen ve mücmel olarak geçen "kendiliğinden görünen" ifadesi; Ashaptan Hz. Ali İbn-i Abbas İbn-i Ömer Enes Tabiilerden Said b. Cübeyr Atâ Mücâhid Dahhâk Müctehid İmamlardan Ebû Hanife Malik ve Evzaî’nin de (Radiyallahu anhum) dâhil olduğu İslâm âlimlerinin çoğunluğu tarafından; "Yüz ve bileklere kadar eller" olarak tefsir edilmiştir.6
ÖRTÜLMESİ GEREKLİ OLAN KISIMLAR
Âyetteki "kendiliğinden görünen" mücmel ifadeyi -az da olsa- farklı tefsir eden âlimler kadınların istisna dışında kalan zînetlerini ve zînet yerleri olan saç baş boyun kulak gerdan göğüs kol ve bacakların örtülmesi olarak anlamışlar ve bunlardan herhangi birini açmalarının câiz olmadığı hükmünde ittifak etmişlerdir.7 Kadınların bu zînet yerlerini kimlerin yanlarında açabilecekleri ise âyetin devamında bildirilmektedir.
Bu âyet-i kerime nâzil olunca yukarıda rivayet edilen hadislerle de sabit olduğu üzere Ensar ve Muhâcir kadınların eteklerinden bir parça keserek onunla başlarını örtmeye acele etmeleri Hz. Aişe’nin (r.a.) ablası Esma’nın (r.a.) ince bir elbise ile Hz. Peygamber’in (a.s.) huzuruna çıktığı zaman Hz. Peygamber' in "Ergenlik çağına gelen bir kadının elleri ve yüzü dışında kalan yerlerini göstermesinin câiz olmadığını" bildirmesi yine Hz. Peygamber'in bileklerinin dört parmak yukarısını işaret ederek "Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir kadına ergenlik çağına gelince yüzü ve şuraya kadar elleri hariç herhangi bir yerini açması câiz değildir " buyurması; söz konusu ayetteki emirlerin vücub için olduğuna kadınların yukarıda sayılan zînet yerlerini örtmekle yükümlü olduklarına delâlet etmektedir.
ÖRTÜNMENİN GAYESİ
Dinimizin emrettiği örtünmeden maksat kadının zînetini ve zînet yerlerini eşi veya mahremi olmayan erkeklere göstermemesi ve yabancı erkekler tarafından görülmesine meydan vermemesidir. Bu itibarla örtünün; saçın ten renginin veya zînetlerin görülmesine engel olacak kalınlıkta vücut hatlarını göstermeyecek nitelikte olması gerekir.8 Bu konuda yukarıda meali zikredilen hadis-i şerifler dışında daha pek çok hadis-i şerif bulunmaktadır.9
Ahzâb Sûresi'nin 59. âyetinde; de "Ey Peygamber eşlerine kızlarına ve mü'minlerin kadınlarına söyle: (Evden çıkarlarken) üstlerine vücutlarını iyice örten dış elbiselerini giysinler. Bu onların iffetli bilinmelerini ve bundan dolayı incitilmemelerini daha iyi sağlar." buyrulmaktadır.
Bu âyette müslüman hanımların evlerinden çıkarken üstlerine vücut hatlarını belli etmeyecek bir dış elbise almaları ev kıyafeti ile sokağa çıkmamaları emredilmektedir.
Nûr Sûresi'nin 60. ayetinde ise yaşlanmış kadınların 31. Ayette örtülmesi emredilen zînet ve zînet yerlerini örtmek kaydı ile (manto pardesü vs. gibi) dış elbiselerini üstlerine almadan dışarı çıkabilecekleri belirtilerek şöyle buyrulmaktadır: "Bir nikâh ümidi beslemeyen çocuktan kesilmiş yaşlı kadınların zînetlerini (yabancı erkeklere) göstermeksizin dış elbiselerini çıkarmalarında kendilerine bir vebal yoktur. Yine de dış elbiseli olmaları kendileri için hayırlıdır. Allah işitendir bilendir."
NETİCE:
1. Gerek erkeklerin ve gerekse kadınların gözlerini haramdan korumaları
2. Kadınların vücudun el yüz ve ayakları dışında kalan kısımlarını aralarında dinen evlilik câiz olan erkekler yanında vücut hatlarını ve rengini göstermeyecek nitelikte bir elbise (örtü) ile örtmeleri.
3. Başörtülerini saçlarını başlarını boyun ve gerdanlarını iyice örtecek şekilde yakalarının üzerine salmaları Dinimizin Kitap Sünnet ve İslâm âlimlerinin ittifakı ile sabit olan kesin emridir. Müslümanların bu emirlere uymaları dini bir vecibedir.
----------------------------------------------
1 Buhârî Kader 9; VII 214 (Çağrı Yay. İstanbul 1981); Müslim Nikah 44 Hadis No: 2152-2153; II 612 (Çağrı Yay. İstanbul 1981); Beyhakî VII 89.
2 Müslim Adab 10 (II 1699 Hadis No: 2159); Tirmizi Edep 28 (V 101 Hadis No: 2777) Ebû Dâvûd Nikah 44 ( II 609 610 Hadis No: 2148 2149); Müsned IV 358 361; Dârimî İsti’zân 15 s. 674; Rikâk 3 s. 694 (Çağrı Yay. İstanbul 1981); Beyhakî VII 90 (1. Baskı Hind 1353)
3 Serahsî Mebsût X 145-165 (Beyrut 1986); Nevevî Minhâc II 206-215 (Celâleddin Mahallî’ye ait şerhle birlikte II. Baskı Mısır 1934); Kasânî Bedâiu’s-Sanâi’ V 118-125 (Mısır 1328/1910); İbn Âbidîn Reddü’l-Muhtâr V 320-329 (Matb’a-i Âmire İstanbul)
4 Buhârî Tefsîr Tefsîru Sûreti’n-Nûr (V. 13); Ebû Dâvûd Libâs 33 (IV 357) Beyhakî VII 88.
5 Ebû Dâvûd Libâs 32 (IV 356)
6 Taberî Câmiu’l-Beyân X 117-121 (Beyrut 1405/1984)
7 Taberî age. agy.; Fahreddin Râzî Mefâtihu’l-Ğayb XXIII 201 210 (Matba’tü’l-Behiyye Mısır); Kurtûbî el-Câmi’ li-Ahkâmi’l-Kur’an III 315 319 (Lübnan Dâru’l-Kitâbi’l-Arabî); İbnü’l-Arabî Ahkâmü’l-Kur’an (Lübnan Daru’l-Ma’rife) III 1365-1376; Serahsî Mebsût X 145-165; Celâlüddin Mahalli Şerhu’l-Minhâc III 206-215; Kâsânî age. c. 118-125; İbn Âbidîn age. V 320-329; İbn Hazm Merâtibü’l-İcma’ s. 29.
8 Serahsî age. X 155; İbn Âbidîn age. V 320-329.
9 Müslim Libâs 34 ( II 1680 Hadis No: 2128) Cennet 13 (II 2192 Hadis No: 2128) Müsned II 356.