Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Allah’a yardım etmek ne demekti?

Oluşturulma tarihi: 31.01.2025 23:16    Güncellendi: 31.01.2025 23:16
Soru Detayı

- (Haşa) Kuran’daki insan karakterli tanrı?
- Bir hadiste Peygamber Efendimizin "Siz Allaha yardım ederseniz o da size yardım eder" dediği söylenmektedir. Allahu Tealaya biz nasıl yardım edebiliriz?
- Onun yardıma ihtiyacı mı vardır?
- Kuran'da bazı ayetlerde "Allah üzerine yemin olsun" yazıyor. Ya da "Güneşe ve Aya yemin olsun" yazıyor. Allah u Teala kendi üzerine yemin eder mi?
- Ya da kendi yarattığı aciz nesneler olan Ay a ve Güneş e yemin eder mi? 

Değerli kardeşimiz

"Siz Allah'a yardım ederseniz o da size yardım eder." manasındaki ifade hadis değil bizzat ayet-i celiledir. Tam meali şöyledir:

“Ey iman edenler! Eğer siz Allah'a (Allah'ın dinine) yardım ederseniz O da size yardım eder ve savaşta ayaklarınızı kaydırmaz / sizi sabitkadem eyler.”(Muhammed 47/7)

Mealde parantez içinde yer verildiği gibi Allah’a yardım etmekten maksat Allah’ın dinine yardım etmektir.

- Allah’ın dinine yardım etmek demek Hz. Peygamber (asm)'e -onunla birlikte Allah’ın sözünü yüceltmek için- yardım etmek demektir. (Taberi ilgili ayetin tefsiri)

- Bazı alimlere göre ayette yer alan “Allah’a yardım etmek” konusu üç şekilde anlaşılabilir:

a) Allah’ın dinine ve onun ortaya koyduğu hak yoluna yardım etmek.

b) Allah’a iman eden ona taraftar olan ve onun adına hareket eden müminlere yardım etmek.

c) Allah’a yardım etmek onun var olmasından hoşnut olduğu matlubunun tahakkuk etmesine yardımcı olmaktır. Çünkü bu ayette yer alan “yardım” kavramı savaş sırasında karşı karşıya gelmiş iki taraftan birinin istediğinin hâkim olmasına katkı sağlamaktır. İslam cihadında bir taraftan “kâfirlerin müminlere galip gelmelerini küfrün hâkim olmasını arzu eden” şeytanın isteği vardır. Bir taraftan da müminlerine kâfirlere galip gelmesini imanın hâkim olmasını isteyen Allah’ın isteği vardır.

İşte kim Allah’ın bu isteğinin tahakkuku için çaba gösterir yardım ederse o Allah’a yardım etmiş sayılır. (bk. Razi ilgili ayetin tefsiri)

- Yemin konusuna gelince;

Evet Allah Kur'an’da kendi zat-ı akdesi üzerine yemin ettiği gibi bazı varlıklara da yemin etmiştir. Zat-ı akdesine yaptığı yeminler için şu ayetler birer örnektir:

“Hayır! Rabbine and olsun ki onlar aralarında baş gösteren meseleler için senin hükmüne başvurup sonra da senin vermiş olduğun hükme gönüllerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar.” (Nisa 4/65)

“Rabbine yemin olsun ki biz mutlaka onların hepsini yaptıklarından dolayı hesaba çekeceğiz.”(Hicr 15/92-93)

“Göğün ve yerin Rabbine and olsun ki sizin konuşmanız nasıl gerçek ise bu vaad de öyle gerçektir.”(Zariyat 51/23)

Bu gibi ayetlerdeki yemin konuyu pekiştirmeye yöneliktir.

Dikkat edilirse bu yeminlerde “Allah’a yemin olsun” gibi bir ifade yerine Allah’ın yaratması terbiye etmesi gibi RAB isminin tecellilerine dikkat çekilmiştir.

Mesela; ilk iki ayette din konusu ahiret hesap ve Hz. Peygamber (asm)'e itaat hususu söz konusu olduğundan Hz. Peygambere hitaben “Rabbine yemin olsun ki...” mealindeki ifadeye yer verilmiştir. Çünkü Allah’ın elçisi olarak Hz. Muhammed (asm)’in her yönden mükemmel olan ahlakı gözler önünde olduğundan ve onu terbiye edenin de Allah olduğundan ötürü “Senin rabbine...” şeklinde yemin edilmiştir ki bununla İslam dininin hak bir din olduğu Kur'an’ın Allah kelamı olduğu Hz. Muhammed (asm)’in -yaşayan bir Kur’an olarak- din ile ilgili söylediklerinin hepsinin Allah’ın vahyi olduğu gerçeğine vurgu yapılmıştır.

Zariyat suresindeki ayette ise “gök ve yerine Rabbine” yemin edilmiştir.

Bu ayetin metninde “şüphesiz o” ifadesi mealde “bu vaad” kelimesiyle açıklanmış olmakla beraber buradaki “O” zamirinin ait olduğu merciler farklı olabilir.

Müfessirlerin beyan ettiği gibi bu zamirin mercii “vaad olunan cennet Kur'an-ı kerim din / İslam dini ve hesap günü olabilir. Hepsi de haktır ve yorumlar doğrudur.

İşte burada herkesin açıkça gördüğü gök ile yerin varlığına onlardaki harika sanat estetiğine yemin edilerek bu harikalığı yapan Allah’ın her şey kadir olduğuna söylediği bütün sözlerinin doğru olduğuna vurgu yapılmıştır. Yani gözle görülen yer ve gökler sonsuz bir ilim hikmet kudret ve ciddiyeti göstermektedir. Bu ise Kur’an’ın ve dinin hak olduğunun göstergesidir...

Aya güneşe göğe değişik ürünlere yapılan yeminler ise üzerine yemin edilen varlıkların harikalığına dikkat çekmek ve bunları Allah’ın sonsuz kudret ilim ve hikmetine bir gösterge yapmaktır.

Bu yeminlerin genel amacının ne olduğunu Bediüzzaman Hazretlerinden dinleyebiliriz:

“Evet kasemat-ı Kur'aniye nevm-i gaflette dalanlara kar'-ul asadır.” (Muhakemat s. 14)

Yani Kur’an’daki yeminler gaflet uykusunda olanları uyandırmak için kullanılan birer kapı tokmağıdır.

“İkinci Nükte: Cenab-ı Hak Kur'anda çok şeylere kasem etmiş. Kasemat-ı Kur'aniyede çok büyük nükteler var çok sırlar var."

"Meselâ: وَالشَّمْسِ وَضُحَيهَا da kasem On birinci Söz'deki muhteşem temsilin esasına işaret eder. Kâinatı bir saray ve bir şehir suretinde gösterir."

"Hem يس ٭ وَالْقُرْآنِ الْحَكِيمِ deki kasem ile i'cazat-ı Kur'aniyenin kudsiyetini ve ona kasem edilecek bir derece-i hürmette olduğunu ihtar eder."

وَ النَّجْمِ اِذَا هَوَى ٭ فَلاَ اُقْسِمُ بِمَوَاقِعِ النُّجُومِ وَاِنَّهُ لَقَسَمٌ لَوْ تَعْلَمُونَ عَظِيمٌ deki kasem; yıldızların sukutuyla vahye şüphe îras etmemek için cinn ve şeytanların gaybî haberlerden kesilmelerine alâmet olduğuna işaret etmekle beraber; yıldızları dehşetli azametleriyle ve kemal-i intizam ile yerlerine yerleştirmek ve seyyaratları hayret-engiz bir surette döndürmekteki azamet-i kudret ve kemal-i hikmeti o kasem ile ihtar ediyor."

وَالذَّارِيَاتِ ٭ وَالْمُرْسَلاَتِ daki kasemde; havanın temevvücatı ve tasrifatı içinde mühim hikmetleri ihtar etmek için rüzgârlara memur melaikelere kasem ile nazar-ı dikkati celbediyor ki tesadüfî zannolunan unsurlar çok nazik hikmetleri ve ehemmiyetli vazifeleri görüyorlar. Ve hâkeza... Herbir mevkiin ayrı ayrı nüktesi ve faidesi vardır. Vakit müsaid olmadığı için yalnız icmalen وَ التِّينِ وَ الزَّيْتُونِ kasemindeki çok nüktelerinden bir nükteye işaret edeceğiz. Şöyle ki:"

"Cenab-ı Hak tîn ve zeytin ile kasem vasıtasıyla azamet-i kudretini ve kemal-i rahmetini ve büyük nimetlerini ihtar ederek esfel-i safilîn tarafına giden insanın yüzünü o taraftan çevirip şükür ve fikir ve iman ve amel-i sâlih ile tâ a'lâ-yı illiyyîne kadar terakkiyat-ı maneviyeye mazhar olabilmesine işaret ediyor. Nimetler içinde tîn ve zeytinin tahsisinin sebebi; o iki meyvenin çok mübarek ve nâfi' olması ve hilkatlerinde de medar-ı dikkat ve nimet çok şeyler bulunmasıdır. Çünki hayat-ı içtimaiye ve ticariye ve tenviriye ve gıda-yı insaniye için zeytin en büyük bir esas teşkil ettiği gibi; incirin hilkati zerre gibi bir çekirdekte koca incir ağacının cihazatını saklayıp dercetmek gibi bir hârika mu'cize-i kudreti gösterdiği gibi; taamında menfaatinde ve ekser meyvelere muhalif olarak devamında ve daha sair menafi'indeki nimet-i İlahiyeyi kasem ile hatıra getiriyor. Buna mukabil insanı iman ve amel-i sâlihe çıkarmak ve esfel-i safilîne düşürmemek için bir ders veriyor.” (Mektubat s. 389-390)

İlave bilg için tıklayınız:

Kur'an-ı Kerim'de Allah neden yemin ediyor? Kur'an'da geçen yemin ... 
Tin suresinde incir uzerine yemin edilmesi ve iki ayette Zülkifl olarak ...
Allah'ın Kendisine ve Kur'an'a yemin etmesi nasıl açıklanabilir ...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet