Uzman olmak için Şimdi başvurun.
✕Değerli kardeşimiz
- Evvela “Her şey zıddıyla bilinir.” diye bir ilmî kural vardır. Örneğin hastalık olmasaydı sağlık nimetinin kadrini yaşlılık olmasaydı gençlik nimetinin kıymetini körlük sağırlık dilsizlik musibeti olmasaydı görme işitme konuşma nimetinin değerini bilemezdik.
Bunun gibi güneşte zararlı radyasyon olmasaydı güneşin faydamıza olan onlarca nimet yönünü düşünmezdik.
Keza varlıklar içinde zararların da olması onların faydalı olan yönlerinin arkasında Allah’ın sonsuz ilim hikmet kudret ve rahmetinin izlerini göstermektedir. Örneğin radyasyon ölçüsü şimdikine göre çok daha fazla olsaydı tamamen zararlı bir unsur olacaktı. Oksijen-hidrojen oranları şimdikinden daha farklı olsaydı bırakın yararlarını zararlarından ötürü hiçbir canlı yaşıyor olamazdı. Eğer Ebucehil karpuzu gibi acı ürünler olmasaydı karpuzun kavunun ne büyük nimet olduğunu nereden bilecektik..
Hülasa aklı başında olan insanlara amalar sağırlar görme ve işitmenin Allah tarafından verilmiş nimetler olduğunu hatırlatıyor. Aksi takdirde insanların büyük çoğunluğunun kör olma ihtimali vardı. Demek ki tesadüf yoktur. Güneş de -ışıklarıyla- aynı dersi veriyor.
Evet ışıklarının tam ve yarı canlıların hayatına uygun olarak dizayn edilmesi Allah’ın merhametli iradesinin belgesidir.
- Şunu da unutmayalım ki Allah sonsuz merhamet ilim hikmet ve kudret sahibidir. O sonsuz olan bu sıfatlarıyla işini yapıyor yaratıyor düzenliyor dizayn ediyor. Biz o çok sınırlı aklımız kıt kanat ferasetimiz küçücük fikrimiz kırıntılardan ibaret ilmimizle o sonsuzluk alanının her tarafını kavrayamayız.
Gülün etrafındaki dikenlerin koruma görevlerinin dışında kim bilir ne hikmetler var!.. Allah zararlı olan şeyleri bitkileri bize yasaklamıştır bu da bir imtihandır. Faydalı şeyler yemek içmek fıtrî biyolojik bir görev olduğu gibi zararlı şeylerden kaçınmak da fıtrî bir kulluk görevidir.
Kaldı ki dünya sadece insanlara mahsus değildir. Bizim yemediğimiz pek çok bitki türünü başka canlı kardeşlerimizin yediği herkesin bildiği bir gerçektir.
- Denilir ki; yıldız böceği kuyruğunda taşıdığı kibrit başı kadar bir ışığa güvendiği için güneşten istifade etmeye tenezzül etmemiş ve karanlıklarda perişanlık çekiyor. İnsan olarak aynı duruma düşmemiz arzu edilmeyen bir durumdur.
Yıldız böceği gibi sönük aklımız ve bilgimizi yıldızların ve güneşlerin yaratıcısı olan Allah’ın ilim ve hikmetine ölçü yapmak yıldız böceğinin durumuna düşmek manasına gelir.
Demek istediğimiz şudur ki kâinattaki ilahî tasarrufun hikmetini öğrenmeye hakkımız var araştırıp öğrenelim. Fakat bilemediğimiz her konuda şeytanın imanımıza şüphe sokmasına tereddütler vermesine de izin vermeyelim ve diyelim ki;
“İdrak-i meali bu küçük akla gerekmez
Zİra bu terazi bu kadar sıkleti çekmez.”
Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi