"Allah Tealâ kendi üzerine rahmeti yazdı..."(Enam 6/12)
"Şüphesiz Rabbim dosdoğru bir yol üzerindedir."(Hud 11/56)
"Eğer bir eğlence edinmek isteseydik onu kendi katımızdan edinirdik."(Enbiya 21/17)
- Enam suresi 12. ayette Allah’ın rahmet sahibi olmasının Allah tarafından sonradan kendisine yazılan bir şey olduğu Allah’ın doğru yol (sıratı müstakim) üzere olması Allah’ın isterse eğri yolda olup adaletsiz merhametsiz şefkatsiz gaddar olabileceğine fakat Allah doğru yolu ve rahmeti kendisine uygun gördüğüne
- Enbiya suresi 17. ayette ise Allah’ın oyun ve eğlence için evreni yaratmadığı fakat istese oyun ve eğlence edinebileceğine işaret değil midir? Bu da gösteriyor ki Allah kendisine diye söylediği bazı şeyleri kendisine yazmıştır. Yani "Allah’ın sıfatları" diye bahsettiğiniz bazı özellikler sonradan Allah tarafından kendi nefsine yazılmış olamaz mı?
- Allah’ın kendisine diye söylediği şeylerin birçoğu sonradan kendi nefsine eklediği şeyler olamaz mı?
- Allah sonsuzluktan beri yani hep başlangıcı olmadan yani her zaman rahmetlidir şefkatlidir adaletlidir demek yanlış olmaz mı?
- Çünkü istese adaletsiz ve merhametsiz olabilecek oyun ve eğlence edinebilecek bir Allah’ın rahmetinin sonsuzdan beri yani Allah ile birlikte baki olması ayetlere ters değil midir?
- Allah’ın rahmetinin sonradan Allah tarafından sonsuzlaştırıldığına kanıt değil midir bu? Çünkü Allah rahmeti kendine yazmıştır.
- Buna mukabil Allah’ın kelamı vs. gibi bazı sıfat diye adlandırdığınız şeylerin Allah ile birlikte hep var olmayabileceğine Allah’ın kelamının olması istediği için kelam sahibi olduğuna emir vermek istediği için emrettiğine şefkatli olmak istediği için şefkat sahibi olduğuna kanıt değil midir?
- Yani bu tür özellikler sonsuz olsa bile başlangıcı olan bir sonsuz özellikler olduğuna kanıt değil midir?
- Bir tek Allah’ın başlangıcı yoktur fakat sahip olduğu şeylerin başlangıçsız ve sonsuz olduğu ne malum?
Değerli kardeşimiz
Bu konuya soru-cevap şeklinde şöyle cevap verilebilir:
Soru:
Enam 6/12: Allah Tealâ kendi üzerine rahmeti yazdı...
Cevap:
Önce şunu belirtelim ki Allah’ın zat-ı akdesi gibi sıfatlarının da ezeli olduğu hususunda İslam alimlerinin ittifakı vardır. Ezeli olanın yaratılması elbette söz konusu değildir.
Bu ayette rahmetin yazılması demek Allah’ın kullarına karşı merhametli davranacağına onları hemen cezalandırmayacağına tövbe kapısını onlar için açık bırakacağına dair karar verdiği anlamına gelir. (bk. Taberi ilgili yer)
Keza rahmetin yazılması demek Allah’ın kulları için rahmetini ön planda tutacağına dair kararını yazdığı manasına gelir. Nitekim Ebu Hureyre’den nakledildiğine göre Peygamberimiz şöyle buyurdu:
“Allah mahluklarını yarattıktan sonra yanındaki bir kitabında (levh-i mehfuzda) ‘Şüphesiz benim rahmetim gazabımı geçti.’ diye yazdı.” (Taberi a.y.)
Demek ki rahmeti yazmak onu yaratmak anlamına gelmez... Bilakis Allah’ın bu sonsuz ve ezeli rahmetini mahlukları ve özellikle de insanlar için nasıl kullanacağına dair verdiği kararını ve bu kararın levh-i mahfuzdaki yazılımını gösterir.
Bununla beraber bu ayetin önemli bir manası şöyledir: “Allah sizi (ey insanlar!) mutlaka diriltecektir; bu onun ezeli rahmetinin bir yazılımıdır / bir gereğidir.”(bk. Razî ilgili yer)
Bununla yeniden diriliş hadisesi Allah’ın sonsuz rahmetinin muktezası olduğu vurgulanmıştır.
Soru:
Hud 11/56: Şüphesiz Rabbim dosdoğru bir yol üzerindedir. ...
Cevap:
Bu ayette Allah’ın yolu olan İslam’ın dosdoğru bir yol olduğuna işaret edilmiştir. Çünkü Allah’ın yolu vahiy yoludur Kur’an yoludur.
Bununla beraber bir önceki cümlede “Hiçbir canlı yoktur ki mukadderatı O’nun elinde olmasın.” denilerek bütün canlıların dizgini Allah’ın elinde olduğu istediği gibi onlarla muamele edebilecek güçte olduğu belirtilmiştir.
Ancak “Bu mutlak hâkimiyet haksızlığa yol açacak şekilde bir icraatta bulunur mu?” şeklinde akla gelebilen bir vehmi ortadan kaldırmak için “Rabbim elbette tam istikamet üzeredir.” mealindeki ifadeye yer verilmiş ve Allah’ın asla bir canlıya haksızlık etmeyeceği onun ortaya koyduğu kevnî ve şerî bütün hükümlerinin adaletli olduğuna vurgu yapılmıştır. (krş. Razî ilgili ayetin tefsiri)
Keza bu ifadeyle “Allah’ın mutlak adalet sahibi olduğu onun idaresinde hiçbir hak sahibinin hakkı zayi olmayacağı gibi hiçbir zalim dahi onun pençe-i kahrından kurtulamayacağına...” işaret edilmiştir. (krş. Beydavî ilgili yer)
Soru:
Enbiya 21/17: Eğer bir eğlence edinmek isteseydik onu kendi katımızdan edinirdik.
Cevap:
Enbiya suresinin “Elbette biz göğü yeri ve aralarında olan varlıkları oyun ve eğlence olsun diye yaratmadık. Eğlenmek isteseydik nezdimizde eğlenecek çok şey bulurduk! Faraza yapacak olsak öyle yapardık!” mealindeki 16 ve 17. ayetlerinde dünyanın bir oyun ve eğlence yeri değil ciddi bir imtihan salonu olduğuna bu sebeple insanın ilahî emir ve yasakları ciddiye alması gerektiğine aksi takdirde sonlarının çok kötü olacağına işaret edilmiştir.
Bu ifadeler imtihan ve sorumluluğun boyutunu göstermeye yönelik farazi ifadelerdir. Ayetin sonunda yer alan “Faraza yapacak olsak öyle yapardık!” mealindeki ifadesi bunun ibret almak için verilen bir misal olduğu gerçekte Allah’ın hiçbir zaman bir oyun ve eğlenceyi tertip etmeyeceği gerçeğine yapılan bir vurgudur.
Soru:
- Allah sonsuzluktan beri yani hep başlangıcı olmadan yani her zaman rahmetlidir şefkatlidir adaletlidir demek yanlış olmaz mı? Çünkü istese adaletsiz ve merhametsiz olabilecek oyun ve eğlence edinebilecek bir Allah’ın rahmetinin sonsuzdan beri yani Allah ile birlikte baki olması ayetlere ters değil midir? Allah’ın rahmetinin sonradan Allah tarafından sonsuzlaştırıldığına kanıt değil midir bu? Çünkü Allah rahmeti kendine yazmıştır.
Cevap:
Bir vasfın varlığı ayrı kullanılması ayrı bir şeydir. Örneğin bir insanda cömertlik cesaret affetmek merhamet etmek şefkat etmek gibi vasıfların bulunması ayrıdır bunları uygulama sahasına koyması ayrıdır. Kişi doğuştan beri taşıdığı bazı özelliklerini çok sonradan sırası geldiğinde kullanabilmektedir.
Bunun gibi Allah’ın diğer bütün sıfatları gibi rahmet ve şefkati de ezelidir. Ancak bunların fiilen devreye girmesi ancak canlıların varlığından sonra olmuştur. Keza Allah’ın sonsuz kudreti ezelidir fakat bu kudretin dışa yansıması ancak evreni yarattığı zamanda söz konusudur.
“Hz. Ömer istese bütün vatandaşlarına zulmedebilir.” varsayımından hareketle onun âdil olmadığını söylemek için deli olmak gerekir. Elbette Allah isterse her mahluku bir anda yok eder; fakat bunu yapmaz. Çünkü adalet ve merhameti buna izin vermez. Çünkü Allah bizatihi âdildir merhametlidir...
Soru:
- Çünkü Allah rahmeti kendine yazmıştır. Buna mukabil Allah’ın kelamı vs. gibi bazı sıfat diye adlandırdığınız şeylerin Allah ile birlikte hep var olmayabileceğine Allah’ın kelamının olması istediği için kelam sahibi olduğuna emir vermek istediği için emrettiğine şefkatli olmak istediği için şefkat sahibi olduğuna kanıt değil midir? Yani bu tür özellikler sonsuz olsa bile başlangıcı olan bir sonsuz özellikler olduğuna kanıt değil midir? Bir tek Allah’ın başlangıcı yoktur fakat sahip olduğu şeylerin başlangıçsız ve sonsuz olduğu ne malum?
Cevap:
Sonradan var olmuş insanda bile -istediği için değil- yaratılışının gereği olarak var olan vasıfları ortada iken Allah’ın sıfatlarının ezeli değil de sonradan onun istemesiyle olduğunu iddia etmek öyle gülünç bir safsatadır ki sofistler bile buna güler. O zaman biri kalkıp da -haşa- “Allah önceden yoktu sonradan istediği için var oldu...” dese buna ne cevap vereceksiniz?
Allah’ın sıfatlarını zatından ayıramazsınız. Çünkü sıfatsız bir zat olamaz. Hiçbir varlık yoktur ki kendisine mahsus bazı vasıf ve özellikleri olmasın. Mutlak varlık olan Allah’ın ezeli zatıyla birlikte ezeli sıfatlarının olmamasını düşünmek akıldan istifa etmeyi gerektirir.
Çünkü o zaman birileri: “Allah istediği için ilim sahibi kudret sahibi yaratma sahibi oldu.” diyebilirler ve şunu da ekler: “madem bütün sıfatları onun istek ve iradesiyle meydana gelmiş öyleyse onun iradesi de sonradan meydana gelmiştir." Peki iradesi olmadan nasıl iradesini irade edebilir? Bundan daha gülünç bir mantık tasarımı olamaz...
Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi