Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Allah'ın ezeli ve ebedi oluşunu nasıl anlamak gerekir?

Oluşturulma tarihi: 31.01.2025 23:16    Güncellendi: 31.01.2025 23:16
Cevap

Değerli kardeşimiz

"Allah" denildi mi ezelî ve ebedî olan bütün sıfatları sonsuz kemalde bulunan Ehad ve Samed bir zat anlaşılır. Böyle bir zat ise yaratılmaktan münezzehtir. Zira yaratılan her şey hadistir (sonradan olmuştur) fanidir (varlığının bir sonu vardır) ve bütün sıfatları sınırlıdır.

Allah doğmak ve doğrulmak gibi mahluklara ait sıfatlardan uzaktır. Çünkü onun ne başlangıcı ne de sonu vardır. Evet o vardı ve ondan başka hiçbir şey yoktu. Ezelî ve ebedî olan Allah'ın bir başkasının tesiriyle vücuda geldiği nasıl düşünülebilir?

Allah Ehat'tir. Zat ve mahiyeti varlıklara benzemekten mekan ve zamandan değişip başkalaşmaktan uzak olan tek ve yekta varlık odur. O Samet'tir. Bütün varlıklar yaratılmasında ve yaşatılmasında kısaca her hâl ve keyfiyetlerinde ona muhtaçtırlar o ise hiçbir şeye muhtaç değildir.

Onun eşi benzeri dengi yoktur. Ne yaratıcılığında ne idaresinde ne terbiye ediciliğinde ne de hakimiyetinde; ona denk olabilecek hiçbir mevcut düşünülemez. Zerre kadar aklı olan kimse böyle bir zat hakkında bu çelişkili sorunun sorulamayacağını bilir.

Evet yaratıcı olan yaratılan olamaz. Kuvvet ve kudreti sonsuz olan bir başkasının tesiriyle vücuda gelemez. Başlangıcı olmayan sonradan olamaz. Kısaca hem yaratıcılığın sonsuz kemal sıfatlarıyla donatılmış hem de mahluk olmanın gereği olarak sınırsız eksikliklere sahip bir konumda olamaz.

Bir de konunun devir-teselsül ile ilgili bir yönü vardır ki o da şudur:

- Art arda bağlı hadiseler zincirinde mutlaka bir ilk halka olmalıdır ki diğer halkalar ona bağlı olsun. Mesela on beş vagonlu bir trende her bir vagonu bir önceki vagon çeker. Sonuçta iş lokomotife dayandığında "Lokomotifi kim çekiyor?" diye sorulmaz. Çekme gücü olan fakat çekilmeye ihtiyacı olmayan bir araç olmalı ki -o da lokomotiftir- tren sağlıklı olarak hareket edebilsin.

- Aynı şekilde bir şekerin nasıl yapıldığını sorsak bize cevaben şeker fabrikasında yapıldığı söylenecektir. Şeker fabrikasındaki aletlerin nerede yapıldığını sorduğumuzda onların da tezgahlardı gösterilecektir. Neticede problem bir ilme bir iradeye dayandırılmazsa tezgahın da tezgahı sorulacak ve kısır döngüye düşülecektir.

- Bir er emri onbaşıdan o da yüzbaşıdan ve nihayet başkomutan da padişahtan alır. Peki padişah kimden emir alıyor diye sorulmaz zira o emir alan değil emir veren konumundadır. Eğer birinden emir alacak olursa o da emredilenler sınıfına girer ona emir veren kimse padişah olur.

Buraya kadar yapılan açıklamalardan açıkça anlaşılıyor ki bu kainatın varlığı zatı isimleri ve sıfatlarıyla ezelî olan bir yaratıcıya dayanmaktadır. Böyle bir zatı kimin yarattığı sormak aklen mümkün değildir.

* * *

- Ezel önsüz başlangıcı olmayan geçmiş zamanın bir ucu olarak tasavvur edilmeyen ve dolayısıyla bir zaman dilimi olarak mütalaa edilemeyen nev-i şahsına münhasır bir kavramdır. Onu geçmişle bağlantılı olarak düşündüğümüz için ister istemez kavram olarak da onu zamanla ilişkili olarak değerlendiririz. Aslında hiçbir zaman ve mekân ve varlık yokken Allah vardı. O hep vardı... İşte bu ezeldir. Yani bir varlığın başlangıç noktasının olmaması onun ezelî olduğu anlamına gelir.

“Allah vardı onunla birlikte hiçbir şey yoktu.” (Kenzu’l-Ummal Hadis No: 29850)

mealindeki hadisten anlaşılacağı üzere yer ve göklerin de içinde bulunduğu yaratılmış varlıktan hiç bir eser yokken Allah vardı. Zaten Ezelî olmanın anlamı da budur.

- Hadiselerin akışı Allah’ın ezelî ilminde belli bir sıralamaya tabi değildir. Alimler kader konusunda bu husus anlatırken “Kader / Allah’ın ezelî ilmi sebebe ayrı müsebbebe ayrı olarak taalluk etmez. Bilakis her ikisine birden taalluk eder.” diyorlar. Bunu bir misal olarak şöyle açıklayabiliriz:

Elinizdeki bir ayna düşünün sağında A solunda B nesneleri vardır. Aynayı sağa çevirdiğinizde A nesnesini gösterir fakat B nesnesini göstermez. Şayet onu sola çevirirseniz bu kez B nesnesini gösterir fakat A nesnesini gösteremez. Çünkü aynanın görüş sahası gösterim alanı sınırlıdır. Bir tarafa döndüğünde diğer tarafı bakış/görüş açısına aşlamaz.

Şimdi bir aynanın elinizde değil  tavana asılmış yüksek bir yerde olduğunu düşünün. Bu ayna  sağa-sola çevirme ihtiyacını duymaksızın bir anda hem sağ taraftaki nesneleri hem sol taraftaki nesneleri birden gösterir. Çünkü bu aynanın bulunduğu konumu itibariyle belli bir tertibe/bir sıralamaya ihtiyaç duymadan geniş perspektifiyle oradaki bütün nesneleri birden görüntüler ve gösterir.

İşte bütün varlıklar olaylar Allah’ın her şeyi birden kuşatan ezelî ilminde geçmiş-gelecek zaman dilimlerine göre   parçalar halinde değil o ilmin kuşatıcı ve ezelî konumuna uygun olarak bir bütün halinde yansımaktadır. Olan olmakta olan ve olacak olan her şey -güneşin karşısındaki bütün nesneleri birden  aydınlatması gibi- Allah’ın ezelî ilminin güneşi karşısında bir anda toptan yansıma imkânını bulmaktadır.

İlave bilgi için tıklayınız:

- Allah'ın ezeliyeti nasıl oluyor; akla tefhim ve takrib edecek bir misali var mıdır? 

- Sonsuzluk anlaşılabilir mi?

Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi