Uzman olmak için Şimdi başvurun.
✕- Mevlana’nın “Allah’tan daha çok sevdiğini Allah elinden alır.” sözünü nasıl anlamalıyız?
Değerli kardeşimiz
Evvela bir mümin iman şuuruyla Allah’ı her şeyden daha çok sever. Bu sevginin ölçüsü Allah’ın emir ve yasaklarına hakkıyla riayet etmektir.
“Öyle insanlar vardır ki Allah’tan başkasını Allah’a denk tutar tıpkı Allah’ı severcesine onları severler. Müminlerin Allah’a olan sevgileri ise her şeyden daha ileri ve daha kuvvetlidir. Böyle yaparak kendilerine zulmedenler azabı gördükleri zaman anlayacakları gibi bütün kuvvet ve kudretin yalnız Allah’a ait olup Allah’ın azabının pek şiddetli olduğunu keşke şimdiden bilselerdi!" (Bakara 2/165)
mealindeki ayette müminlerin Allah’a olan güçlü sevgilerine işaret edilmiştir.
Ancak bu sevgi insanların imanlarının gücüne ve Allah’ı tanımalarına paralel gelişecektir. Önemli olan Allah sevgisini esas yapmaktır. Bu takdirde Allah’ın sevgisine aykırı olmayan bütün sevgiler Allah adına olur.
Peygamber Efendimiz (asm) de Allah’ı ve Resûlünü her şeyden daha fazla sevmenin bize “imanın tadına varmayı sağlayacağını” müjdelemiştir. (Buhârî Îmân 9; Müslim Îmân 67)
Bu konuda Bediüzzaman Hazretlerinin şu ifadeleri bizim için güzel bir ölçüdür:
“Bir insan en evvel muhabbetini Allah'a verirse onun muhabbeti dolayısıyla Allah'ın sevdiği her şeyi sever ve mahlukata taksim ettiği muhabbeti Allah'a olan muhabbetini tenkis değil tezyid eder (noksanlaştırmaz arttırır).”(bk. Mesnevi-i Nuriye Katre Hatime)
Allah’tan daha çok sevdiğimiz malımızı eşyamızı çocuklarımızı Allah’ın bizden alması diye bir kural yoktur. Ancak Allah’ın çok sevdiği bazı kullarının başka sebeplere kapılıp da Allah’a olan irtibatlarını zayıflatmamaları için onlar ile o sebepler arasını bir şekilde ayıracak bazı formülleri uygulamaya koyabilir. Fakat bu bir kural değildir herkes için mutlaka olacak bir yargı değildir.
Mevlana’nın sözlerini ifade ettiğimiz müstesna ve de mümtaz kimselere yönelik kabul etmek gerekir diye düşünüyoruz. Yani Mevlana Hazretleri kendi zaviyesinden meseleyi düşünmüş ve belki de gördüğü vukuatlarla da tecrübe ettiği bir halini genel bir kural şeklinde ifade etmiştir.
Zaten realiteler bu kuralın genel bir prensip olmadığını göstermektedir.
Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi