Uzman olmak için Şimdi başvurun.
✕Değerli kardeşimiz
Bu söz bir ayetin anlamını içermektedir.
"Eğer yerde ve gökte Allah'tan başka ilâhlar olsaydı kesinlikle ikisinin de düzeni bozulurdu. Demek ki Arş'ın Rabbi Allah onların nitelemelerinden uzaktır yücedir." (Enbiya 21/22)
Akaidçilerin "Delil-i Temânü" dedikleri bu çok mantıkî delil ve kuralın sebebi gayet açıktır:
1. Mutlak düzeni vücuda getiren sınırsız bir kudret sahibidir. Zira düzenin büyüklüğü ve mükemmelliği yaratanın kudretinin sınırsızlığına ve benzersizliğine delâlet eder.
2. Bu kudret dilediği gibi tasarruf etme ve var kıldığı eşyayı belli ölçülerde tutup devam ettirmeye sahiptir. Çünkü O başkasının emrinde olmadığı gibi kendisine fikir verecek bir yardımcıya da muhtaç değildir. Varlığı kendisinden olduğu gibi üstün kudret sınırsız ilim ve irâdesi de kendisindendir
3. O her şeyi modelsiz örneksiz ve benzersiz yaratır. Çünkü kendisinden önce hiçbir kudret yoktur ki onu misal alsın; ortaya konmuş hiçbir eşya yoktur ki onları örnek edinsin. Başlangıcı olmadığı gibi sonu da yoktur. O bakımdan tedbir ve tasarrufunda hiçbir şeye muhtaç değildir. Zira ihtiyaç noksanlıktan kudretsizlikten kaynaklanır. O her türlü noksanlıktan ve kudretsizlikten pak ve yücedir.
4. Yerde ve göklerde bu ölçü ve anlamda bu vasıf ve kemalde iki ayrı kudret sahibi bulunsaydı durum ne olurdu? Onlardan yalnız birisi tasarruf ve tedbire sahipse diğeri âciz ve noksan demektir. Âciz olan hiçbir zaman ilâh olamaz. İkisi de eşit kudrete sahip bulunsaydı ayrı ayrı düzenlerin sistemlerin bulunması gerekirdi O takdirde bugünkü tek ve şaşmaz düzen olmazdı. İkisinin anlaşabildiğini ve tek düzen kurup birleştiklerini varsayalım; o takdirde iki illetin bir malûl üzerinde çarpışması ve sürtüşmesi gerekirdi. Böyle olunca da yine görünen nizam olmazdı. Birbirleriyle anlaşmazlık halinde olsalar birinin yaptığını diğeri bozar anarşi başlar ve düzen diye bir şey vücut bulmazdı.
Her biri düzen için cüz'î bir kudret ve illeti meydana getirmiş dersek o takdirde her biri kendi kudretini tam olarak ortaya koyma imkânına sahip değildir. Bu durumda da ilâh olmaları düşünülemez.
5. İlâhlardan biri diğerinin illeti o diğeri de kâinatın illetidir dersek malûl olan ilâh illete muhtaç bulunduğu için ilâh olamaz. Hem o takdirde illet-malûl geriye doğru gider ve böylece illetler malûller zincirinin öncesi ve başlangıcı olmaz illet-mâlûl halkaları uzayıp giderdi. Bu da caiz değidir. Aynı zamanda ilâhlık vasfını temelinden yıkmaktadır.
İşte Kur'ân-ı Kerim bu gerçeği belirterek bize şu aydınlatıcı ana bilgiyi veriyor;
"Eğer gökte ve yerde Allah'tan başka ilâhlar olsaydı gökle yerin düzeni bozulup alt-üst olurdu..." (Enbiya 21/22)
O halde bir olan dengi benzeri eşi ortağı ve yardımcısı bulunmayan Allah; inkarcı sapıkların maddeci şaşkınların putperest azgınların şüpheci beyinsizlerin vasfettikleri noksanlıklardan mahlukî sıfatlardan çok yücedir çok münezzehtir. Selim akıl bunun şahidi sağduyu bunun açıklayıcısı ilim bunun kanıtlayıcısı imân bunun temel yapısıdır. (bk. Celal Yıldırım İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri Enbiya 22. ayetin tefsiri)
Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi