Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Miracın semere ve faydaları hakkında bilgi verir misiniz?

Oluşturulma tarihi: 31.01.2025 23:16    Güncellendi: 31.01.2025 23:16
Cevap

Değerli kardeşimiz

Peygamberimiz (asm) miraca çıkmadan önce de imanın en üst zirvesinde olduğundan gaybi olan iman hakikatlerine gözüyle görmüş gibi iman ediyordu. Ama bu hakikatleri Muhammedü'l-Emin ünvanındaki bir peygamberin gözüyle görmesi ve bunu insanlara anlatması tüm şek ve şüpheleri izale etmiştir. Miracın gerek Peygamberimize (asm) gerekse Müslümanlara bakan yönüyle büyük fayda ve semereleri olmuştur.

Mi'racın semerâtı ve faydası:

"Şu şecere-i Tûba-i Mâneviye olan Mi'racın beş yüzden fazla meyvelerinden nümune olarak yalnız beş tanesini zikredeceğiz."

"Birinci Meyve:"

"Erkân-ı imâniyenin hakaikını göz ile görüp melâikeyi Cenneti âhireti hatta Zât-ı Zülcelâli göz ile müşahede etmek; kâinata ve beşere öyle bir hazine ve bir nur-u ezelî ve ebedî bir hediye getirmiştir ki: Şu kâinatı perişan ve fâni ve karmakarışık bir vaziyet-i mevhûmeden çıkarıp o nûr ve o meyve ile o kâinatı; kudsî mektubat-ı Samedaniyye güzel âyine-i cemâl-i Ehadiyye vaziyeti olan hakikatı göstermiş. Kâinatı ve bütün zîşuuru sevindirip mesrur etmiş. Hem o nûr ve o meyve ile beşeri; müşevveş perişan âciz fakir hâcâtı hadsiz a'dâsı nihayetsiz ve fânî bekasız bir vaziyet-i dalâletkâraneden o insanı o nûr o meyve-i kudsiyye ile; Ahsen-i Takvimde bir mucize-i kudret-i Samedaniyyesi ve mektubat-ı Samedaniyyenin bir nüsha-i câmiası ve Sultan-ı Ezel ve Ebedin bir muhatabı bir abd-i hassı kemâlâtının istihsancısı halîli ve cemâlinin hayretkârı habibi ve Cennet-i bâkıyesine namzet bir misafir-i azîzi suret-i hakikîsinde göstermiş. İnsan olan bütün insanlara nihayetsiz bir sürur hadsiz bir şevk vermiştir."

"İkinci Meyve:"

"Sâni-i mevcudat ve sâhib-i kâinat ve Rabbü'l-âlemin olan Hâkim-i Ezel ve Ebedin marziyyat-ı Rabbâniyyesi olan İslâmiyetin başta namaz esasatını cin ve inse hediye getirmiştir ki: O marziyyatı anlamak o kadar merak-âver ve saadet-âverdir ki târif edilmez. Çünki: Herkes büyükçe bir veliyy-i ni'met yahut muhsin bir padişahının uzaktan arzularını anlamaya ne kadar arzukeş ve anlasa ne kadar memnun olur. Temenni eder ki 'Keşki bir vasıta-i muhabere olsa idi doğrudan doğruya o zât ile konuşsa idim. Benden ne istiyor anlasa idim. Benden onun hoşuna gideni bilse idim' der. Acaba bütün mevcudat kabza-i tasarrufunda ve bütün mevcudattaki cemâl ve kemalât onun cemâl ve kemâline nisbeten zayıf bir gölge ve her anda nihayetsiz cihetlerle Ona muhtaç ve nihayetsiz ihsanlarına mazhar olan beşer ne derece Onun marziyyatını ve arzularını anlamak hususunda hahişger ve merak-âver olmâsı lâzım olduğunu anlarsın."

"İşte zât-ı Ahmediye (a.s.m.) yetmiş bin perde arkasında O Sultan-ı Ezel ve Ebedin marziyyatını doğrudan doğruya Mi'rac semeresi olarak hakkalyakîn işitip getirip beşere hediye etmiştir..."

Devamını okumak için tıklayınız:

Sözler Otuz Birinci Söz Dördüncü Esas.

Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi