Uzman olmak için Şimdi başvurun.
✕- Peygamber Efendimize (asm) Kur’an-ı Kerim'in müteşabih ayetleri öğretilmiş midir?
Değerli kardeşimiz
- Hz. Peygamberin Kur’an’ın müteşabihlerini bilmemesi mümkün mü?
“Bu muazzam kitabı sana indiren O’dur. Onun âyetlerinin bir kısmı muhkem olup bunlar Kitabın esasıdır. Âyetlerin bir kısmı ise müteşabihtir. Kalplerinde eğrilik olanlar sırf fitne çıkarmak insanları saptırmak ve kendi arzularına göre yorumlamak için müteşabih kısmına tutunup onlarla uğraşır dururlar. Halbuki onların hakikatini gerçek yorumunu Allah’tan başkası bilemez. İlimde ileri gidenler: “Biz ona olduğu gibi inandık. Hepsi de Rabbimizin katından gelmiştir.” derler. Bunları ancak tam akıl sahipleri düşünüp anlar ve şöyle yalvarırlar.” (Al-i İmran 3/7) mealindeki ayette ilimde ileri giden derin alimlere özellikle vurgu yapılmıştır.
Alimlerin önemli bir kısmına göre bu ayetin ilgili cümlesinin meali şöyledir: “Halbuki o müteşabih ayetlerin hakikatini gerçek yorumunu Allah’tan ve ilimde derinleşenlerden başkası bilemez.” (bk. Taberi Razî Maverdi Beydavî Nesefî İbn Kesir İbn Aşur ilgili ayetin tefsiri)
Rivayete göre Abdullah b. Abbas “Müteşabihleri bilenlerden biri benim” demiştir. (bk. Taberi Razi Maverdi.. a.y)
Eğer İbn Abbas gibi bazı alimler Kur’an’ın müteşabihlerini biliyorlarsa Hz. Peygamber (asm)'in bilmemesine imkân var mı?
- Bununla beraber İbn Abbas’tan gelen bir rivayete göre o tefsiri dört kısma ayırmıştır:
“Herkesin bilebileceği tefsir (Allah Resulullah kelimeleri gibi). Arapların bileceği tefsir (Kale = dedi gibi). Alimlerin bildiği tefsir (genel tefsir). Allah’tan başka kimsenin bilmediği tefsir(bk. Razî a.y).
Bu ihtimale göre Hz. Peygamber (asm)'in bile Kur’an’da bilmediği az da olsa bazı şeyler olabilir.
Bu hüküm de Hz. Peygamber (asm)'in genel olarak müteşabihleri bilmediği anlamına gelmez. Sadece Allah’ın sonsuz ilmiyle kendisi için sakladığı bir bilgi olabilir. Örneğin Kur’an’da İslam ümmetinin ömrüne işaret edilmiş olabilir ve Hz. Peygamber bunu tam olarak bilmeyebilir. Nitekim ayet ve hadislerde de “Kıyametin tam vaktini Allah’tan başka kimsenin bilmeyeceği” hususu vurgulanmıştır.
Şunu ifade edelim ki Hz. Peygamber (asm) Kur’an-ı Kerim'den anlaşılması gerekenleri tam olarak anlamıştır. Çünkü Kur’an’ın ilk muhatabı o olduğu gibi Kur’an ona gelmiştir. Ayrıca
“İnsanlara açıklayasın diye Kur’an’ı sana indirdik.”(Nahl 16/44)
mealindeki ayetten anlaşıldığına göre Peygamber Efendimizin anlamayacağı bir şeyin ona indirilmesi hikmete uygun değildir.
Nitekim Bediüzzaman Hazretleri
“Âlem-i İslâmın şecere-i kübrâsının menşei çekirdeği hayatı medarı olan mahiyet-i Muhammediye Aleyhissalâtü Vesselâmın fevkalâde istidat ve cihazatıyla âlem-i İslâmiyetin mâneviyâtını teşkil eden kudsî kelimâtı tesbihâtı ibâdâtı en evvel bütün mânâlarıyla hissedip yapmaktan gelen terakkiyât-ı ruhiyesini düşün ..” (bk. Lem'alar Otuzuncu Lem'a Dördüncü Nükte.)
diyerek mübarek kelimeleri bütün manalarıyla hissettiğini ve yaptığını ifade etmiştir.
Yine onun şu sözü de Peygamber Efendimiz (asm)'in Kur’an ayetlerinden her birinden aldığı feyiz ve kemalatın ne kadar yüksek olduğunu göstermesi bakımında bir bakış açısı verecektir:
"Hem İsm-i Âzama mazhar olan Resul-ü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın bir âyette mazhar olduğu feyz-i İlâhî belki bir peygamberin umum feyzi kadar olabilir." (bk. Sözler Yirmi Dördüncü Söz Üçüncü Dal)
Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi