Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Hz. Muhammed(sav)'in peygamberlikten önceki hal ve hareketleri de sünnet midir?

Oluşturulma tarihi: 31.01.2025 23:16    Güncellendi: 31.01.2025 23:16
Cevap

Değerli kardeşimiz

Öncelikle her Müslümanın kendi mezhebine göre hareket etmesini ve ayet ya da hadislerle ilgili hükümler için fıkıh kitaplarına bakmasını önemle tavsiye ederiz.

Sünnetin ne olduğu ve hangi konuları kapsadığı kişinin anlayışına göre değişmektedir. Bu açıdan bazı alimler Peygamber Efendimizin (sav) hayatında olan her şeye sünnet derken bazıları belirli konulara sünnet demişlerdir.

Usul alimleri sünneti şöyle tarif etmişlerdir:

“Kur’an dışında Hz. Peygamber’den sadır olan ve şer’i bir hüküm teşkil eden söz fiil ve hareketleridir.” 1

Bazı müteahhirun alimleri hariç bütün usulcüler sünnetin bu şekildeki tarifinde ittifak halindedir denilebilir. Bir kısım müteahhirun alimleri ise sahabeden sadır olan söz fiil ve takrirleri de sünnet kavramı içinde değerlendirmişlerdir. 2

Usul alimlerince "Sünnet" kavramının bu tarifte geçen “sadır olma” ifadesinin içine aldığı anlam üzerinde durulmuş ve Hz. Peygamber (sav)’den sadır olan Kudsi hadislerin yine ondan sadır olan ve kendine özel olanların da sünnet tarifi kapsamına girip girmeyeceği meselesi ayrıca Hz. Peygamber (sav)’in peygamberlikten önceki yaşayışında sadır olan söz fiil ve davranışlarının da sünnet olarak alınıp alınamayacağı gibi konular tartışılmıştır. 3

Usul alimleri için önemli olan Hz. Peygamber (sav)'den sudur eden şeyin kesinliğidir. Çünkü onlar bu delile dayanarak ondan hüküm çıkaracak ve bu hüküm ümmet için bağlayıcı bir özellik kazanacaktır. Bu sebepten dolayıdır ki Usul alimleri Hz. Peygamber (sav)’e kendisinden sonra ictihad yapacak müctehidlere bu işte yardımcı ve dayanak olacak kaideler koyan insanlara hayat düsturlarını açıklayan bir şeriat koyucu olarak bakmışlardır. Bu itibarla bir hüküm koyan söz fiil ve takrirlerine yöneldiler onlara sünnet dediler. 4

Bazı fıkıhçılar sünneti şöyle tarif eder:

“Farz ve vacip olmaksızın Hz. Peygamber (sav)’den gelen her şey ve yine farz ve vacip olmadan dinde uyulması gerekenlerdir.” 5

Bu tarife göre usulcülerle aralarındaki fark şudur:

Usulcülere göre sünnet şeri hükümlerin delillerinden bir delildir. Fıkıhçılara göre ise bu delil ile herhangi bir fiilin meydana getirdiği hükümdür.

Diğer taraftan fakihlerin hepsi farz ve vacip olmayan tabirine uymaz. Bazı fakihler Resülüllah (sav)'ın fiillerinden sözlerinden ve takrirlerinden kulların fiillerine farz vacip haram mübah gibi hükümler ararlar. 6 Dolayısıyla bütün fakihlerin sünnet tabirini aynı mahiyette tanımladıklarını söylemek mümkün değildir.

Hadisçilere göre sünnet:

“Hz. Peygamber’in sözleri fiilleri takrirleri gerek yaratılışla gerekse güzel ahlakla ilgili sıfatları peygamberlikten önceki ve sonraki bütün hayatını içine aldığı gibi ondan rivayet olunan her şeydir.” 7

Bu tarifte geçen vasıflar itibariyle Hz. Peygamber (sav) adına söylenmiş her hadiseye muhaddislerin sünnet demek istediğini söyleyebiliriz. 8 Bu anlamıyla sünnetle hadis eş anlamlıdır.

Muhaddislerin bu anlayışı kabul edilir veya edilmez. Fakat bu anlayışın ümmet için ne büyük nimet olduğu Hz. Peygamber (sav)’e ait bütün haberlerin muhafaza edilmesiyle anlaşılmıştır. Yoksa hüküm ihtiva etmiyor bağlayıcı değildir gibi farklı anlayış ve kanaatlerle pek çok hadis muhafaza edilemeyebilirdi.

Kaldı ki muhaddislere göre Hz. Peygamber (sav)’le alakalı olan ama bazılarının herhangi bir hüküm göremediği tali teferruatın bile bazı fıkhi hükümler ifade edebilir. 9

İbrahim Canan’ın da ifade ettiği gibi 10 muhaddislerin bu anlayışının ümmet-i merhumeye bahşettiği zenginlik vesile olduğu rahmetin ehemmiyetini anlamak için şunu bilmemiz yeterlidir: Bir sünnetten bir zamanda hiçbir hüküm çıkarılmadığı halde başka biri zamanda bazı hükümler alınabilir. Bazıları o hadisten hüküm çıkaramıyorsa başkaları fıkhi hüküm çıkarabilir.

İlave bilgi için tıklayınız:

Sünnetin bağlayıcılığı örnek alınması ve kaynağının vahiy olup olmadığı konusunda bilgi verir misiniz?

Dipnotlar:

1. Muhammed Accac el-Hatip es-Sünnetü Kable’t-Tedvin Kahire 1971 s. 16; Abdulğani Abdülhalik Hucciyyeti’s-Sünne ABD. Daru’l-Vefa 1993 s. 68; Selefi Muh. İsmail Hucciyyeti Hadis Lahor 1981 s. 95-96.
2. Abdulğani Hucciyye s. 69; Muh. Ebu Zehv el-Hadis ve’l-Muhaddisun s. 9-10; Serahsi Ebu Bekr Muh. B. Ahmed Usulü’s-Serahsi thk. Ebu’l-Vefa Beyrut 1994 Kahire I 113.
3. Aşkar Muh. Ef’alü’r-Rasül Beyrut 1993 I 18.
4. Canan İbrahim Hadis Usulü ve Tarihi Akçağ Ankara 1998 s. 419; Mustafa Sıbai es-Sünnetü ve Mekanetüha fi’t-Teşri’il-İslami 1985 Beyrut s. 49; Çelik Ali Sünnet ve Bidat s. 25.
5. el-Leknevi Tuhfetu’l-Ahyar bi İhyayi Sünneti Seyyidi’l-Ebrar Beyrut 1992 s. 68-86; es-Sıbai a.g.e. s. 43; Abdülgani Abdülhalik s. 51-68.
6. Canan Hadis Usulü s. 418-9.
7. Sıbai es-Sünne s. 47; Accac es-Sünne s. 15; Ebu Zehv el-Hadis s. 9-10; Aşkar Ef’alü’r-Rasül I 18; Canan Hadis Usulü s. 418.
8. Krş. Ebu Zehv el-Hadis s. 10; Kardavi Sünneti Anlamada s. 24.
9. “Ya eba Umeyr ma feale’n-nüğayr” hadisiyle ilgili olarak bkz. İbn Hacer Şerh; Canan Hadis Usulü s. 419-420.
10. Canan Hadis Usulü s. 419.

Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi