Uzman olmak için Şimdi başvurun.
✕- En'am suresi 89. ayette kendinden önce saydığı on sekiz peygambere kitap ve hikmet verildiğinden bahsedilmektedir. Fakat bazıları bütün peygamberlere kitap verilmediğinden itiraz ediyor...
Değerli kardeşimiz
Daha önce on sekiz peygamberden söz edilmiş ve 89. ayette ise meal olarak “İşte onlar kendilerine kitap hikmet hükümranlık ve nübüvvet verdiğimiz şahsiyetlerdir.” şeklinde bir ifadeye yer verilmiştir. Bu ifadenin zahirine göre söz konusu on sekiz peygamberin hepsine kitabın verilmesi gerekir. Oysa bizim bilgimiz bu doğrultuda değildir. İşte soru da bu sorundan kaynaklanmıştır. Bunu şöyle açıklayabiliriz:
a) Burada söz konusu olan kitaplardan maksat suhuf ve büyük kitaplardır(bk. Taberi ilgili ayetin tefsiri).
Ancak bu ifadeden kitabın bütün peygamberlere gönderilmesi gerekmez. Burada zikredilen her bir peygambere sahifeler veya kitabın gönderilmesi şart değildir. Önemli olan bu peygamberler topluluğunda Suhuf ve kitapların varlığıdır. Yani bunların bir kısmında var olması bu ifadenin doğruluğuna yeterli bir kanıt olur.(krş. Beyzavî Şevkani ilgili ayetin tefsiri)
Burada adı geçen peygamberlerden Hz. İbrahim ve Hz. Musa’ya sahifeler verilmiştir. Hz. Musa ve Hz. Harun’a Tevrat Hz. Davud’a Zebur Hz. İsa’ya İncil verilmiştir(krş. Taberi Razî ilgili ayetin tefsiri).
b) Ayette zikredilen KİTAB’dan maksat katabın bilgisidir; ister kendisine gelsin ister gelmesin peygamberlerin hepsinin Allah’ın indirdiği kitap ve sahifeleri tam bir vukufiyetle bilmeleridir. Razi bu yorumu en doğru kabul etmektedir(Razi a.g.y).
c) Ayette “İşte onlara kendilerine kitap... verdiğimiz...” denilmiş “vahiy ettiğimiz” denilmemiştir. İTÂ = Vermek ÎHÂ = Vahiy etmekten daha geniş bir kavramdır. Her vahiy edilen kitab aynı zamanda verilmiştir. Fakat her verilen kitabın verilen kimseye vahiy edilmesi gerekmez. Nitekim Casiye suresinin 16. ayetinde meal olarak şu ifadeye yer verilmiştir:
“Gerçekten biz İsrailoğullarına kitap hükümranlık hikmet ve nübüvvet verdik. Onları helâl ve has nimetlerle rızıklandırdık ve onları diğer insanlara üstün kıldık.”
Görüldüğü gibi burada “İsrailoğullarına kitap hükümranlık hikmet ve nübüvvetin" veridliğine vurgu yapılmıştır.
Halbuki burada kastedilen İsrailoğulları peygamber olan kimseler değildir. Burada kitap hükmet ve nübüvvetin verilesinden maksat peygamberlere vahiy edilen bu hususlardan İsrailoğullarının da istifadesine sunulmasıdır. Aynı ifadeler sözkonusu ettiğimiz ayet için de geçerlidir. Yani peygamberlerin bir kısmına kitap doğrudan verilirken bir kısmına da dolaylı olarak verilmiştir. Doğrudan verilen kimseye vahiy edilmiştir. Dolaylı verilen kimseye ise onun bilgisi verilmiştir.(krş Tefsiru’l-Menar ilgii ayetin tefsiri)
Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi