- Kur'an-ı Kerimde peygamberlerin hata yapması sonucunda uyarılanların "Nebi" sıfatı olup da Resul olmamasının sebebi nedir?
- Genelde hadis inkarcıları şöyle iddiada bulunmaktadırlar: Hata yapanlar Nebilerdir Resuller vahy aldıklarından hata yapmazlar. Bu sebeple Allah’ın uyardıkları hep "Ya Nebi" diye geçen ifadeler geçmektedir. Misal :
مَا كَانَ لِنَبِيٍّ أَن يَكُونَ لَهُ أَسْرَى حَتَّى يُثْخِنَ فِي الأَرْضِ تُرِيدُونَ عَرَضَ الدُّنْيَا وَاللّهُ يُرِيدُ الآخِرَةَ وَاللّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٌ ﴿٦٧ لَّوْلاَ كِتَابٌ مِّنَ اللّهِ سَبَقَ لَمَسَّكُمْ فِيمَا أَخَذْتُمْ عَذَابٌ عَظِيمٌ ﴿٦٨
Yeryüzünde savaşırken düşmanı yere sermeden esir almak hiçbir NEBİ'ye yaraşmaz. Geçici dünya malını istiyorsunuz oysa Allah ahireti kazanmanızı ister. Allah Güçlü'dür Hakim'dir. Daha önceden Allah'tan verilmiş bir hüküm olmasaydı aldıklarınızdan ötürü size büyük bir azap erişirdi. (Enfal 67 - 68)
- Bunun sebebi veya savunması nasıl izah etmeliyiz?
Değerli kardeşimiz
- Lügat manası itibariyle nebi haber manasına gelen “n-b-e” kökünden gelmiş olup Allah tarafından kendisine nebilik ve bazı İlâhî hükümler haber verilen zat demek olur. Yani Faîl kalıbında ismi meful manasınadır.
Resul ise Allah tarafından ilâhî hükümleri tebliğ etmek için gönderilen zat manasınadır.
- Yaygın kanaate göre “resul” kitab ve şeriat sahibi olduğu halde “nebi” kendinden evvelki peygamberin şeriatına davetle vazifelidir. Her resul nebidir ama her nebi resul değildir.
Bununla beraber bu iki kavramın birbirlerinin yerinde kullanılabileceği yorumu da kabul edilmektedir. (bk. Razi Hac 22/52. ayetin tefsiri)
- Nitekim bazı alimler
"Kitap’ta İsmail’i de an. Şüphesiz o sözünde duran bir kimse idi. Bir resûl bir nebî idi." (Meryem 19/ 54)
mealindeki ayeti Resul olan bir peygamberin hususi bir şeriat sahibi olmasının gerekli olmadığına delil getirmişlerdir. Çünkü Hz. İbrahim’in oğulları babalarının şeriatına bağlı idiler. (bk. Kadı Beydavî Ebu’s-Suud Şevkânî ilgili ayetin tefsiri)
Bu açıklamalardan da anlaşıldığı gibi kendisine kitap verilen peygamberler hem resul hem nebidirler.
- Kur’an’da Nebi kelimesi -İddia edildiği gibi- yalnız peygamberlerin yaptıkları hata ile ilgili konuda değil başka birçok konuda da kullanılmıştır. (Misal olarak bk. Ahzab:1 28 30 32 56 59)
- Dünyada “-Hadis inkârcılarının “Hata yapanlar Nebilerdir Resuller vahy aldıklarından hata yapmazlar” şeklindeki iddiaları kadar yanlış hatalı ve iman şuuruyla bağdaşmayan bir düşünce çok zor bulunur. Çünkü hadis inkârcıları; “Nebiler hata yapar Resullar hata yapmaz” demekle Hz. Peygamber (asm)'in hadislerinin hatalı olabileceğini dolayısıyla onlarla amel edilmeyeceğini seslendirmek istiyorlar.
Halbuki Hz. Peygamber (asm) Kur’an’ı tebliğ ederken de sünneti / hadisleri beyan ederken de hem peygamberdir hem resuldür. Nitekim
“Ey iman edenler Allah’a itaat edin Resule / Peygamber’e itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de (itaat edin). Eğer bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz. Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsanız onu Allah’a ve Elçisi'ne döndürün. En hayırlısı ve tevilin en güzeli budur.” (Nisa 4/59)
mealindeki ayeti açıklayan müfessirlerin hemen hepsi ayette Hz. Peygambere itaatin emredilmesi onun sünnetine tabi olmak anlamında olduğunu ihtilaflı konuların çözümü için “Meseleyi Allah’a ve resulüne döndürmeyi” ise Kur’an ve Sünnete işaret olduğunu bildirmişlerdir.
- Keza başta Abdullah b. Mesud olarak İslam alimleri
“Resul / Peygamber size her ne getirirse onu alın sizi neden menederse ondan da sakının.” (Haşir 59/7)
mealindeki ayetin ifadesinde Hz. Peygamber (asm)'in sünnetine hadislerine işaret edildiği kanaatini bildirmişlerdir. Onlara göre bu ayetin nüzul sebebi hususi de olsa Hz. Peygamber (asm)'in bütün emir ve yasaklarını kapsamaktadır. (Misal olarak bk. Beğavi Maverdi Kuşeyri İbn Ebi hatim İbn Cuzey el-Kelbi Zemahşeri Razi Nesefi Kurtubi İbn Kesir Şevkâni İbn Aşur Meraği ilgili ayetin tefsiri)
Demek ki Kur’an’da sünnetin söz konusu edildiği yerde de “Resul” kelimesi kullanılmıştır.
- Aşağıdaki ayetler ve sahih hadisler Hz. Peygamber (asm)'in sünnetinin de bir teşri kaynağı olduğunu göstermektedir:
"Ey iman edenler Allah'a itaat edin. Peygambere itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de (itaat edin). Eğer Allah'a ve âhiret gününe iman ediyorsanız aranızda herhangi bir konuda ihtilafa düşerseniz onu Allah'a ve elçisine götürün. Böyle davranmanız daha iyidir ve sonuç itibariyle daha güzeldir." (Nisa 4/59)
“Kim Resûlullah’a itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur.”(Nisâ 4/80)
“Ey iman edenler! Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin. Kur’ân’ı ve Resûlullah’ın öğütlerini işitip durduğunuz halde ondan yüz çevirmeyin!”(Enfâl 8/20)
“Haberiniz olsun! Bana Kitab (Kur’an) verildi ve onunla birlikte onun bir misli / gibisi(sünnet) dahi verildi.”(Ebu Davud Sünnet 6)
“Sakın herhangi birinizi -karnı tok- koltuğuna kurulmuş olup kendisine emir veya nehiylerimden biri gelip de ‘Biz onu bilmeyiz; Allah’ın kitabında ne bulursak ona uyarız.’ derken görmüş olmayayım”(Ebû Dâvûd Sünnet 6).
“Şunu iyice belleyin ki muhakkak ki Allah’ın Resulü’nün haram kıldığı da Allah’ın haram kıldığı gibidir.” (Tirmizî ilim 10)
-İmam Şafiî "Ey iman edenler Allah'a itaat edin. Peygambere itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de.” (Nisa 4/59) mealindeki ayetin yorumunda şunları söylemiştir:
Ayette geçen "İtaat" kelimesinin Allah için olduğu gibi Hz. Peygamber (asm) için de ayrıca tekrarlanması O'nun Kur'an'ın dışında yaptığı emir ve yasaklarına karşı da itaat etmenin gereğine işaret etmek içindir. "Sizden olan emir sahiplerine de" ifadesinde görüldüğü üzere emir sahipleri için ayrıca bir "itaat" kelimesinin kullanılmaması aksine cümle içerisinde (atıf yoluyla) Allah ve Resûlüne karşı yapılması istenen itaate tâbi kılınarak ifade edilmesi onlara yapılacak itaatin mutlak olmayıp Allah'ın kitabı ve elçisinin sünnetine uyma şartına bağlı olduğunu göstermek içindir. (bk. İmam Şafii er-Risale 79-80)
Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi