Uzman olmak için Şimdi başvurun.
✕- Kur'an'da Hz. İbrahim'in "hastayım" diyerek yalan söylediğinin bildirilmesi Tevrat'ta peygamberlerin büyük günah işledikleriyle ilgili verilen bilgilerin de doğru olduğu anlamına gelmez mi?
Değerli kardeşimiz
Kur’an’da Hz. İbrahim (as)’ın yalan söylediğine dair hiçbir ifade yoktur.
İlgili konu Hz. İbrahim (as)’ın hasta olduğunu söylemesiyle alakalıdır. Yalan dediğiniz şey Kur’an’da meal olarak şöyle ifade edilmiştir:
“Babasına ve halkına şöyle dedi: 'Nedir bu tapındığınız nesneler? İlle de bir iftira bir yalan olsun diye mi Allah’tan başka mâbud arıyorsunuz! Siz Rabbülâlemin’i ne zannediyorsunuz?' Bir bayram günü İbrâhim halkın içinde iken yıldızlara bir göz atıp: ‘Ben (galiba) hastayım!’ dedi.” (Saffat 37/85-89).
Görüldüğü gibi Kur’an’da Hz. İbrahim (as)’ın yalnız “ben hastayım” dediğine yer verilmiştir.
a. Hasta olmadığı halde böyle bir şey söylediğine dair rivayetler vardır. Şayet hasta olmadığı halde bunu söylemiş olsa bile bu gerçekten yasak olan yalana girmez. Çünkü Allah’ın tevhit inancına hizmet etmek insanları şirkten heykellere tapmaktan kurtarmak adına başka bir çare bulamadığı için -bayram için şehirden dışarı çıkacak müşrik halkın arasına katılmayıp yalancı tanrılarını yere sermek ve onlara ilah olmadıklarını anlatmak için- kendini hasta olarak göstermesini yalan olarak algılamak insafa sığmaz.
b. Tercümede parantez içinde gösterdiğimiz gibi bu ifadeyi “Ben galiba hastayım” şeklinde algılamak da mümkündür ki bu asla yalan sayılmaz.
c. Kaldı ki onun gerçekten o anda hafif de olsa biraz hasta olması mümkündür ve kendisi ona binaen bunu söylemesi elbette doğru bir davranıştır.
d. Yukarıda ayetin mealinde geçtiği üzere karşısındakileri “Bir yalan olsun diye mi Allah’tan başka mâbud arıyorsunuz!” diyerek yalancılıkla itham eden Hz. İbrahim (as)’ın kendisinin de yalan söylemesi düşünülemez.
Peygamberlerin en önemli vasıflarından biri dürüst doğru emin güvenilir olmalarıdır. Yalan söyleyenlere kim itimat eder ki!
Peygamberler için -sırf kendi tezini desteklemek uğruna- onlar da her türlü küçük büyük günah işleyebilir yargısını seslendirmek ne dinin ne vicdanın ne de aklın kabul edeceği bir şeydir.
Özellikle zina gibi bütün semavî dinlerin şiddetle yasakladığı en çirkin bir günahı yapacaklarına ihtimal vermek peygamberliğin ne olup ne olmadığını bilmekle yakından ilgilidir. Kaldı ki Eski Ahit'te bir peygamberin kendi kızıyla zina yaptığı konusunun seslendirilmesini doğru olarak kabul etmek için gerçekten dini peygamberleri bilmemek anlamına gelir. Bu gün bile zerre kadar onuru olmak şartıyla -gayrimümin olan ateistler dahil- böyle bir çirkinliği duyup da vicdanı sızlamayan kimseyi bulmak imkânsız gibidir. Şimdi insanların yüzde doksan dokuzunun tenezzül etmediği bir çirkin fiili Allah’ın en seçkin kullarından biri olan bir peygambere isnat etmeyi haklı kılmaya çalışmak Allah’ın gazabını celp edecek bir iftiradır.
Bu ve benzeri akıl dışı olayların Eski Ahit’te bulunması ille de onun tahrifi ile açıklama zorunluluğu yoktur. Çünkü Eski ve Yeni Ahid’in içinde bulunan bütün bilgilerin Allah tarafından indirilmiş vahiy olmadığını bizzat -bizim de konuştuğumuz- insaflı ehlikitabın alimleri de kabul etmektedir. Eski Ahit'te bulunan bilgilerin yüzde doksanı başkaları tarafından yazılmış tarihî bilgilerdir. Levhalarda yazılı olan Tevrat’ın kaybolduğu ve yüz yıllar sonra Hz. Uzeyr / Azra tarafından -bir ilhama dayanılarak- yeniden yazıldığı da bilinmektedir. Bunu tamamen doğru kabul etsek bile geriye kalan kısmı tamamen normal dindar kimseler tarafından yazılmış hususlardır.
İnsanların duyumları bilgilerinde yanlışların bulunması normaldir. İncillerin yazarları zaten bellidir. Bunların önemli bir kısmı Hz. Mesh’in öğretileri olduğu onların güzelliklerinden anlamak mümkündür. Fakat her şeye rağmen vahiy mahsulü olmayan unsurları da içerdiğini inkâr edemeyiz. İşte müspet ilme ve bir takım realitelere aykırı olan bazı bilgileri bu insanların yanılgılarına vermekten başka çaremiz yoktur.
Son olarak şunu söyleyelim ki Kitab-ı Mukaddes’in tahrif konusu bizim gündemimizde yoktur. Defalarca ifade ettiğimiz gibi biz mevcut dinsizlik ateizim deizim ve her türlü ahlaksızlıkla mücadele ederken samimî dindar olan Ehl-i kitabın özellikle de Hristiyanların dindar ruhanileriyle el ele vermek istiyoruz. Ortak düşmanımız olan ahlaksızlık gayr-ı insanî cereyanlar ve materyalist felsefe akımına karşı mücahede ve mücadele etmeyi birlikte yapmak zorunda olduğumuzu söylüyor ihtilaflı noktalara yoğunlaşıp kuvvetimizi zayıflatmanın Hak dine karşı hizmet olmadığını düşünüyoruz.
Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi