Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Hz. İsmâil’e bir kitap indirilmediği halde neden Resül denilmiştir?

Oluşturulma tarihi: 31.01.2025 23:16    Güncellendi: 31.01.2025 23:16
Soru Detayı

"Kitap’ta İsmail’i de an. Şüphesiz o sözünde duran bir kimse idi. Bir resûl bir nebî idi." (Meryem: 54)
- Bu âyet'e göre Hz. İsmâil hem Nebi hem de Resûl imiş. Fakat;Kur'anda Hz. İsmâil'e verilen bir kitap/şeriat adı yok.
- Araplar kendilerinin Hz. İsmâil'in soyundan geldiğine inanırlar. Ama; Araplar da "Ataları kitapla uyarılmamış kavim" (Yâsin: 6) olarak nitelenmiş Kur'an’da.

Değerli kardeşimiz

- Lügat manası itibariyle "nebi" haber manasına “nebe” kökünden gelmiş olup Allah tarafından kendisine nebilik ve bazı ilâhî hükümler haber verilen zat demek olur. “Resul” ise Allah tarafından ilâhî hükümleri tebliğ etmek için gönderilen zat manasınadır.

- Yaygın kanaate göre “resul” kitab ve şeriat sahibi olduğu halde “nebi” kendinden evvelki peygamberin şeriatına davetle vazifelidir. Her resul nebidir ama her nebi resul değildir.

Bununla beraber bu iki kavramın birbirlerinin yerinde kullanılabileceği yorumu da kabul edilmektedir. (bk. Razi Hac 22/52. ayetin tefsiri)

- Nitekim bazı alimler bu ayeti Resul olan bir peygamberin hususi bir şeriat sahibi olmasının gerekli olmadığına delil getirmişlerdir. Çünkü Hz. İbrahim’im oğulları babalarının şeriatına bağlı idiler. (bk. Kadı Beydavî Ebu’s-Suud Şevkânî ilgili ayetin tefsiri)

- Bu konuda farklı yorumlar da vardır.

Bazılarına göre burada Hz. İsmail’e “resul” denilmesinin sebebi yeni bir şeriat sahibi olduğu için değil (babası Hz. İbrahim’in şeriatını tebliğ etmek üzere) CÜRHÜM’e elçi/resul olarak gönderildiği içindir. (bk. Şevkâni İbn Aşur Meraği ilgili yetin tefsiri)

- Müfessirler Yasin suresinin

“O azîz ve rahîmden indirilen bir tenzil olup ataları uyarılmamış hâliyle kendileri de gaflette giden bir topluluğu uyarmak için gönderilmişsin.” (Yasin 36/5-6)

mealindeki ayeti farklı yorumlamışlardır.

- Bazılarına göre bu ayetin manası şöyledir: “(İlk yani çok eski ataları uyarıldığı gibi bu yakın) ataları uyarılmamış olanlar ki onlar da o eski atalarının uyarıldıkları şeylerden gafildirler...” (bk. el-Bahru’l-Muhit ilgili ayetin tefsiri).

- Zemahşeri başta olmak üzere bazı tefsir alimleri bu ayetin iki şekilde yorumlanabileceğine işaret etmiş ve konuyu şöyle açıklamışlardır:

Birinci yoruma göre ayetin özeti şöyledir: “Resulüm! Allah seni (yakın) ataları uyarılmamış ve bu yüzden de uyarı konusu olan gerçeklerden gafil/habersiz bir kavmi uyarman için göndermiştir.”

Bu yoruma göre “ma ünzire” cümlesindeki “ma” edatı nefiy/olumsuzluk içindir. Ancak uyarılmamış olanlar Arapların eski babaları değil biraz önceki yakın babaları/atalarıdır.

İkinci yoruma göre “ma ünzire” cümlesindeki “ma” edatı nefiy için değil masdar veya ism-i mevsul manasına gelir. Buna göre ayetin özet manası şöyledir:

“Resulüm! Allah seni önceki ataları uyarılmış olduğu halde kendileri bu uyarı konusu olan gerçeklerden gafil/habersiz bir kavmi uyarman için göndermiştir.”(bk. Zemahşeri Razi Beydavî Nesefi Kurtubi Şevkani ilgili ayetin tefsiri)

- Alusi de bu ayeti yorumlamış ve “uyarılan babaların Arapların yakın ataları olduğunu uzak babaları olanların Hz. İsmail tarafından Hz. İbrahim’in şeriatıyla uyarılmalarının buna dahil olmadığını” belirtmiştir. (bk. Alusi ilgili ayetin tefsiri)

- Görüldüğü gibi bu her iki yoruma göre de Hz. İsmail’in bir uyarıcı olması bu ayetlerin manasıyla çelişmez.

Ayetin farklı yorumlara müsait olduğu bir tarafa şayet olumsuz manada da olsa yine bundan hareketle Hz. İsmail’in peygamberliği onun Arapların atası olduğu gerçeğine ters değildir. Çünkü bu yoruma göre de olsa ayetteki “uyarılmayan atalar”dan  maksat Hz. İsmail devrindeki atalar değildir. Aksine Kur’an’ın muhatabı olan Arapların iki-üç kuşak önceki babalarıdır.

Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi