- Hz. Yunus peygamber büyük bir balığa yem mi olmuştur?
Değerli kardeşimiz
HZ. YUNUS (A.S)
"Doğrusu Yunus da gönderilen peygamberlerdendi. Hani o dolu bir gemiye binmişti. Gemi de olanlarla karşılıklı kur'a çektiler de yenilenlerden oldu." (Saffât: 37/139-141)
Hz. Yunus (a.s)'ın Kur'an'da Zikredilmesi:
Hz. Yunus (a.s)'m ismi Kur'ân-ı Kerîm'in; Nisa En'âm Yunus ve Saffât Sûresinde olmak üzere dört yerde geçmektedir.(1)
İki yerde ise Allah'ın ona taktığı lakap ile anılmaktadır. Bunlardan biri "Zünnûn"(Balık sahibi)'dur. Onun bu lakabı Enbiyâ Sûresinde şöyle geçmektedir:
"Zünnûn (Yunus)'a gelince o öfkeli bir halde (halkını bırakıp) gitmişti. Bizim kendisini asla sıkıştırmayacağımızı zannetmişti. Nihayet karanlıklar içerisinde: 'Senden başka hiçbir ilah yoktur. Seni tenzih ederim. Gerçekten ben zalimlerden oldum.' diye niyaz etti."(2)
Diğeri ise "Sahibu'l-Hut" (Balık sahibi) 'tur. Bu lakabı da Kalem Sûresinde şöyle geçmektedir:
"Sen Rabbinin hükmünü sabırla bekle. 'Balık sahibi'(Yunus) gibi olma. Hani o dertli dertli Rabbine niyaz etti. Şayet Rabbinden ona bir nimet yetişmemiş olsaydı o mutlaka çırıl çıplak kınanacak bir halde oraya atılacaktı."(3)
Görüldüğü üzere Hz. Yunus'un ismi Kur'ân-ı Kerîm'in dört yerinde "Yunus" bir yerinde "Zünnun" lakabı ile diğer bir yerinde ise "Sahibu'1-Hut" lakabı olmak üzere toplam altı yerinde geçmektedir.(4)
Hz. Yunus (a.s)'ın Soyu:
Tarihçiler Hz. Yunus'un (a.s) soyu ile ilgili herhangi bir bilgi kaydetmemişlerdir. Ama isminin Yunus b. Metta olduğunda ittifak etmişlerdir.
Hz. İsa (as) Kur'an ayetlerinde ve hadis-i şeriflerde hep annesinin adı ile anılır. Hz. Yunus (as) da “Metta’nın Oğlu” diye anılmaktadır. Bazıları ‘Metta annesidir’ diyorlarsa da babası olması daha çok kabul görmektedir. (bk. Ez-Zebidî Tecrîd-i Sarih I-XII)
Kitap ehli Hz. Yunus (as)'u (Yûnân b. Emtây" şeklinde adlandırmışlardır.
Hz. Yunus (as) İsrailoğulları peygamberlerindendir. Soyu Hz. Yakûb (as)'un oğullarından Bünyâmîn'e ulaşır. Bünyâmîn ise Hz. Yûsuf (as)'un öz kardeşidir.(5)
Hz. Yunus (a.s)'ın Daveti:
Yüce Allah Hz. Yunus (as)'u Irak'taki Musul toprağında bulunan "Ninova" halkına peygamber olarak gönderdi. Çünkü Ninova halkı arasına putçuluk girmiş ve içlerinde putlara tapma yaygınlık kazanmıştı.
Hz. Yunus (a.s) Şam bölgesindeki beldelerden Ninova'ya giderek oradaki halkı Allah'a davet etti. Fakat halk onun davetini kabul etmeyerek risaletini yalanladılar.Yüce Allah bu tür memleket halkının çoğunun durumu ile ilgili olarak şöyle buyurmaktadır:
"Biz hangi memlekete bir uyarıcı göndermişsek mutlaka oranın varlıklı ve şımarık kişileri 'Biz size gönderilmiş olan şeyi hemen inkâr ediyoruz.' derler."(6)
Hz. Yunus (a.s) Ninova halkına; öğüt veriyor nasihat edîyor ve onları Allah'a davet ediyordu. Bu şekilde aralarında yıllarca kaldı. Fakat Hz. Yunus (as) onlardan; hakka tıkanmış kulaklar ve kılıflı kalplerden başka bir şeyle karşılaşmadı. Onları Allah'ın yoluna getirmede gücü yetmedi. Daha sonra onlara eğer Allah'a iman etmezlerse başlarına ilahi azabın geleceğini vaat etti. Kavminin durumunda bir değişiklik olmayınca kendilerine üç gün sonra ilahi azabın geleceğini vaat ederek kızgın bir şekilde aralarından ayrılıp gitti. Bunun yanı sıra onların Hz. Yunus (as)'u tehdit ettikleri kızdıkları ve kovaladıkları bunun sonucunda Hz. Yunus (as)'un onlardan kaçtığı da söylenir.
Hz. Yunus (a.s) Yüce Allah'ın kendisine oradan çıkması ile ilgili emri gelmeden önce aralarından çıkıp gitmişti. Çünkü Hz. Yunus (a.s) memleketini terk edip ailesiyle birlikte oradan çıkması ile ilgili Allah'ın emri gelmeden önce çıkışından dolayı kendisini hesaba çekmeyeceğini ve sıkıntıya düşürmeyeceğini sanmıştı... Yüce Allah'ın şu sözü bu görüşü desteklemektedir:
"Zünnun (Yunus)'a gelince o öfkeli bir hâlde (halkını bırakıp) gitmişti. Bizim kendisini asla sıkıştırmayacağımızı zannetmişti."(7)
Hz. Yunus (a.s) Rabbine değil de kavmine öfkelenerek çekip gitmişti. Çünkü Rabbine öfkelenmesi Allah'a karşı yapılmış bir isyan sayılır. Üstelik böyle bir şey peygamberlerin masumiyetine ters düşer.
Abdullah ibn Mes'ud Mücahid ve Seleften bir topluluk dediler ki: "Hz. Yunus (a.s) onların aralarından çıkıp gidince ve onlar da başlarına gelecek olan azabı hak edince Cenab-ı Allah onların kalplerine pişmanlık ve tövbe bıraktı. Peygamberlerine yaptıklarından ötürü pişman olup Allah'a yöneldiler. Canlarına eziyet vermek için de kıldan örülmüş giysiler giyindiler. Sonra da Yüce Rablerine feryadı figanla yalvarıp yakardılar. Hayvanlar ile yavrularını birbirinden ayırdılar. Allah'ın huzurunda boyun büküp sükunet gösterdiler. Erkekler kadınlar oğullar kızlar ve analar hep ağlaştılar. İrili-ufaklı hayvanlar davarlar ve binekler bağrıştılar. Develer ile yavruları inekler ile buzağıları ve koyunlar ile kuzuları böğürüp meleştiler. Çok korkunç bir an yaşadılar. Hz. Yunus (as)'a yaptıkları haksızlık nedeniyle Cenab-ı Allah; kendi gücü şefkati ve merhameti gereği-karanlık gece parçaları gibi başlarının üstünde dönen azabı onların üzerinden kaldırdı. İşte bundan dolayı Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:
"Yunus'un kavmi müstesna (halkını yok ettiğimiz memleketlerden) herhangi bir memleket halkı keşke (kendilerine azap gelmeden) iman etse de imanları kendilerine fayda verseydi. Onlar iman edince onlardan dünya hayatındaki rüsvaylık azabını kaldırdık ve onları bir müddet daha (dünya nimetlerinden) faydalandırdık."(8)
Hz. Yunus (a.s) Balığın Karnında:
Hz. Yunus (a.s) kavminden ayrılıp denizin kenarına vardı. Orada yolculuğa hazır bir gemi buldu. Gemiye binmek için gemi halkından izin istedi. Onda bir hayır olduğunu anladılar ve onun gemiye binmesine izin verip onu gemiye bindirdiler.
Denizin ortasına vardıklarında şiddetli rüzgar esmeye ve deniz dalgalanmaya başlayınca:
- "Aramızda bir günahkar var." dediler. Bunun üzerine aralarında kura çekmeye ve kura kime çıkarsa onu denize atmaya karar verdiler. Kura Hz. Yunus (as)'a çıkınca ona başından geçeni sordular. O da kavmi ile arasında geçeni anlatınca hayret edip onu denize atmak istemediler. Onu deniz sahiline bırakmaya karar verdiler. Fakat Hz. Yunus (as) Allah'ın onlara olan gazabının dinmesi için kendisini denize atmalarını istedi. Onlar da Hz. Yunus (as)'u denize attılar. Allah'ın emri ile onu büyük bir balık yuttu. Balık Hz. Yunus (as)'u Allah'ın koruması ve himayesi altında karanlıklar içerisinde gezdirdi. Mucize tamam olunca Allah balığa; Yunus peygamberin etinden bir şey eksiltmemesini ve kemiklerini kırmamasını vahyetti.
Balık onu taşıdı ve Hz. Yunus (as)'u Allah'ı tesbih ve istiğfar eder bir vaziyette denizin karanlıklarında diri olarak gezdirdi.
Hz. Yunus (a.s) denizin karanlıkları içerisinde:
"Senden başka hiçbir ilah yoktur. Seni tenzih ederim. Gerçekten ben zalimlerden oldum."(Enbiyâ: 21/87) diye niyaz etti.(9)
Allah'ta onun bu duasını kabul ederek onu kederli halden kurtardı. Allah balığa Hz. Yunus (as)'u sahilde düz ve geniş bir alana atmasını vahyetti. Hz. Yunus (as) kurtuluşundan dolayı Allah'a hamd etti. Allah onun üzerine gövdesiz bir ağaç bitirdi. O da o ağacın meyvesinden yedi ve gölgesinde oturdu. Böylece Allah onun rahatsızlığını giderdi ve duasını kabul etmiş oldu.
Hz. Yunus (a.s) başına gelenlerin ilahi bir uyarı olduğunu ve Allah'ın izni olmadan kavmine kızarak aralarından ayrılışından dolayı olduğunu anladı.
Bu konuda onun için geçerli bir içtihat olsa da bu içtihat nefsine zulmeden salih kullar için kabul edilebilir. Ama peygamberler için asla kabul edilemez. Fakat Hz. Yunus (as) kavmini Allah'ın emrini beklemeden terk etmekle ilahi uyarıyı gerektiren şeyi işlemiştir.(10)
Yüce Allah Hz. Yunus (a.s)'ın gemiye binişini ve ondan sonra başına gelenleri şöyle anlatmaktadır:
"Doğrusu Yunus da gönderilen peygamberlerdendi. Hani o dolu gemiye binmişti. Gemide olanlarla karşılıklı kura çektiler de yenilenlerden oldu. Yunus (gemide bulunanlara Allah'a karşı yaptığı ile ilgili) kendisini kötülerken onu bir balık yuttu. Eğer Allah'ı tesbih edenlerden olmasaydı tekrar dirilecekleri güne kadar balığın karnında kalırdı. Halsiz bir vaziyette iken kendisini dışarı çıkardık. Ve üstüne (gölge yapması vb. şeyler için) kabak türünden geniş yapraklı bir bitki bitirdik. Yunus 'u yüz bin veya daha çok kişiye Peygamber olarak gönderdik. Sonunda ona iman ettiler. Bunun üzerine biz de onları bir müddete kadar yaşattık."(11)
Hz. Yunus (a.s) (sağlığına kavuşup) yürümeye güç yetirince kavmine döndü. Kavmini Allah'a tövbe edip Allah'a iman etmiş ve emrine uyup onu tasdik etmek için peygamberleri Hz. Yunus (as)'un dönüşünü bekler vaziyette buldu. Onların içerisinde kalıp onlara (Allah'ın emri ile yasaklarını) öğretiyor kılavuzluk yapıyor Allah'a giden yolu gösteriyor ve onları dosdoğru yola iletiyor.
Cenab-ı Allah Ninova halkına; Hz. Yunus (as) onların içinde kaldığı sürece ve ondan sonraki müddet içinde (sapıtıp bozulmadıkları ve) inanmışlar olarak kaldıkları sürece çeşitli nimetler verdi. Fakat onlar daha sonra bozulup sapıtınca Allah onların şehirlerini yerle bir eden kişiyi onların başına musallat etti.
Tarihçiler bu olayları nakletmişler ve ibret alacaklar da bunlardan ibret almışlardır.
Abdullah ibn Abbas'ın rivayetine göre; Hz. Yunus (a.s) sayısı 120.000 kişi olan bir kavme peygamber olarak gönderildi. Çünkü Yüce Allah Hz. Yunus (as)'un peygamber olarak gönderildiği kavmin sayısı ile ilgili olarak şöyle buyurmaktadır:
"Yunus 'u yüz bin veya daha çok kişiye peygamber olarak gönderdik."(12)
Ayrıca bu konuda bazı rivayetler de nakledilmiştir. Yine de doğruyu en iyi bilen Cenab-ı Allah'tır.(13)
İlave bilgi için tıklayınız:
Dipnotlar:
1) Nisa: 4/163.En’am.6/86 Yunus.10/98 Saffat 37/139 (ç)
2) Enbiyâ: 21/87-88
3) Kalem: 50/48-49
4) Muhammed Ali Sâbûnî Peygamberler Tarihî Ahsen Yayınları: 673-674.
5) Muhammed Ali Sâbûnî Peygamberler Tarihî Ahsen Yayınları: 674.
6) Sebe: 34/34
7) Enbiyâ: 21/87
8) Yunus: 10/98
9) Bir hadisi Şerifte; Hz Yunus (a.s)'ın bu duasıyla dua eden kişinin duasının mutlaka kabul edileceği bildirilmiştir. bk. Müsned: 1/170; Hakim Müstedrek 2/488; Münziri. Terğib 2/583 (ç)
10) Bu bilgi Abdurrahman Habenneke'nin "el-Akidetü'1-İslamiyye" adlı kitabından alınmıştır.
11) Saffât 37/139-148
12) Saffat 37/147
13) Muhammed Ali Sâbûnî Peygamberler Tarihî Ahsen Yayınları: 676-679.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet