Değerli kardeşimiz
İbrahim (as)'in ismi Kur'an-ı Kerim'de yirmi beş sûrede altmış dokuz defa geçmiştir. Kur'an-ı Kerim'de Hz. İbrahim (as) değişik isim ve sıfatlarla anılmış ve kendisinden övgüyle bahsedilmiştir. Kur'an'da da geçen sıfatlarının bazıları: Evvâh (çok ah eden) Halim Munib (Allah'a sığınan) Hanîf Kânit (Allah'a kulluk eden) Şâkir.
Hz. Peygamber (s.a.s)'de Hz. İbrahim (a.s)'ın faziletini anlatırken şöyle der:
"Kıyâmet günü ilk elbise giydirilen kişi İbrahim'dir." (Buhâri Enbiyâ 8).
"Bir gece bana rüyamda her zaman gelen iki melek (Cibril ile Mikâil) geldi. Bunlarla beraber gittik nihayet uzun boylu birinin yanına vardık (Semaya doğru yücelen) boyunun uzunluğundan başını neredeyse göremeyecektim. O İbrahim (a.s) idi."(Buhârî Enbiyâ 8).
İbrahim (a.s) Babil halkına uzun süre hak dini dünyayı âhireti hayatı ölümü ve yeniden dirilişi anlatmış en yakını olan babasına ise bu meseleyi inceden inceye izah etmişti. Ancak başta babası olmak üzere halk İbrahim (a.s)'a inanmayıp inkâr etmişti. İbrahim (a.s) babasının bu hareketine kızmamış ona darılmamıştı. Hatta onun için Allah'tan rahmet dileyerek babasına karşı şöyle dedi:
"Sana selâm olsun! Senin için Rabb'imden mağfiret dileyeceğim. Çünkü o bana karşı lütufkârdır."(Meryem 19/47).
Bundan sonra İbrahim (a.s) baba ocağını terkederek oradan ayrıldı.
Milletine putların hiçbir fayda sağlayamayacağını pek çok kere söyleyen ve ancak Yüce Allah'ı üstün niteliklere sahip olduğunu bildiren İbrahim (a.s) milletinin kendisine inanmadığını görünce hemen Nemrud'a gitti. Kur'an-ı Kerîm'de ismi geçmeyen ve o sıralar milletinin başında bulunan Nemrud sahip olduğu servet ve saltanatıyla kendini ilâh sanmaktaydı.
İbrahim (a.s) Nemrud'a Allah inancından bahsetti. Fakat o reddetti ve İbrahim (a.s) ile Rabbi hakkında münakaşaya girişti. İbrahim (a.s) Allah Teâlâ'nın hem dirilttiğini hem de öldürdüğünü söyleyince Nemrud kendisinin de bunu yapmağa gücü yettiğini ifade eder. Nemrud bunu ispat için iki adamı getirtmiş birini öldürmüş diğerini bırakmış; böylece öldürmeğe ve diriltmeğe kâdir olduğunu göstermişti. Bu defa İbrahim (a.s.): "Allah Güneşi doğudan getiriyor sen de batıdan getirsene." (Bakara 2/258) deyince Nemrud şaşırıp kalmıştı.
Bir ara Allah inancını kabule yanaşmayan halk bir bayram günü âdetleri üzere puthaneye yemek getirmiş putlarının önüne koymuş daha sonra da eğlenme yerlerine gitmişti. İbrahim (a.s)'ı de götürmek istemişler ancak o rahatsız olduğu gerekçesiyle gitmemişti. Onlar eğlence yerlerine gidince puthaneye girip putların hepsini paramparça etmiş içlerinden sadece en büyüğünü ona baş vursunlar diye sağlam bırakmıştı.
Bayram eğlenceleri biten halk yine âdetleri üzere yemeklerini almak için puthaneye gelmiş ancak puthaneyi harabeye dönmüş bir durumda görünce putları bu hale getirenin İbrahim (a.s.) olabileceğini düşünmüşler İbrahim (a.s)'i çağırıp şu şekilde sorguya çekmişlerdir:
"Ey İbrahim! Tanrılarımıza bu hareketi sen mi yaptın?" Hz. İbrahim bu soruya "Belki onu şu büyükleri yapmıştır. Konuşabiliyorsa onlara sorun!" şeklinde cevap verdi (Enbiyâ 21/62-63). Halk putların cansız ve konuşamaz olduklarını itiraf edince İbrahim (a.s) tevhid inancını haykırırcasına şöyle dedi:
"O halde Allah'ı bırakıp da size hiçbir fayda ve zarar veremeyecek olan putlara ne diye taparsınız? Size de Allah'ı bırakıp taptıklarınıza da yazıklar olsun! Hâlâ akıllanmayacak mısınız?"(Enbiyâ 21/66-67).
İbrahim (a.s)'ın bu savunması sapıklar tarafından onun suçlu duruma düşmesine yetmişti. Sapıkların lideri Nemrud İbrahim (a.s)'ın öldürülerek veya yakılarak cezalandırılmasını teklif etmiş ve nihayet ateşte yakılmasına karar verilmişti. Hazırlanan ateşin alevi en şiddetli ve hararetli duruma geldiğinde İbrahim (a.s)'ı mancınıkla fırlatıp ateşe attılar. Ancak ateşin ve her şeyin sahibi olan Allah ateşe şöyle emir verdi: "Ey ateş! İbrahim'e karşı serin ve zararsız ol dedik."(Enbiyâ 21/69). Böylece İbrahim (a.s) ateşten kurtulmuş oldu. O sırada İbrahim (a.s)'a inanan tek bir kişi vardı; o da Lut (a.s) idi.
İbrahim (a.s)'in bundan sonraki yaşantısı Lut (a.s) İsmail (a.s) ve İshak (a.s) ile birlikte geçti. Bunlar hakkında Allah Teâlâ şöyle buyurur:
"Onları buyruğumuz altında insanları doğru yola götüren önderler yaptık; onlara iyi işler yapmayı namaz kılmayı zekât vermeyi vahyettik. Onlar bize kulluk eden kimselerdi." (Enbiyâ 21/73).
Allah Teâla İbrahim (a.s)'a on sayfalık bir kitap da vermiştir. Uzunca bir süre yaşadıktan sonra ömrünün sonlarına doğru Mısır'a gitti. İbrahim (a.s) vefat ettiğinde -kuvvetli rivayetlere göre- Kudüs yakınlarında Halilü'r-Rahman denilen yerde defnedildi.
Hanîflik: İbrahim (a.s)'in dinin temeli tevhide (Allah'ın birliğine) dayanıyordu. Ancak zamanla bu inanç unutulmuş ve putperestlik Araplar arasında tamamen yayılmıştı. Buna rağmen birkaç kişide tevhit akîdesinin izleri görülüyordu. Bunlara "Hanif" denirdi.
Hanîf batıldan uzak Hakk'a yönelen ve tevhit inancı üzere bir Allah'ı tasdik eden kişi demektir. Kur'an-ı Kerim de "hanîf" kelimesi birkaç yerde geçer. "Hanif" kelimesi daha çok Hz. İbrahim (as) için Allah'a saf ve temiz bir şekilde ibadet eden bir kul anlamında kullanılmıştır.
Haniflikle ilgili ayetlerde şu ifadeler bulunur:
"Ve (bana) hanîf (Allah'ın birliğini tanıyıcı) olarak yüzünü dine çevir; sakın müşriklerden olma diye (emredildi)."(Yunus 10/105)
"Sonra da biz hanîf olan müşriklerden olmayan İbrahim (as)'in dinine uy diye sana vahyettik."(Nahl 16/123).
İslâm'dan önce Arap toplumunda; Varaka b. Nevfel Abdullah b. Cahş Osman b. Hüveyris Zeyd b. Amr Kuss b. Sâide gibi kişiler hanifler arasında bulunuyordu. Bunlar; cansız dilsiz hiçbir şeye güçleri yetmeyen putların önünde eğilmeyi onlara yalvarmayı çirkin sayan kişilerdi.
Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi