- Bu rivayetler hakkında bilgi verir misiniz?
- Bu rivayetler doğru mu; nasıl anlamamız lazım?
- Özellikle en alttaki rivayet hakkında bilgi verir misiniz?
– “Kur’an’ın üçte biri Ehli Beyt ve İmamlarla ilgilidir” (el-Kâfi 2/631’den naklen Age 117).
– “Ali bana bir mushaf verdi. Beyyine Sûresi’nde yetmiş kişinin ve bunların babalarının adlarını buldum” (el-Kâfi 2/631’den naklen Age 117).
– “Ebu Abdullah’tan rivayetle: ”Cebrail’in Muhammed’e indirdiği Kur’an on yedi bin âyettir.” (el-Kâfi 2/634’den naklen Age 117).
- el-Kâfi gibi hadis kaynaklarında Kuran’ın korunmuşluğuna aykırı yüzlerce iddia bulunmaktadır:
Mesela:
- Ra’d Sûresi 13/25’den Ali ifadesinin çıkarıldığı Saffat 37/130. ayette geçen “İlyas’a selam olsun” ayetinin aslında “Ehli Beyt’e selam olsun” şeklinde olduğu fakat Osman’ın kurduğu komisyonun onu değiştirdiği gibi iddialar var..
Değerli kardeşimiz
Bunlar bazı Şiiler tarafından uydurulmuş iftiralardır.
Önce Rad suresinden başlayalım:
“Allah’a verdikleri sözü pekiştirdikten sonra bozanlar Allah’ın korunmasını emrettiği bağı koparanlar ve yeryüzünde fesat çıkaranlar var ya işte rahmetten mahrum olmak da onlar içindir; dünyanın kötü sonu da onlar içindir.”(Rad 13/25)
mealindeki ayette “Hz. Ali” ifadesinin bulunduğunu ve sonradan çıkarıldığını söylemek için hiçbir ilmi delil yoktur.
Ayetin ne sibakında ne de siyakında böyle bir şeye delalet eden bir işaret kırıntısı bile yoktur. Bu yalnız ön yargılı bir Şii’nin hayal mahzeninde yer alan bir batıllıktan öteye geçemez.
Saffat suresindeki ayette ise “İlyas’a selam olsun.” mealindeki ayette geçen ismin peygamberlerden olan İlyas olduğu bizzat Saffat suresinin 123. ayetinde zikredilmiş ve buradaki ayet ise onun devamıdır.
Kur'an’ın bu pasajında bazı peygamberlerin ismi verilmiş sonra da ona selam edilmiştir. Mesela İbrahim(Saffat 37/109)Musa (Saffat 37/120) Hz. İlyas için de “Şüphesiz İlyas da gönderilmiş peygamberlerdendir.”(Saffat 37/123) mealindeki ifadeye yer verilmiştir. Onun hakkındaki bilgiler devam ettirilmiş ve nihayet 125. ayette “İlyasin’e/İlyas’a selam olsun” denilmiş ve “Yasin” ismindeki babasının adına da işaret edilmiştir. Bunun isminin “İlyas b. Yasin” olduğu bildirilmiştir. (bk. İbn Kesir ilgili yer)
Bazılarına göre onun iki ismi vardı: “İlyas İlyasin” “İbrahim İbraham” gibi. (bk. Taberi ilgili yer)
Soruda geçen iddiaların hiçbiri doğru değildir tamamen iftiradır.
"el-Kâfi" adlı eser mutaassıp bir Şii kaynağıdır. Bu gibi bilgilerin menşei daha ilerleyen dönemlerde Kuleynî’nin (öl. 329/941) el-Usûl mine’l-Kâfî’sinde yer bulmuş olan iddialardır. Bunlara birçok Şiî âlim itiraz etmiş ve bu konuda müstakil eserler yazmışlardır. Örneğin:
Şîa’da tahrif iddialarına ilk karşı çıkanlardan biri olan Şeyh Sadûk olarak bilinen ve Kütüb-i Erba’a olarak Şîa nezdinde sahih kabul edilen hadis mecmuasından birinin müellifi olan Ebu Cafer Muhammed İbn Ali İbnu’l-Hüseyin İbn Babeveyh el-Kummî (öl. 381/991) şöyle der:
“Şîa inancına göre yüce Allah’ın peygamberi Hz. Muhammed’e gönderip ve iki kapak arasında toplanan Kur'an bundan ibarettir ve ne fazla ne de eksiktir insanlara göre 114 suredir bize göre “Duhâ” ve “İnşirâh” “Fil” ve “Kureyş” sureleri bir tek suredir. Kim bize “bunlardan daha fazla olduğunu söylediğimizi” nispet ederse o yalancıdır.”(Şeyh Sadûk Risaletü'l-İ'tikadi'l-İmamiyye s. 99-103; Kâşânî Kitâbü'l-vâfî IX 1778)
Şeyh Sadûk’un öğrencisi Şeyh Müfîd (öl. 413/1022) de “iki kapak arasında cem edilen Kur'an’da herhangi bir fazlalık veya eksiltme olmadığını” söyleyerek Kur'an’dan çıkarma olduğu iftirasını reddetmiştir. (Muhammed Cevad el-Belağî “Mecmeu’l-Beyân” Tabersî Ön Söz s. 26-27)
Alemu’l-Hüdâ olarak bilinen Seyyid Murtaza Ali İbn Hüseyin (öl. 436/1044) şu açıklamayı yapar:
“Kur’ân’ın nakline ve korunmasına şiddetle önem verilmiş ve bu noktada etkenler çoğalmıştır. Çünkü Kur’ân nübuvvetin mucizesi Şer’i ilimlerin ve dini hükümlerin kaynağıdır. Müslüman âlimler onun hıfzı ve himayesinde son noktaya varmışlardır. Bu kadar titiz davranılıp korunduktan sonra Kur’an’ın değiştirildiği ya da noksan olduğu nasıl mümkün olabilir?” (Muhammed Cevad el-Belağî “Mecmeu’l-Beyân” Tabersî Ön Söz s. 26-27)
Şeyhu’t-Tâife olarak bilinen başka bir Şiî âlim Ebû Ca’fer Muhammed b. Hasan et-Tûsî (öl. 460/1068) ise tefsirinde şöyle der:
“Kur'an Hz. Peygamber’in doğruluğuna delildir. Ayrıca onun en büyük ve en meşhur mucizesidir. Kur'an’da fazlalık ve eksiklik olduğunu söylemek ona yakışmayan bir şeydir. Müslümanların görüşlerinden zahir olan bunun tersidir. Bu mezhebimize göre doğruya en layık olanı ve el-Murtaza’nın savunduğu görüştür. Rivayetin zahiri de budur.”(Tûsî Tibyan s. 3)
Keza XI. asır ılımlı Ahbârîlerden sayılan Molla Muhsin Feyz el-Kaşânî de (öl.1091/1679) “Ona / Kur'an’a ne önünden ne de ardından batıl gelemez. O hikmet sahibi çok övülen Allah'tan indirilmiştir.”(Fussilet 41/42) ve“Kuran'ı kesinlikle biz indirdik; elbette onu yine biz koruruz.” (Hicr 15/9) mealindeki ayetlerin açık ifadelerine dayanarak Kur'an’ın tahrif edilmesinin mümkün olmadığını belirtmiş ve tahrif iddiasını reddetmiştir. (Kaşani Sâfî I 46-51)
Son dönem Şîa ilim dünyasının önemli müfessirlerinden Muhammed Hüseyin et-Tabatabâî “Bugün elimizde bulunan Kur'an’ın 1.400 sene önce Hz. Peygamber’e inzal edilen Kur'an olduğunu sureler ve ayetler Müslümanlar arasında nesilden nesile mükemmel bir şekilde aktarılmış Allah tarafından Kur'an’ın tahrif edilmeye karşı korunduğunu belirtmiş olduğunu” söyleyerek ilk nazil olduğu günden bu günümüze kadar kesintisiz olarak geldiğini vurgulamıştır. (Tabatabâî sel-Kur’ân fi İslâm s. 137 vd)
Özetle Kur'an indirildiği gibi yazılmış okunmuş ezberlenmiş olarak günümüze kadar harfi harfine kelimesi kelimesine muhafaza edilmiştir. Aynı şekilde kıyamete kadar da böyle devam edecektir.
İlave bilgi için tıklayınız:
- Kur'an-ı Kerim'in yazılması toplanması ve kitap haline getirilmesi ...
- Kurânın Korunmasında Üçlü Metot
- Kur'an'ın tahrif olduğuna dair Sünni kaynaklarda geçen rivayetlerin ...
Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi