Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Allah iptal edeceği hükmü neden veriyor? 

Oluşturulma tarihi: 31.01.2025 23:16    Güncellendi: 31.01.2025 23:16
Soru Detayı

- Rad 13/38-39’a göre Allah (c.c.) iptal edeceği hükümler vermektedir.
- Allah (c.c.) ezeli ilim sahibi olduğuna göre iptal edeceğini bildiği bir hükmü neden veriyor?

Değerli kardeşimiz

Rad suresinde geçen ilgili ayetin meali şöyledir:

“Allah dilediğini siler dilediğini bırakır. Ümmü’l-Kitab O’nun katındadır.” (Rad 13/39)

Bu ayetin Kur'an hükümlerinin neshinden (kaldırılmasından) bahsettiğine dair görüş ayet hakkındaki çok sayıdaki yorumlardan sadece birisi olup ilk etapta akla gelebilecek bir mana değildir.

Bu yorumları yorum sahipleriyle beraber Müfessir Maverdî’nin sıraladığı şekilde şöyle özetleyebiliriz:

a. Allah kullarının işlerinden -saadet ve şekavet hariç- dilediğini silerek değiştirir (İbn Abbas).

b. Ümmü’l-Kitab’ın dışındakilerden dilediğini siler dilediğini sabit bırakır (İkrime).

c. Kitabı’nın hükümlerinden dilediğini nesheder dilediğini neshetmeyip sabit bırakır (Katade ve ibn Zeyd).

d. Eceli geleni siler eceli gelmemiş olanı sabit bırakır (Hasan Basrî).

e. Kullarının günahlarından dilediğini affedip dilediğini olduğu gibi bırakır. (Said b. Cübeyr).

f. Burada ibadetten sonra günah işleyerek onu iptal (mahv) eden ve günahından sonra ibadet ederek onu gideren kimsenin durumu anlatılmaktadır. Yine İbn Abbas’a nisbet edilen bu görüş de bir öncekiyle benzerlik arzetmektedir.

g. Hafaza melekleri tarafından Allah katına ulaştırılan fiilî ve kavlî amellerin sevap veya cezayı gerektirmeyenlerinin Allah tarafından silinip sevap veya cezayı gerektirenlerinin baki bırakılmasıdır (Dahhâk).(1)

Bu açıklamalar mutlak olarak zikredilen ayetin kapsamı içindeki şeylerden bir kısmıdır. Bizce bunlara başkalarını da ilave etmek mümkündür.

Örneğin kainatta meydana gelen değişimler yıkılma ve yeniden inşa edilmeler de bu ayet çerçevesinde düşünülebilir.

Nesh de bu ayet hakkında hatıra gelebilir. Ancak bu neshin Kur'an bünyesindeki bir nesh olduğunu iddia edemeyiz. Nitekim Cebrî de bu ayetin çoğu alim tarafından bu konuda gündeme getirilmediğini ancak önceki ümmetlere nisbetle şeriatlerin değişmesi şeklinde tefsîr edildiğini söyler. Ayetin öncesi de buna delalet etmektedir.

Dolayısıyla bu ayetten maksat her çağa uygun bir kitabın gönderilip daha sonraki kitapla neshedilmesidir. İncil Tevrat’taki Kur'an ise İncil’deki bir takım hükümleri neshetmiştir.(2)

Ayrıca bu ayetin de neshle ilgili olan ahkam ayetlerinden önce inmiş olma ihtimali kuvvetle muhtemeldir. Ayetin siyak ve sibakı da böyle bir mana anlama hususunda elverişli değildir. Çünkü bu surede sık sık müşriklerin Peygamberimizin peygamberliğine yönelttikleri itirazlara yer verilmekte bir önceki ayette de şöyle buyrulmaktadır:

“Andolsun ki senden önce de peygamberler gönderdik. Onlara da eşler ve çocuklar verdik. Allah’ın izni olmadan hiçbir peygamber bir mucize getiremez. Her ecelin bir kitabı vardır...” (Rad 13/38)

Bu ayette her risalet için belli bir ecel biçildiğinden Kur'an’ın geçmiş risaletleri neshettiğinden bahs edilmektedir.

Bu ayetin hükümlerin kaldırılmasına (nesh) delaleti zayıf olsa da ilahi dinlerde bir hükmün kaldırılıp yerine başkasının getirilmesi bir vakıadır. Bunun çeşitli hikmet ve faydaları vardır. Bu durumu şöyle özetleyebiliriz:

Neshin (Bir hükmün kaldırılıp yerine başkasının getirilmesi) Gaye ve Hikmeti

Neshin gaye ve hikmeti iki açıdan ele alınır.

Birincisi geçmişteki ilahi dinlere ait bir takım hükümlerin sonra gelenlerde neshedilmesi durumu hakkındadır.

Buradaki hikmet ve gaye şudur: Neshe kabil olan amelî hükümler beşerin maslahatı için vazedilir. Maslahat ise zamana göre değişir. Hakîm ve Âlim olan Allah her zaman için uygun olan hükümleri vazeder. Uzman bir doktor hastanın durumuna göre ilaçlarda değişiklik yaptığı gibi Ezelî ilim sahibi olan Allah da beşerin ihtiyacına göre bazı hükümlerde değişiklik yapar.

İslâmî hükümlerdeki neshin hikmet ve gayesi ise şöyle açıklanır:

Birtakım kötü davranışlara alışmış bir toplumu birden bire bu davranışlardan koparmak mümkün olmadığı için insanlar peyderpey indirilen ayetler sayesinde tedricî olarak kolaylıkla yavaş yavaş bu alışkanlıklardan uzaklaştırılarak onların yerine güzel davranışlar yerleştirilir.

Ancak burada şunu belirtelim ki Kur'an’da neshin bulunmadığını savunanlar da yukardaki değerlendirmeleri kabul etmekle beraber bunları nesh ile değil de tedricilikle açıklamışlardır:

“Kuran-ı Kerîm toplumu ıslah için tedricî bir yol takip etmiştir. Peyderpey indirilmesinin en büyük hikmetlerinden biri budur. Özellikle topluma yerleşmiş ve birden sökülüp atılması mümkün olmayan kötü âdet ve davranışların üzerine kademeli bir yaklaşımda bulunmuş ilk safhada fertleri eğitmekle işe başlamıştır.”(3)

Neshin uzun dönemler söz konusu edildiğinde bir takım fayda ve maslahatlar içerdiği herkesçe kabul edilen bir gerçektir.

Geçmiş peygamberler devrindeki şartlar değiştiğinden İslâm’da yeni hükümlerin getirilmesinin fayda ve hikmetleri ortadadır.

İslâm’ın ilk dönemlerinde de insanları birtakım kötü alışkanlıklardan koparmak için bir tedriciliğin uygulandığı kabul edilmektedir. Ancak çoğu kere bu tedricilikte nesh söz konusu olmadığı gibi terkedilmesi veya değiştirilmesi istenen birtakım uygulamalar hakkında Kur'an'la ilgili bir durum da söz konusu değildir. Örneğin kıblenin değiştirilmesinde bir nesh söz konusudur ama Kur'an’da sadece bu durumu nesheden ayet vardır neshi gereken bir ayet yoktur.

Kaynaklar:

1) Ebu’l-Hasen Ali b. Muhammed el-Maverdî en-Nüketu ve’l-Uyûn (Tefsîru’l-Maverdî) Dâru’l-Kütübi’l-Ilmiyye Beyrut 1992 III 118.
2) Cebrî Lâ Nesha fi’l-Kur’ân s. 24; en-Nesh s. 194-195.
3) M. Sait Şimşek. Kur’ân’ın Anlaşılmasında İki Mesele Yöneliş İstanbul 1997 s. 102-103.

Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi