Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

"Allah sizlerden iman edip iyi ..." (Nur 24/55) ayetini açıklar mısınız?

Oluşturulma tarihi: 31.01.2025 23:16    Güncellendi: 31.01.2025 23:16
Soru Detayı
"Allah sizlerden iman edip iyi davranışlarda bulunanlara kendilerinden öncekileri sahip ve hakim kıldığı gibi onları da yeryüzüne sahip ve hakim kılacağını onlar için beğenip seçtiği dini (İslâm’ı) onların iyiliğine yerleştirip koruyacağını ve (geçirdikleri) korku döneminden sonra bunun yerine onlara güven sağlayacağını vâdetti. Çünkü onlar bana kulluk ederler; hiçbir şeyi bana eş tutmazlar. Artık bundan sonra kim inkâr ederse işte bunlar asıl büyük günahkârlardır." (Nur 24/55) - Bu ayeti açıklar mısınız?

Değerli kardeşimiz

"Allah içinizden inanıp yararlı iş işleyenlere onlardan öncekileri halef kıldığı gibi onları da yeryüzüne halef kılacağına onlar için beğendiği dini temelli yerleştireceğine korkularını güvene çevireceğine dair söz vermiştir. Çünkü onlar Bana kulluk eder hiçbir şeyi Bana ortak koşmazlar. Bundan sonra inkar eden kimseler işte onlar artık yoldan çıkmış olanlardır."(Nur 24/55)

Ayetin nüzul sebebi hakkında şu olay nakledilmiştir. Resulullah (s.a.v) yüce Allah kendisine vahyi bildirdik­ten sonra on yıl Mekke'de kendisi ve ashabı korku içerisinde kaldılar. Giz­li ve açık Allah'ın yoluna davet ettiler. Sonra Allah Resulüne Medine'ye hic­ret etmesi emri verildi. Orada da korku içindeydiler sabah-akşam silahla beraberdiler. Bir adam: Ey Allah'ın Resulü dedi içinde güvenlik duyacağımız ve silahımızı bırakacağımız bir gün görecek miyiz? Peygamber (s.a.v):

"Ara­dan fazla zaman geçmeyecek; öyle ki sizden herhangi bir adam pek büyük bir topluluk arasında üzerinde silah namına bir şey bulunmaksızın oturmuş olacaktır."

diye buyurdu ve bu âyet-i kerîme nazil oldu. Yüce Allah da pey­gamberini Arap yarımadasının tamamında hakim kıldı. Silahlarını bıraktılar ve güvenlik duydular.(el-Vâhîdî Esbâbu Nüzûli'l-Kur'an s 338; Suyûtî ed-Durru'l-Mensûr VI 217; İbn Kesîr VI 85-86)

Hicretten sonra bu âyetin geldiği günlerde Müslümanlar geleceklerinden emin değillerdi devamlı düşman korkusu içinde huzursuz bir hayat sürüyorlardı. Bu ilâhî vaad çok geçmeden gerçekleşmiş Hudeybiye Antlaşmasından itibaren Müslümanları tehdit eden düşman ve savaş tehlikesi gittikçe azalmış Mekke fethini yeni fetihler izlemiş İslâm toplumu korkan değil kötülerin kendisinden çekindiği bir güç hâline gelmiş İslâm gittikçe yayılıp kökleşmiş bir büyük medeniyete ve evrensel değerlere kaynak olmuş yeryüzünde Müslümanlann egemen olduğu topraklar günümüze kadar hep var olagelmiştir.

 "Bu Allah'ın vaadidir. Allah vaadinden dönmez." (Zümer 39/20)

buyurdu­ğu gibi bu vaadini de yerine getirmiştir. Arap yarımadasında Müslümanları hakim kılmıştır. Daha sonra Müslümanlar doğu-batı ülkelerini feth etmişler kisraların (İran hükümdarlarının) mülkünü ve hazinelerini ele geçirmişler kayserlerin (Rum imparatorlarının) ülkesini ve daha bir çok memleketi fethetmişlerdir.

en-Nehhâs dedi ki: Bu âyet-i kerîmede Rasûlullah (s.a.v)'ın peygamberliği­ne açık bir delâlet vardır. Çünkü yüce Allah ona vermiş olduğu bu vaadi ye­rine getirmiştir. O halde bu âyet-i kerime peygamberlik mucizelerinden birisidir zira ileride olacakları haber vermektedir ve böyle olmuştur. Nitekim Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur:

"Yeryüzü benim önüme getirildi. Doğularını ve batılarını gördüm. Benim ümmetimin mülkü bana yeryüzünün gös­terilen her tarafına yayılacaktır." (Müslim Fiten 19; Ebû Dâvud Fiten 1; Tirmizl Fiten 14; İbn Mâce Fiten 9 v.d.)

Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmaktadır:

"Allah'a andolsun ki Allah bu işi tamamlayacaktır O kadar ki süvari San'a'dan Hadramevt'e kadar yol ala­cak da ancak Allah'tan ve kurdun koyunlarına saldıracağından korkacaktır. Fakat sizler acele ediyorsunuz."(Buhârî Menâkıb 25 Menâkıhu'l-Ensâr 29 İkrah 1; Müsned V 111 VI 395)

Tıpkı Resulullah (s.a.v)'ın haber verdiği gibi olmuştur.

Daha sonra içine düştükleri iç savaş günlerine kadar Hz. Ebû Bekir (ra) Ömer (ra) ve Osman (ra)'ın hilâfetlerinde aynı huzur ve güven içinde yaşadılar. Sonra tekrar korkulu günlere girdiler korunaklar ve korumalar edindiler. Hâsılı onlar durumlarını değiştirdiler bu yüzden içinde bulundukları huzur da değişip yok oldu.

Ayette verilmesi vaad edilen hilâfet mülkiyet ve egemenlik mânasında değerlendirilebilir. Burada egemenlik ve mülkiyet konusu olan yeryüzü dünyanın tamamı değil her bir ümmet kavim ve grubun hâkim olduğu bölgedir yeryüzü parçasıdır. Belli bir toprak parçasını göz önüne alarak âyeti yorumlamak gerekirse şöyle denilebilir:

Oraya sizden önce de birçok kavim ve nesıl egemen oldular biri gitti yerine diğeri geldi sonra gelen öncekinin halefi (halifesi) oldu. Şimdi de siz buna lâyık olduğunuz için veya imtihan vesilesi olarak aynı topraklara mâlik ve hâkim olacaksınız.

Hakim olmak için iman ve sâlih amel vurgusu yapılması sebep ve şart olmaktan ziyade vakıa ve amaç olarak öngörülmektedir. Çünkü inanmayanlar da sebeplere riayet etmeleri hâlinde belli bir bölgeye egemen olabilirler. Bu âyet geldiğinde ona doğrudan muhatap olan müminlerin din ve dünya işleri düzgündür ilâhî kanunlara göre istedikleri sonucun sebeplerini ve şartlarını yerine getirmektedirler. Ayrıca müminlere bu nimetin bahşedilmesinin sonucu imanın ve sâlih amelin korunup yayılması olmalıdır egemenlik bu amaç için kullanılması gerektiği ikazı da vardır.(bk. Kur’an Yolu: IV/112-114).

Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi