Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Tevrat'ta Hz. Nuh'un hayatı bütünlük içinde ayrıntısına kadar anlatılırken Kur'an'da kısaca ve bölük pörçük anlatılması nasıl izah edilir?

Oluşturulma tarihi: 31.01.2025 23:16    Güncellendi: 31.01.2025 23:16
Cevap

Değerli kardeşimiz

Peygamber Cenâb-ı Hakk'ın razı olduğu insan modelidir. Taklit edilmesiyle hakikate ve hidayete kavuşulan örnek şahsiyettir. Ve peygamber ismet sıfatına sahiptir. Yani ondan Allah'ın razı olmayacağı hiçbir söz fiil ve hareket sâdır olmaz. O bu noktada ilâhî bir murakabe ve rabbanî bir sigorta altındadır. Hem sözleri hem işleri hem de hâlleri insanlar için birer hidayet meşalesidir. “Resul” sıfatıyla insanlara sadece hakkı doğruyu güzeli emreder ve bunlara “abd” sıfatıyla en ileri seviyede kendisi uyar.

Peygamberlerin kişiliklerine zarar verici veya yüceliğini boşa giderecek yahut insanlık değerini alçaltacak her türlü şeyden sakınmaları günahlardan uzak olmaları ve şehevi duygulara yani arzu ve isteklerine göre hareket etmekten vazgeçmeleri suretiyle insanlığın bekası için seçilmiş olmaları onların en önemli özelliklerindendir.

Bundan dolayı peygamberler yaratılış yani huy veya ahlak bakımından insanların en mükemmeli amel işleme bakımından insanların en zeki olanı nefislerine hakim olma bakımından insanların en temiz olanı ve gidişatları ile metod bakımından insanların en güzel olanıdır. Çünkü onlar insanlık için "güzel bir örnek" ve "güzel bir model" olan kimselerdir. İşte bundan dolayı Şanı Yüce Allah insanlara; onlara uymalarını onların ahlakıyla ahi aklanmalarını ve hayat şartlarının getirmiş olduğu her konuda onların metoduna göre hareket etmelerini emretmiştir. Yüce Allah bu konuda şöyle buyurmaktadır:

"O (Peygamberler) Allah'ın hidayet ettiği kimselerdir. O halde (Ey Muhammedi) Sen de onların dosdoğru yollarına uy." (Enam 6/90)

"(Ey iman edenler!) And olsun ki sizin için Resulullah 'en güzel örnektir'..." (Ahzab 33/21)

"Doğrusu o (ismi daha önce geçen peygamberler ) katımızda seçkin ve iyi kimselerdendirler." (Sâd 38/47)

Bu ve benzeri ayeti kerimelerde de görüldüğü üzere peygamberler ile onunla birlikte iman eden kimselerde güzel örnekler vardır. Zira bunlar Sâd suresi 47. ayette geçtiği üzere seçkin ve iyi kimselerdirler. İşte tüm bu anlatılanlar Müslüman bir kimsenin onlara uymasını ve onları güzel bir örnek ve model edilmesini zorunlu kılmaktadır.

Kur'ân-ı Kerîm'in peygamberleri; insanlığa bir örnek bir model bir önder ve bir hidayet olmaları şeklindeki tanımlamasının ve vasıflanmasının yanı sıra Ehl-i kitabın yani Yahudilerin ve Hristiyanların peygamberler hakkındaki inançlarını da görmekteyiz...

Ehl-i kitap peygamberlerin yüceliği hakkında haddi aşmışlardır. Zira onlar peygamberlerin günah işlediklerini iddia etmekle kalmamış peygamberlerden bir kısmının suç işlemeye kalkıştıklarını günah işlemede Allah'ın emrinden çıktıklarını ve günahların en büyüğünü işlemede diğer kimselere önderlik yaptıkları iftirasında da bulunabilmişlerdir.

Daha sonra yazılarak tahrif edilmiş olan Tevrat'ta çok sayıda peygambere onlara yakışmayan iftiralar çirkinlikler ve rezillikler bulmaktayız. Hakkında iftiralar yapılan peygamberlerden birisi de Hz. Nuh (a.s)'dır. Bu değiştirilmiş Tevrat'a göre; Nuh aleyhisselam güya “Şarap içip sarhoş olmuş çadırın içinde çırılçıplak uzanmış.” (Tekvin: 9/21)

Yahudilerin peygamberler hakkındaki bu ve diğer inançların hepsi; yalan bühtan ve iftiradır. Tevrat'ta geçen bu örneklerin hepsinin ve benzerlerinin batıl ve Yahudilerin peygamberler hakkında birer iftira olarak kalmayıp aynı zamanda Tevrat'a ilave edilerek Allah’a da bir iftira olduğunu ifade etmek gerekir. Kısaca şunu belirtmek gerekir ki; Yahudilerin peygamberler hakkındaki bu düzmeceleri ve iftiraları Allah tarafından Hz. Mûsâ (a.s)'a indirilen Tevrat'tan olmayıp sonradan Tevrat'ta tahrifat yaparak onun içerisine sokuşturmuşlardır. (Peygamberlerin ismet sıfatı için bk. er-Râzî İsmetü'l-Enbiyâ Kahire 1986 s. 41-42; Mefatih'ul Gayb III/8)

Hz. Nûh (as) Kıssasının Kur’an’da ve Muharref Tevrat’taki Karşılaştırması

Kur’ân-ı Kerim’de Hz. Nûh (as)’ın kıssası tafsîlâtlı olarak A’râf Hûd Mü’minûn Şuarâ Kamer ve Nuh sûrelerinde zikredilmektedir. Tevrat’ta ise Kitab-ı Mukaddes’in Tekvin bölümünün 6. 7. 8. ve 9. bablarında anlatılmıştır. Bu iki kaynak karşılaştırıldığında bu iki anlatım arasındaki farkları şöyle belirtebiliriz:

a. Diğer bazı peygamber kıssalarında olduğu gibi Tevrat burada da teferruâta dalmakta; geminin hacmini hangi ağaçtan yapıldığını tûfanda suyun ne kadar yükseldiğini vs. gibi hususları nakletmektedir. Kur’ân-ı Kerim ise sadece ibret alınması gereken hususlar üzerinde durmaktadır.

b. Kur’ân-ı Kerim Hz. Nûh (as)’ın gemiye binmeyen müşrik bir oğlundan bahsetmektedir ki Tevrat’ta böyle bir oğlunun olduğuna dâir bir kayıt yoktur.

c. Kur’an tûfanın yeryüzünün tamamını kapladığından bahsetmemektedir. Tevrat’ta ise yeryüzünün tamamının sular altında kaldığı ifâde edilmektedir. (Haddi zâtında o gün için insanlar yeryüzünün belli bir bölgesinde yaşıyorlardı ve helâk edilmeleri için yeryüzünün tamamının sular altında kalması gerekli değildir.)

d. Tevrat’a göre gemiye binen ve tûfandan kurtulanlar Hz. Nûh ile onun eşleri ve oğulları ile oğullarının eşleridir. Kur’an’da ise gemiye binip kurtulanların iman eden kişiler olduğu bildirilmekte ve bunların -sayıları az da olsa- Hz. Nûh (as)’ın âilesinden ibâret olmadığı anlatılmaktadır. (Ayrıca Nûh (a.s.)’un eşinin ve bir oğlunun gemiye binip kurtulanlar arasında olmadığı Kur’an’da belirtilmektedir. Tevrat’ta ise bu bilgiler olmadığı gibi anlatılanların zâhirene bakılınca sanki Nûh (as)’ın bütün akrabalarının kurtulduğu anlaşılmaktadır.)

e. Tevrat’ta tûfandan sonra Yüce Allah’ın (bu tür bir cezâ vermekten) pişmanlık duyduğu ve bir daha yeryüzünde böyle bir tûfanı yaratmayacağı anlatılmaktadır. Kur’an’ın hiçbir yerinde Yüce Allah’ın yaptığından dolayı pişmanlık duyduğuna dâir bir ifâde yoktur. Yüce Allah böyle bir şeyden münezzehtir.

f. Tevrat tûfandan kurtulması sebebiyle Hz. Nûh (as)’ın takdim ettiği kurbanların etlerini kızartmasıyla kızartılan etlerin kokularının Allah’a ulaşması üzerine Yüce Allah’ın bu güzel et kokularını kokladıktan sonra gazabının dindiğini ve hoşnut olduğunu anlatmaktadır. Kur’an Yahûdilerin bu anlayışlarını reddederek şöyle buyurmaktadır:

“Onların ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır; fakat O’na sadece sizin takvânız ulaşır.”(Hacc 22/37)

Bu karşılaştırmadan da anlaşılacağı gibi Kur’an kıssaları yalnız hedef açısından değil; üslûp ve muhtevâ açısından da Kitab-ı Mukaddes’in kıssalarından birtakım farklılıklar arzetmektedir. (Kaynaklar ve geniş bilgi için bk. TDV İslâm Ansiklopedisi Şâmil İslâm Ansiklopedisi Nûh aleyhisselam md.)

İlave bilgi için tıklayınız:

Hz. Nuh (as)'ın hayatı hakkında bilgi verir misiniz?

Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi