Uzman olmak için Şimdi başvurun.
✕Değerli kardeşimiz
Cevap 1:
Kur'ân-ı Kerim'in cem edilmesinin çeşitli safhaları vardır. Hz. Peygamber (asm) döneminde nazil olan ayetleri ashab ezberliyordu. Bunlar bazen günün şartları içinde kullanılan kitabet malzemelerine kaydediliyordu. Allah Rasûlü'nün vefatını müteakip vahyin son bularak dinin tamamlanması Kur'ân'ın bir bütün halinde toplanması düşüncesini doğurdu. Bu arada Kur'ân hafızlarının çeşitli vesilelerle birer birer hayattan ayrılması İslâm'a yeni giren Arap kabilelerinin lehçe farklılığından dolayı ayetleri iniş şekli haricinde telaffuz etmeleri bu düşüncelere hız kazandırdı. Hz. Ebu Bekir (ra) döneminde gerçekleşen bu olaylar sonucu Hz. Ömer (ra)'in ısrarlı teklifleri sonucu Zeyd b. Sabit başkanlığındaki bir heyet Kur'ân ayetlerinin bütününü toplamaya muvaffak olmuşlardı.
Hz. Osman (ra) dönemine gelinceye kadarki aradan en az on-on iki yıl geçmişti; fetihler sonucu ele geçen yeni beldelerde Kur'ân ihtiyacı başgösterdi. Basra Kûfe Şam ve Mısır gibi belli başlı eyaletlerde Müslüman olanların sayısı gün geçtikçe ilerliyordu. Ana dili Arapça olmayan merkeze uzak yerlerde kıraatlerdeki ihtilaf çoklarının kafasını karıştırdı. Hz. Osman (ra) bu çerçevede isabetli ve yerinde bir kararla Hz. Ebu Bekir (ra) döneminde cem edilen ve Hz. Hafsa(ra)'nın yanında duran Kur'ân'ı çoğaltmak üzere ondan istedi. Zeyd b. Sabit Abdullah b. Zübeyr Sa'd b. As Abdurrahman b. Haris b. Hişam'a Kur'ân'ı çoğaltmaları görevini verdi. Çoğaltılan bu Kur'ân nüshalarını da belli başlı İslâm merkezlerine gönderdi.
Müslümanlıktan önce hak din olarak gönderilen Yahudi ve Hristiyanların kutsal kitaplarının tahrif ve tebdil edildiği nazara alınacak olursa bunu sebepler planında önleyici tedbirler alarak çoğaltan Hz. Osman (ra)'ın yaptığı hizmetin büyüklüğü zannediyorum izahtan varestedir. Zira küçük küçük noktalardan başlayan ihtilaflar zamanla büyür ve iş içinden çıkılmaz bir hal alır. Tarihteki insanlığın kaderini etkileyen büyük kargaşalara ihtilallere savaşlara baktığınızda başlangıcında küçük ihtilafların olduğu görülecektir. Hele bu ihtilafın kıyamete kadar geçerliliğini koruyacak olan kudsî bir dinin kudsî kitabı üzerinde olması o dinin aslına râci olacaktır.
İşte Hz. Osman (ra) bu ve buna benzer endişe ağırlıklı düşüncelerle Kur'ân'ı teksir etmiştir. Onun bu hizmeti on dört asırdan bu yana çokları tarafından takdirle karşılanmıştır. Nitekim Abdurrahman b. Mehdi takdirlerini bu konuda şöyle ifade etmiştir:
"Hz. Osman'ın Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer'den ayrı iki özelliği vardır:
1) Malum olarak şehid edilinceye kadar gösterdiği şekil.
2) Müslümanları bir mushaf üzerine toplaması."
İlave bilgi için tıklayınız:
Cevap 2:
Peygamberimiz (asm) kendi döneminden başlayarak İslam dinini diğer beldelere yaymaya başlamıştır.
Peygamberimiz (asm)'ın Muhacir sahabileri ayağa kalkarak şöyle dediler:
"Sen bizi nereye göndermek istersen oraya gönder! Biz senin emrini yerine getiririz! Vallahi hiçbir şey hakkında sana muhalefet etmeyiz. Bize emret ve göndereceğin yere gönder bizi!"
Bunun üzerine Peygamberimiz (asm) ashabından:
1. Dıhye b. Halîfe el-Kelb'yi Rum hükümdarı Kayser'e;
2. Abdullah b. Huzâfe es-Sehmîyi Acem şahı Kisrâ'ya
3. Amr b. Ümeyye ed-Damrî'yi Habeş hükümdarı Necaşî'ye
4. Hâtıb b. Ebi Beltaa'yı İskenderiye hükümdarı Mukavkıs'a
5. Şüca' b. Vehb'i Gassan hükümdarı Hevze b. Ali'ye gönderdi.
Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi