Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Kur'an-ı Kerim'de kalp hangi anlamlarda kullanılmıştır?

Oluşturulma tarihi: 31.01.2025 23:16    Güncellendi: 31.01.2025 23:16
Cevap

Değerli kardeşimiz

Kalp insanda göğsün sol tarafında sol memenin altına doğru bir yerde bulunan ve kulakçık ve karıncıkları bulunup vücuda sürekli kan pompalayan bir organdır. Bu organik şekli ve fonksiyonuyla da insanın dünya hayatını sürdürmesinde merkezi bir role sahiptir. Türkçe'de bu organa 'yürek' de denilir.

Kalbe kalp denmesinin sebebi herhalde sürekli değişken olmasındandır. Arapça'da "KLB" kökünden gelen filler genellikle "eğişim durum ve şekil değiştirme dönüşüm" gibi manâlar ifade ederler. İnsanın dünya hayatının da merkezi olan kalp asıl kullanımıyla ruhun merkezi veya ruh onun esası ve bâtını "biyolojik ruh da bineği" olarak gerçek hayatın kaynağıdır.1

İmanın da inkârında asıl merkezi kalbdir. Nitekim Kur'ân-ı Kerim'de

"Allah size imanı sevdirdi ve onu kalblerinizde süsledi."(Hucurat 49/7);

"Bedeviler 'İman ettik.' dediler. De ki: 'Siz iman etmediniz... İman henüz kalblerinize girmedi.'"(Hucurat 49/14);

"Allah sizi kasıtsız yeminlerinizden sorumlu tutmaz fakat sizi kalblerinizin kazandığından sorumlu tutar."(Bakara 2/255);

"Ağızlarıyla 'İman ettik.' dediler fakat kalbleri iman etmedi."(Maide 5/41); 

"Hatırlayın ki Tûr dağının altında sizden söz almış: Size verdiklerimizi kuvvetlice tutun söylenenleri anlayın demiştik. Onlar: İşittik ve isyan ettik dediler. İnkârları sebebiyle kalplerine buzağı sevgisi dolduruldu. De ki: Eğer inanıyorsanız imanınız size ne kötü şeyler emrediyor!" (Bakara 2/93);

"Kalblerinde maraz vardır."(Bakara 2/10)

buyurulur. Yine her türlü sevginin nefretin ileride açıklanacağı üzere düşüncenin akletmenin merkezi de kalbdir.

İşte her türlü manevi faaliyetin merkezi kalp olduğundan Allah insanları kalplerindekine göre sorumlu tutacağından insan zaman zaman imana da küfre de fıska da nifaka da sapabileceğinden dolayı kalbe kalb denmiştir. İnsan imanda veya küfrde tam bir 'istikrar' kazanıncaya kadar genellikle bir kararda duramaz. Şu kadar ki bu istikrara da güvenmemek gerekir; çünkü kalb yine dönebilir yine değişebilir. Kur'ân-ı Kerim'de "Bilin ki Allah kişi ile kalbi arasına girer."(Enfal 8/24) buyrulur . Bütün mesele sürekli biçimde "Rabbimiz bizi doğruya götürdükten sonra kalblerimizi eğriltme ve katından bize rahmet bahşet." (Al-i İmran 3/8) ve "Canımı Müslüman olarak al ve beni salihlere kat." diye dua etmek; bir günah işlendiğinde nefse veya şeytana kapılındığında hemen tövbe edip bu günahtan temizlenmeğe ve günahın kalbde meydana getirdiği karaltıyı silmeye bakmaktır. Yunus kalbin nasıl değişken olduğunu ne güzel açıklar:

"Bir dem âbid bir dem zahid bir dem asî bir dem mutî...
Bir dem gelir ki ey gönül ne dinde ne imandasın!"

Yukarıda belirtildiği üzere sürekli günah işleyen insanın kalbi kararır ruhundaki isimler silinir ve sonunda kalb Kur'ân'ın diliyle "taşlaşmış" (Bakara 2/74)"mühürlenmiş"(Mü'min 40/35) "kılıflanmış üzerine ağırlıklar konmuş..." hale gelir. Böyle bir kalbe sahip olan insan Kur'ân'ın diliyle 'ölmüş' insandır; "sağır kör ve dilsiz" insandır; çünkü yine Kur'ân'ın ifadesiyle "Kör olan gözler değil göğüslerdeki kalblerdir." (Hacc 22/46).

İman kalbde yerleşir; Allah ma'rifet ve muhabbetiyle zevk-i ruhanîye açılır; ruh güneş gibi parıldar; insan düşünen ibret alan akıl sahibi gerçek insan olma özelliğini kazanır; artık sürekli Allah iledir kalbinde ancak Allah sevgisi ve Allah korkusu yer alır böylece mutmain hale gelir ve selîm yani sağlamlaşmış her türlü 'maraz'dan nifaktan kurtulmuş kalble Allah'a varır ve ancak böylece kurtuluşa erer gerçek mü'min olur. (Şuara 26/89; Kaf 50/37; Ra'd 13/28; Fetih 48/18)

İlave bilgi için tıklayınız:

KALB

Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi