Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Ölüye annesine nispet ederek telkin verme sebebi nedir? Neden ölen bir insanın cenazede baba ismi okunmaz? Bununla ilgili ayet veya hadis var mıdır?..

Oluşturulma tarihi: 31.01.2025 23:17    Güncellendi: 31.01.2025 23:17
Cevap

Değerli kardeşimiz

Telkinde baba ismi değil anne ismi okunur.

Vefat eden kişiye annesinin ismiyle hitap edilmesi Hz. Peygamber (asm) Efendimizin -senedi zayıf da olsa- bir tavsiyesine dayanmaktadır.

Hikmeti ise anne hakkının ve anne şefkatinin daha fazla olmasından kaynaklanabilir.

Ölü kabre konulup defin işi tamamlandıktan son­ra ölüye telkin verilip verilmeyeceği hususunda âlimler farklı görüşlere sahip olmuşlardır; ölünün kabre konulmakla artık dünyadakileri duymasının mümkün ol­madığını söyleyenler 1 telkinin ölüye hiçbir faydası olmayacağına ve verilmemesi gerektiğine kaildirler. Ka­birdeki ölünün dirileri duyabileceğine kail olup dirile­rin onu duyamayacaklarını söyleyenler ise telkin veri­lebileceğini söylemişler ve Rasülullah (asm)'in Bedir'deki Ehl-i Kalîb'e hitabını da ölülerin Allah dilediği zaman dirileri duyabileceklerine delil olarak zikretmişler­dir.2

İmam Mâlik

"Ölülerinize Lâilâhe İllellah telkin edin."3

hadisindeki "ölüler" den "ölüm döşeğindeki hastaların" kastedildiğini belirterek definden sonra telkine dâir sahih bir haber bulunmadığı için ölüye telkin vermek mekruhtur demektedir.4

İmam Şafi'î ise yukarıda geçen hadisteki "mevtâ=ölüler" kelimesinin hakiki manada olduğunu belirterek definden sonra telkinin müstehap olduğunu söyler. İmam Ahmed b. Hanbel de Şafi'î ile aynı görüştedir.

İmam Ebü Hanife ise telkinin ne emredilmiş ne de ya­saklanmış olduğunu insanların definden sonra telkin verip vermemekte serbest olduklarını söylerken 5 telkinin müstehap olduğuna kail olan ulemâ Peygamber Efendimiz (asm)'in definden sonra telkini emrettiğini be­lirtmektedirler.

Bu konuda Ebû Umâme'den (v. 9/630) rivayet edilen hadiste Ebû Umâme Rasülullah (asm)'in şöyle buyurduğunu işittiğini söylemiştir:

"Sizin din kardeşlerinizden biri ölüp de kabrini toprakla düzlediğiniz zaman içinizden biriniz onun mezarının başında durup şöyle desin:

'Ey falan oğlu filân!' Ölü işitir fakat cevap veremez. Sonra tekrar şöyle desin: 'Ey falan oğlu filân' ölü; 'Bizi irşad et­tin Allah'ın rahmeti üzerine olsun.' der fakat siz duya­mazsınız. Sonra şöyle desin:

'Ey Allah'ın kulu bu dünya­yı terkederken ettiğin ahdi hatırla. Allah'dan başka ilah olmadığına ve Muhammed (asm)'in onun rasûlü olduğuna şehadet ettin. Allah'ı rabbın. İslâm'ı dinin Muhammed (asm)'i peygamberin Kur'anı rehberin Kabe'yi kıblen ola­rak kabul ettin...' "6

Bunun üzerine Münker ve Nekir el ele tutuşup biri diğerine:

'Haydi gidelim. Böyle cevabı tel­kin edilenin yanında ne yapılınır." der.

Sahabilerden biri telkin verenin cenazenin annesinin adını bilmemesi halinde ne yapacağını soruyor. Rasülullah (asm) de:

"Havva'ya nisbet eder." yani annesi olarak Hz. Havva'yı zikreder" buyurdu.7

Bu hadis zayıf olduğu için metruktür. Telkini müstehap görenler ise zayıflığı şiddetli olmadığı için ve tabiinden olan Humuslu Damre b. Habib'in sözü de bunu destekler mahiyette olduğundan hükmüyle amel edilir demişlerdir... Çünkü ümmetin ameli de buna uygundur.

Damre b. Habib şöyle demiştir:

"Ölünün kabri top­rakla örtülüp düzlendiğl ve insanlar dağılmağa başla­dıkları zaman kabrin yanında durup şöyle demeyi sahabiler müstehap görürlerdi:

'Ey falan Lâ ilâhe illallah de.' Bunu üç kere tekrar eder. Sonra yine Ölüye hitaben:

'Ey falan Rabbim Allah dinim İslâm Peygamberim Muhammed (asm)'dir de.' diye ölüye seslenir."

Bu sözün aynısı yine Tabiinden olan Sa'ld b. Mansûr'dan (v. 175/745) da rivayet edilmiştir.8

Özet olarak şunu söyleyebiliriz ki; definden sonra telkin vernik meşrudur. Ama yapılması kesinlikle em­redilmiş bir iş değildir. Peygamber Efendimiz (asm)'in telkin verdiğine dâir bir habere rastlanamamıştır. An­cak ashaptan ve tabiinden yukarıdaki rivayetler gel­miştir. Bu hususta müctehitler yukarıda işaret edildiği üzere üç ayrı fikirdedirler: Mekruh mubah ve müstehap. Ümmet-i Muhammed'in çoğu eskiden beri bu hareketi güzel görüp yapageldiklerinden hatta kendisine telkin verilmesini vasiyyet edenlerin bile bulunmasından ötürü9 güzel bir hareket olduğunu söylemek en iyisidir.

Ama bu hususta elimizde kesin bir nass bulunmadığı için ne yapılması emredilir ne de yapana yasaklanır. Herkes ölüsüne telkin verip vermemekte serbest bırakı­lır dileyen verir dileyen de vermez.

Kaynaklar:

1. Ölünün dirileri duyamayacağını ileri sürenler delil ola­rak: "(Ey Rasulüm) sen (a daveti) ölülere duyuramazsın..." (Rûm 30/52) âyeti ile "..Sen kabirde bulunanlara işittirecek değilsin. " (Fâtir 35/22) âyetini zikretmektedirler ve Hz. Pey­gamber (asm)'in Bedirdeki ehl-i kalibe hitabını da ashabına va'z ve nasihat olarak nitelendirirler. (el-Hapruti Abdullâtif Tekmile-i Tenkihu'l-Kelâm s. 145 ist.)
2. el-Harputi s. 145-146 ist. 1332; Ibnü'l-Hümâm I/446-447.
3. Müslim Sahih Cenâiz. l II/631.
4. el-Ceziri. I/501; Seyyid Sabık. I/548; Hasan el-Idvi s. 9-10.
5. el-Ceziri I/501.
6. Günümüzde ölüye verilen telkinde diğer iman esasları da zikredilmektedir (bk. el-Ceziri I/501; Abdullah Siracu'd-Din s. 60.
7. Suyuti Şerhu's-Sudûr v. 44 b; 176 b: Hasan el-Idvi s. 10; Rodoslzâde Ahvâl-i Âlem-i Berzah v. 12b-13 a; Seyyid Sabık I/547; Abdullah Siracuddin s. 60-61
8. Muhammed b. ismail. S. Selim I/203; S. Sabık I/547.
9. Hasar 32 Mısır 1316 h.

Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi