Değerli kardeşimiz
Mahşer; İkinci sûr'a üflendikten (nefha-i saniyeden) sonra insanların hepsinin diriltilerek kabirlerinden kalkıp muhakeme edilmeleri için toplandıkları yer anlamına gelir. Mahşere "mevkıf"(insanların muhakeme olunmak üzere toplanacağı yer) zamana da "Yevmü'l-haşr" denilir.
Herkes diriltildikten sonra "mahşer" denilen yere sevkedilir ve burada toplanır: "...Artık sûra üfürülmüştür. Bu suretle hepsini mahşerde toplamışızdır." (Kehf 18/99).
Diriltilen mahlukatın toplandıkları "mahşer" fevkalâde geniş düz binasız ve yapısız yepyeni bir yer olacaktır. Peygamberimiz (asm) "Kıyamet günü insanlar halis undan yapılmış dümdüz ekmek gibi esmere yakın beyaz bir yer üzerinde toplanacaklardır." buyurmuştur (Buhârî ve Müslim'den Mansûr Ali Nâsıf et-Tac İstanbul 1962 V 365).
Ebû Hureyrenin Peygamberimiz (asm)'den rivayet ettiği bir hadisten öğrendiğimize göre; insanlar mahşere yürüyerek binek üzerinde ve ateş azabı içerisinde olmak üzere üç grub halinde sevk edileceklerdir (Buhârî ve Müslim den M.A.Nâsıf et-Tac 364). Tirmizi'nin başka bir rivayetine göre üçüncü grub yüz üstü sürünerek mahşere çekilip götürüleceklerdir (et-Tâc V 365).
Mahşerde insanların muhakeme ve muhasebesinin bir an önce yapılması için şefaatta bulunacak zat büyük Peygamberimiz Hz. Muhammed (asm)'dir. Onun bu şefaatine "şefaat-i uzma" denilir.
Mahşerde insanların muhakeme işleri bitirildikten sonra mahşerle cennet arasında cehennemin üzerine sırat köprüsü kurulacaktır. İnsanlar bölük bölük cehenneme bir kısmı da Cennete sevk olunacaktır (Sa'deddin Teftâzâni Şerhu'l-Makasıd II 222-223 İstanbul 1305; Abdüsselâm b. İbrahim el-Lakkâni Şerh-ü Cevhereti't-Tevhid Mısır 1955/1375 s. 231-234; Fahreddin er-Razi Mefâtihu'l-Gayb İstanbul 1308)
İlâhî buyruklara isyan etmekten sakınan müttakiler rahmanın huzuruna süvari elçiler ve konuklar gibi yüzleri parlak ve sevinçli durumda haşredilirken kâfirler zalimler ve Kur'an'dan yüz çeviren mücrimler gözleri korkudan göğermiş zincire vurulup katrandan gömlek giydirilmiş kederli ve kara yüzlerini ateş bürümüş olarak kör sağır ve yüzükoyun bir şekilde cehennem yoluna sevkedilecekler hesap vermeleri için cehennemin etrafında diz çöktürülmüş bir halde bekletilecekler sonunda da cehenneme atılacaklardır (İbrahim 14/49-50; el-İsrâ 17/97-98; Meryem 19/68 85-86; Tâhâ 20/102 124-126; el-Furkân 25/34; Abese 80/38-42).
Haşrin kötüsünden Allah'a sığınan ve fakirler zümresi içinde haşredilmeyi niyaz eden (Mûsned V 329; Tirmizî "Zühd" 37) Hz. Peygamber'in hadislerinde haşrin kısımları şekilleri İnanç ve amelleri değişik olan insanların haşir esnasındaki durumları hakkında çeşitli bilgiler verilmektedir.
İnsanlar üzerinde dağ. taş gibi yol gösterici hiçbir alâmetin bulunmadığı kepeksiz un gibi bembeyaz ve dümdüz bir alanda haşredilecektir (Buhârî "Rikak" 44).
Haşir esnasında insanlar yalınayak çıplak ve sünnetsiz olacak fakat o günün dehşetinden erkekler ve kadınlar birbirlerine bakamayacak izdihamdan ve yaklaştırılan güneşin hararetinden ötürü dökülen terler ağızlara ve kulaklara kadar yükselecektir (Buhârî. "Enbiyâ1" 8 "Zekât" 52). Cennet elbiselerinden ilk defa Hz. İbrahim ile Hz. Peygamber'e ardından diğer peygamberlere ve müminlere giydirilecek ve bunlar haşrin zorluklarından kurtulacaktır (Kurtubî s. 237).
İnsanlar inançlarına ve amellerine göre çeşitli şekillerde hasredilir. Kötülüklerden sakınanlar eğerleri altından olan emsalsiz binekler üzerinde hasredilir ve müstakbel hayatlarını özlerler. Bazıları ikişer üçer dörder onar kişilik gruplar halinde develer üzerinde mahşer yerine götürülür. Bazıları da kavurucu güneş altında yaya olarak haşrolunur. Kâfirlere gelince bunların liderleri yüzükoyun diğerleri yürüyerek mahşere sevkedilir. (Müsned I 155; Buhârî "Rikâk" 45; Müslim "Cennet" 59; Beyhaki s. 648; Kurtubî s. 226 237). İlâhî emirler karşısında büyüklük taslayanlar zerreler gibi küçültülmüş olarak mahşere götürülecek (ibn Kesîr 11 8) başkasının arazisini haksız yere alanlar da bu arazinin toprağını mahşer yerine kadar sırtında taşımaya mahkûm edilecektir (Müsned IV i73). Mahşer yerine gelen insanların gözleri gökyüzüne çevrilmiş halde kırk yıl bekleyecekleri sonunda Hz. Peygamber'in şefaatiyle hesaba çekilme işleminin başlayacağı da hadislerde verilen bilgiler arasında yer alır (İbn Kesîr. I 267).
O gün onların tümünü birarada toplayacağız (Yunus 10/28)
De ki: "Allah sizi diriltiyor sonra sizi öldürüyor sonra kendisinde hiçbir kuşku olmayan kıyamet günü O sizi biraraya getiriptoplayacaktır. Ancak insanların çoğu bilmezler.(Casiye 45/26)
O gün insanın kendisinden başka birisiyle ilgilenmeye ne hali ne de imkanı vardır. İnsan dünyada iken değerli gördüğü ve güvendiği ailesini bile düşünmez. Yaşadığı olayların dehşetinden dolayı yalnızca kendi derdindedir.
Hiçbir yakın dost hiçbir yakın dostu sormaz.(Mearic 70/10)
İnsanın dünya hayatı boyunca yaptığı herşey sağ ve sol tarafında bulunan melekler tarafından kaydedilir. Hesap anı için hazırlanan defterler din gününde insanlara sunulur. Kişi yaptıklarının hiçbirini reddedemez çünkü yaşadığı her an amel defterine kaydedilmiştir. Herkes kendi defterinden ahiret için neler hazırladığını öğrenir. Müminler sağ ellerine kafirler ise sol ellerine defterlerini alırlar. Kimsenin zerre kadar haksızlığa uğratılmadığı ve bir hardal tanesi kadar amelin dahi hesaba katıldığı bu anda müminlerle kafirlerin tavırları çok farklıdır. Müminler büyük sevinç içinde defterlerini alıp okumaları için yanında bulunanlara uzatırlar. Allah ayetlerde şöyle buyurmaktadır:
Siz o gün arzolunursunuz; sizden yana hiçbir gizli (şey) gizli kalmaz. Artık kitabı sağ-eline verilen kişi der ki: "Alın kitabımı okuyun. Çünkü ben gerçekten hesabıma kavuşacağımı sanmış (anlamış)tım. Artık o hoşnut bir yaşama içindedir. Yüksek bir cennette. Devşirilecek (meyve ve eşsiz ürün)leri pek yakındır. Geride kalan günlerde 'peşin olarak sunduklarınıza karşılık olmak üzere ' afiyetle yiyin ve için. (Hakka 69/18-24)
Müminlerin bu sevinç ve çoşkularına karşın kafirler kahredici bir utanç ve korku içindedirler. Kafirlerin defterleri sol ellerine verilir. En küçüğünden en büyüğüne kadar hiçbir işin eksik bırakılmadan meleklerce yazılmış olan bu defter Allah'ın beğenmediği işlerle doludur. Bu gerçek karşısında inkar edenlerin korku ve şaşkınlıkları ayette belirtilmiştir:
(Önlerine) Kitap konulmuştur; artık suçlu-günahkarların onda olanlardan dolayı dehşetle-korkuya kapıldıklarını görürsün. Derler ki: "Eyvahlar bize bu kitaba ne oluyor ki küçük büyük bırakmayıp herşeyi sayıp-döküyor?" Yapıp-ettiklerini (önlerinde) hazır bulmuşlardır. Rabbin hiç kimseye zulmetmez.(Kehf 18/49)
İlave bilgi için tıklayınız:
- Cennet de olsa sonsuz hayat sıkıcı olmaz mı?
Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi