Değerli kardeşimiz
Cennette çok eşlilik nasıl olacak? Bu konu ile ilgili ayetleri nasıl anlamalıyız?
Örneğin
“… Ve onlara (cennetliklere) orada (cennette) temiz eşler vardır.” (Bakara 2/25)
âyetinin tefsirinde Elmalılı’nın “Cennetlerde tertemiz pam pak çiftler eşler yani erkekler için zevceler kadınlar için zevcler vardır.” (Elmalılı Hamdi Yazır Hak Dini Kur’ân Dili Eser Kitabevi İstanbul tsz. I/276.) ifadesi bazıları tarafından yanlış anlaşılarak erkeklere birden çok kadın (huri) verildiği gibi kadınlara da birden çok erkek (gılman) verileceği şeklinde değerlendirilmiştir.
Oysa burada anlatılmak istenen cennette kadın-erkek herkesin evli olması temiz eşlere sahip olmasıdır. Erkekler ve kadınlar çoğul olarak zikredildiği için onların eşleri olarak zikredilen zevceler ve zevcler de çoğul olarak zikredilmiştir. Yani her erkeğin temiz zevcesi ve her kadının da temiz zevci vardır denmek isteniyor.
Bu ifade bir öğretmenin yıl sonunda talebelere hitaben “Şimdi karnelerinizi dağıtacağım.” demesi gibidir. Bu ifadeden bir talebeye birden fazla karne verileceği manası çıkmaz. Aksine her birine bir karne verileceği anlaşılır. Talebeler çoğul olduğu için karne de çoğul olarak zikredilmiştir. Bu tür ifadeleri yanlış anlamada konu hakkında bilgi sahibi olmamanın rolü büyüktür.
Kâinatın hadsiz feza boşluğunda Samanyolu Galaksisine mensup ve güneş sistemine bağlı şirin bir gezegen olan dünya memleketine imtihan için gönderilen insanlar Kâinatın Yaratıcısını tanımak ve O’na iman ile ibâdet etmek için mükellef kılınmıştır.
Yaratılış gayesine uygun iman edip iyi ameller işleyen mü’minler bütün semâvi kitaplarda cennetle müjdelenmiş ve orayı kazanmak için hayra ve iyiliğe teşvik edilmişlerdir.
Mükemmeliyetin ve güzelliğin her türlüsüne meyilli ve en yüksek derecesini aşk derecesinde arzulayan insan için Kur’ân-ı Kerim’de cennet nimetleri açısından detaylı bilgiler verilmiş ve onun da ötesinde Allah’ın rızâsı vaâd edilmiştir.
Ruhânî ve hissî bütün nimetleri içinde barındıran cennet aynı zamanda bedenî ve cismânî umum lezzetleri de ihtivâ eder. Yemek içmek ve evlenmek cennetin en yüksek nimetleri sırasında gösterilmiştir. Kur’ân-ı Kerim ve hadis-i şeriflerin beyânına göre; dünya hayatında kurulan âile hayatları eşlerin her ikisi de cennete liyakat kazanmaları halinde ebediyen beraber olacak ve karı-koca münasebetleri sonsuza kadar cennette devam edecektir. Ancak imandan nasibi olmayan ve inkâr üzerine ölen eş Hazret-i Nuh ve Lût Aleyhisselâmların hanımları ve Âsiye’nin kocası olan Firavun da olsa ebediyen eşinden ayrı kalacak ve inkârının karşılığını dâimi olarak cehennemde çekeceklerdir.
İman ve salih amellerinden dolayı cennete giden mü’min kadınları Cenâb-ı Hak rahmet ve kudretiyle her türlü dünyevî ârızalardan arındırarak tertemiz eşler sûretinde kocalarına iâde edecektir. Hûrilerden daha güzel olarak yaratılan o dünyalı kadınlar eşlerine ebedî bir hayat arkadaşı olacak ve hûrilere sultan yapılacaktır. Hiçbir kıskançlık ve rekâbet duygusu olmaksızın sonsuza kadar sevdikleriyle birlikte cennetten istifâde edeceklerdir.
Dünya hayatındayken evlenemeden âhiret âlemine göçen iman etmiş erkek ve kadınlar cennette evlendirilecek ve orada evlenmemiş kimse kalmayacaktır. Fakat çocuk olarak vefât edenler bu kayıttan âzâdedir. Kur’ân-ı Kerim’de geçen “Vildânün muhalledun” tâbirinden anlaşıldığına göre mü’minlerin bulûğ çağından önce vefât eden çocukları doğrudan cennete gidecek lâkin dâimî çocuk olarak kalmak sûretiyle çocuk sevmek ve okşamak zevkini anne ve babalarına tattıracaklardır.
Ancak bulûğ çağından önce ebeveynin teşvikiyle mecbur olmadığı halde namaz kılan ve oruç tutan çocukları Cenâb-ı Hak büyükler gibi yaratacak ve amellerinin karşılığı bu farkı onlara ihsan edecektir. Kâfirlerin ölen çocukları da cennete gidecek fakat hizmetçi olarak istihdam edileceklerdir. Akıl dengesi yerinde olmayanlarla hak dinden hâberdar olmayan Fetret Devri insanları da mükellef olmadıkları için cennete gidecek ve kusurlarından muâheze olunmayacaklardır.
Kur’ân-ı Kerim’in sadece bir âyetinde geçen gılman tâbiri vardır. 52. Sûre olan Tûr Sûresi 24. âyetinde “Etraflarında sedeflerinde saklı inciler gibi tertemiz gılmanlar dolaşır.” Sözlükte “çocuk bıyığı yeni terlemiş genç hizmetçi” anlamına gelen gulâm kelimesinin çoğulu olan gılman anlaşıldığı kadarıyla Allah’ın (c.c) mü’min kulları için özel yarattığı ve vazifesi sadece hizmetkârlık olan cennet gençleridir. Onlar cennet ehline yiyecekler ve içecekler sunarlar ve bu vazifeyi görmekten mutluluk duyarlar.
Hûriler ise Rahman-ı Zülcemâlin mü’min erkekler için cennette özel yarattığı ve dünyalık kadınların emrine verdiği çok güzel cennet kadınlarıdır. Bir çok âyet onlardan bahsetmekte ve onları târif etmektedir. Genel olarak “İri gözlerinin beyazı saf siyahı koyu gümüş berraklığında beyaz tenli kızlar” olarak anlatılan hûriler “erkeklerine düşkün başkalarında gözü olmayan kimse tarafından dokunulmayan inci tenli yakut yanaklı yaşıt genç kızlar” tarzında muhtelif âyetlerde tanımlanır. O kadar güzel yaratılmışlardır ki hadis-i şerifte “Hûriler yetmiş elbiseyi giydikleri halde bacaklarının kemiklerindeki ilikleri görünüyor.” denilmiştir.
Bu hakikati tefsir eden Bediüzzaman
“İnsanın ne kadar hüsünperver ve zevkperest ve ziynete meftun ve cemâle müştak duyguları ve hasseleri ve kuvâları ve lâtifeleri varsa umumunu memnun edip doyuracak ve her birisini ayrı ayrı okşayıp mesut edecek maddî ve mânevî her nevi ziynet ve hüsn-ü cemâle hûriler camidirler."
"Demek hûriler cennetin aksâm-ı ziynetinden yetmiş tarzını bir tek cinsten olmadığından birbirini setretmeyecek sûrette giydikleri gibi kendi vücutlarından ve nefis ve cisimlerinden belki yetmiş mertebeden ziyade ayrı ayrı hüsün ve cemâlin aksamını gösteriyorlar. ‘Orada canların çekeceği gözlerin zevk alacağı her şey vardır’ âyetinin hakikatini gösteriyorlar.” (Sözler s. 813)
Ancak dünyalı kadınlar salih amelleri farkından dolayı daha güzel olarak yaratılacak ve birden fazla dünyada evlilik yapan mü’min kadınlar da tercih ettiği ile birlikte olmaya hak kazanacaktır.
Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi