Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

İmam-ı Mübin ve Kitab-ı Mübin hakkında bilgi verir misiniz?

Oluşturulma tarihi: 31.01.2025 23:17    Güncellendi: 31.01.2025 23:17
Cevap

Değerli kardeşimiz

İmam-ı Mübîn ve Kitab-ı Mübîn Levh-i Mahfuz'un birer defteri İlâhî ilmin birer unvanıdırlar. İmam-ı Mübîn Kitab-ı Mübîn ve Levh-i Mahfuz her üçü de Bediüzzaman Said Nursi'nin tabiriyle “ilm-i İlâhînin ünvanlarıdırlar.

Mektûbat’ta “İlm-i ezelînin ünvanları olan İmam-ı Mübîn Kitab-ı Mübîn Levh-i Mahfuz gibi vücud-u ilmî daireleri”nden söz edilir.

Şualarda ise “Levh-i Mahfuz’un defterleri olan İmam-ı Mübîn ve Kitab-ı Mübîn’de bütün mevcudatın bütün sergüzeştlerini kaydedip yazen” şeklinde bir ifade yer alır.

Bu ifadeler birlikte değerlendirildiğinde her üçünün de birer kayıt levhası oldukları anlaşılır. Üçü de İlâhî ilme unvan olmuşlar. Onlardan söz edildiğinde akla hemen İlâhî ilim gelir; yoksa onlar bu ilmin kendisi değildirler.

Bediüzzaman Hazretleri tefsir âlimlerinin İmam-ı Mübîn ve Kitab-ı Mübîn hakkında değişik görüşler ileri sürdüklerini bir kısmının bunları aynı kabul ettiğini beyandan sonra kendi kanaatini şu şekilde ortaya koyar:

“İmam-ı Mübîn” ilim ve emr-i İlahînin bir nev’ine bir ünvandır ki; âlem-i şehadetten ziyade âlem-i gayba bakıyor. Yani zaman-ı hâlden ziyade mazi ve müstakbele nazar eder."

“Kitab-ı Mübîn” ise âlem-i gaybdan ziyade âlem-i şehadete bakar. Yani mazi ve müstakbelden ziyade zaman-ı hazıra nazar eder ve ilim ve emirden ziyade kudret ve irade-i İlâhîyenin bir ünvanı bir defteri bir kitabıdır. İmam-ı Mübîn kader defteri ise; Kitab-ı Mübîn kudret defteridir.”(Nursi Sözler)

İmam-ı Mübîn de Kitab-ı Mübîn de Levh-i Mahfuz’un defterleri ama aralarında fark var.

Bu ince farkı şu ifadelerde bir derece hissedebiliyoruz:

"Evet bir çekirdekte hem bedihî olarak irade ve evamir-i tekviniyenin ünvanı olan 'Kitab-ı Mübîn'den haber veren ve işaret eden hem nazarî olarak emir ve ilm-i İlahînin bir ünvanı olan 'İmam-ı Mübîn'den haber veren ve remz eden iki kader tecellisi var: Bedihî kader ise o çekirdeğin tazammun ettiği ağacın maddî keyfiyat ve vaziyetleri ve heyetleridir ki sonra göz ile görünecek. Nazarî ise o çekirdekte ondan halk olunacak ağacın müddet-i hayatındaki geçireceği tavırlar vaziyetler şekiller hareketler tesbihatlardır ki tarihçe-i hayat namıyla tabir edilen vakit-bevakit değişen tavırlar vaziyetler şekiller fiiller; o ağacın dalları yaprakları gibi intizamlı birer kaderî miktarı vardır.”(Nursi Sözler)

Kitab-ı Mübîn şu varlık âleminde boy gösteren her şeyin yaratılış plânını ve programını ifade ediyor. Meyvelerin çekirdeklerinde canlıların yumurtalarında yahut nutfelerinde kendilerinden çıkacak varlıkların bütün özellikleri yazılı. Demek ki tabiattaki her varlığın bir plân ve programa göre vücut bulduğunu insanoğlu anlamış ama bir kısmı bu programı o varlığın kendi tabiatına vererek İlâhî ilmi ve onun bir levhası olan Kitab-ı Mübîn’i düşünememişler.

Çekirdekler parçalanıyor filizleniyor fidan haline geliyor bir süre uzuyor sonra değişik yönlerden dallar çıkmaya başlıyor. Daha sonra çiçekler ve yapraklar boy gösteriyorlar. Bütün bunlar “genetik şifre” denilen o ilk programda yer alıyorlar. Kısacası ağacın her şeyi o çekirdekte yazılı. Ve bu kayıt Kitab-ı Mübîn'den haber veriyor.

Öte yandan bir çekirdek hangi bahçeye ekilecek ne zaman bir haylaz çocuk bir dalını koparacak hangi tarihte nasıl bir fırtınaya maruz kalacak ne gibi zararlar görecek sonunda ne olacak kesildikten sonra nereye götürülecek ve ne yapılacak? Bütün bunları o genetik şifrede bulmak mümkün değil. Bunlar da yine İlâhî ilim dairesinde meydana geldiğine göre bütün bu safhalar da yine bir ilme ve onun mazharı olan bir kitaba göre vücut bulmalı. İşte bu kitap İmam-ı Mübîn’dir.

Bir insan için de benzer şeyler düşünebiliriz: Nutfe denilen tohumunda bütün fizikî özellikleri yazılmış. İki gözü olması ve bunların yüzde simetrik olarak yerleşmeleri parmaklarının sayısı ve dizilişi al ve akyuvarlarının özellikleri ciğerinin böbreğinin kalbinin beyninin şekilleri vazifeleri büyüklükleri kısacası her şeyi o nutfede şifre olarak yazılı.

Genlerdeki bazların muhtelif dizilişlerinden değişik özellikler ortaya çıkıyor.

Bununla birlikte hangi ilkokula gideceği ne zaman mezun olacağı lise ve üniversite tahsillerini nerelerde yapacağı kimlerle arkadaş olacağı onlarla nerelere gideceği neler yapacağı hayat imtihanında nelerle karşılaşacağı ne zaman hangi hastalığa tutulacağı ve yine nerede ve ne zaman öleceği kabir âleminde nasıl bir muamele göreceği ve ötesi... Bütün bunlar her insan için ayrı bir kitap ayrı bir eser gibidir.

Bu kitabın nutfedeki programla bir ilgisi yoktur. Nutfe ile başlayan rahim yolculuğunun bütün safhaları Kitab-ı Mübîn’de yazıldığı gibi bedeni ve ruhuyla insanoğlunun hayat yolculuğunun tamamının kaydedildiği bir ezelî defterin bulunmasını akıl zarurî görüyor. İşte Üstad Bediüzzaman bu defterin İmam-ı Mübîn olduğunu beyan ediyor.

Şu noktanın gözden uzak tutulmaması gerekiyor: “Yazma” denilince harf harf kaleme almayı anlamak eksik olur. Genlerin dizilişi yazı yazmadan çok farklıdır. Hafızanın bir şeyi kaydetmesi de daktiloyla yazmaya benzemez. Bir teyp bandında yahut video kasetinde de sözler ve olaylar kalemle kaydedilmiyorlar.

İşte her şeyin ve her hadisenin Levh-i Mahfuz’un defterleri olan İmam-ı Mübîn ve Kitab-ı Mübîn’de yazılması bunların çok ötesinde bir keyfiyetledir. Bu kaydın da harflerle kelimelerle alakası yoktur.

Son olarak Kitab-ı Mübîn’in bir başka mânâsı üzerinde de kısaca duralım. Birçok müfessirlerimiz Kitab-ı Mübîn’in bir cihetinin Kur’an-ı Kerim olduğunu beyan ederler. Özellikle En’am Suresindeki “Yaş ve kuru ne varsa hepsi Kitab-ı Mübîn’dedir (apaçık bir kitaptadır) âyetini Kur’an olarak izah ederler.

Bediüzzaman Hazretleri de Sözler adlı eserinde “Bir kavle göre Kitab-ı Mübîn Kur’an’dan ibarettir. Yaş ve kuru her şey içinde bulunduğunu şu âyet-i kerime beyan ediyor.” cümlesiyle bu manaya iştirak eder. Ve şu açıklamayı getirir:

“Evet her şey içinde bulunur. Fakat herkes her şeyi içinde göremez. Zira muhtelif derecelerde bulunur. Bazen çekirdekleri bazen nüveleri bazen icmâlleri bazen düsturları bazen alâmetleri; ya sarahaten ya işareten ya remzen ya ibhamen ya ihtar tarzında bulunurlar.”

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet