Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Tevrat ve İncil'deki çelişkilerin bir açıklaması olamaz mı?

Oluşturulma tarihi: 31.01.2025 23:17    Güncellendi: 31.01.2025 23:17
Soru Detayı

- İman konusunda garip iki sual:
1) ​Birinci sorum: Yaklaşık 1.5-2 yıl süren bu süre zarfında İslamiyetin hak olduğuna ilmelyakin inandım (bundan önce de inanıyordum). Fakat sorum şu dur ki misal Kuran'ın mealinde herhangi iki ayette çelişki var gibi gözüküyor ve bu tefsir edilince düzeliyor.
- Kitabında açık ve net çelişki bulup tahrif edilişine delil olarak sunduğumuz İncil ve Tevrat’taki tahrifleri onlar kabul etmiyorlar ve siz de bizim tefsirlerimizi okuyunuz zira bizde de çelişki yoktur diyorlar.
2) İkinci sorum ise şu dur: Ben Müslüman olduğum için Kuran’da bazı müşkülatlı haller olsa da yani zahiren ilk bakışta yanlış anlaşılmaya meyilli olsa da derinine inince doğru olduğuna inanarak dinimden vazgeçmeden araştırdım ve doğru olduğunu inancımın doğruluğunu ilmen gördüm. Fakat sorum şu ki inanmayan bir kimse için ve ya başka bir din mensubu için Kuran’a iman ile yani Allah kelamı gözü ile bakmak kolay mıdır?
- Zira Bediüzzaman Said Nursi Kuran'a önce iman nazarıyla sonra ehli küfrün gözüyle bakar ve der ki küfür gözüyle bakınca Kuran'ın nuru söner gibi oldu.
- Eğer durum böyle ise ehli küfürdekiler Kuran’ın hak oluşunu nasıl anlayacaklar?

Değerli kardeşimiz

Cevap 1:

İşin özünü kaçırdığımız zaman işler fasit bir döngü içerisinde dönmeye başlar.

Önceliği olan konu Tevrat ve İncil ile Kur’an’ın ilahi kimliklerini tespit etmektir. Bunu tespit etmeden sorudaki mantık yürütmesi sağlam bir neticeye götürmeyebilir. Çünkü bu mantıkla daha baştan itibaren Kitab-ı Mukaddes ile Kuran-ı Kerimi aynı kefeye koymuş olursunuz.

- Önce şunu çok iyi biliriz ki elimizdeki mevcut Tevrat ve İncil kitapları tamamen bir vahiy mahsulü değildir. Tevrat’a bakan insaf sahibi bu kitabın yaklaşık % 80-90’ı başkaları tarafından yazılan bir tarih kitabı olduğunu görür.

- Muharref yani değiştirilmiş olduğuna ilaveler eklemeler ve çıkarmalar yapıldığına dair açık bir misal vermek gerekirse; Tevrat’ta yer alan Lut kıssası her yönü ile çelişkilerle dolu peygamberlik makamına yanaşması mümkün olmayan muharref bir kıssa örneğidir. Sapık homoseksüel ilişkilerin yaygınlaşmasının toplumu helake götürdüğünü anlatan bir kıssanın; yine sapık ensest (incest) aile içi cinsel ilişkileri sergilemesi ve buna giden yolu masum göstermesi Hz. Lut’u ve helakten kurtulacak kadar saf ve temiz kızlarını iğrenç yollar içinde anlatması örtbas edilmesi imkansız bir tahriftir. (bk. Kitab-ı Mukaddes Tekvin 19/30–38)

Elimizdeki dört İncil ise onlarca yazılmış kitaplar arasından seçilmiş olmaları ve yazarlarının belli olması bunların tamamen bir vahiy mahsulü olma ihtimalini ortadan kaldırmıştır. Zaten Hristiyanlar da bunların Hz. İsa’ya gelen vahiyler olduğunu söylemiyorlar.

Cevap 2:

Bediüzzaman’ın dediği şey şudur: Yanlış bir yolda çırpınmakla hakikat elde edilmez. Önce hakikate ulaşmak için takip edilmesi gereken metodun sağlam olması gerekir. “Şeytanla Muhavere”de insanlar Kur'an’a iman etsin sonra baksın denmiyor. Zaten iman ettikten sonra bir sorun kalmaz.

Oradaki ifadeden maksat Kur'an’a bakarken mevcut olan halini Allah’ın kitabı olduğunu farz ederek işin doğru olanını bulmaya çalışmalıdır. Çünkü Kur'an’ın “Ne Allah’ın sözü ne de insan sözü olmadığını” söylemek imkansızdır.

Buna göre insan Kur'an’ı tanımaya çalışırken bakış açısını tarafsız objektif bir şekilde ayarlamak zorundadır. Burada tarafsızlık Kur'an’ı ortada bırakmak anlamına gelmesi söz konusu olmadığına göre onu zilyedin himayesinde (şu anda kime ait olduğu hususu şöhret bulmuşsa o zaman onun elinde) bırakmaktan daha tarafsız bir konumu yoktur.

Görüldüğü gibi burada “Kur'an’a iman et sonra gel tartışalım.” şeklinde bir beyan yoktur. Bilakis tartışmaya yönelik tarafsız bir alanı tespit etmek için Kur'an’ın “Allah’ın sözü olduğu” varsayımından hareket etmenin zorunluluğu vardır. Çünkü Kur'an’ın görünürdeki sahibi olan Hz. Muhammed (asm) “Bu kitap benim değil Allah’ındır.” diyerek ortaya çıkmıştır.

O halde bu davayı tasdik etmek veya çürütmek için taraflar delillerini serdedebilirler.

Elbette en az kırk yönden mucize mıhlarıyla arş-ı azama çakılan bu pırlantayı oradan söküp atmak şimdiye kadar mümkün olmadığı gibi bundan sonra da mümkün olamaz.

- Tarih boyunca binlerce Ehl-i kitap yani Yahudi ve Hristiyan alimlerinin Kur'an’ı tasdik edip iman etmeleri Kur'an’ın Allah’ın kelamı olduğunu gösteren birer imzadır.

- Bugün bile Batı'da her gün belki yüzlerce insan Müslüman oluyor. Halbuki bir Müslümanın aklını bilgisini kullanarak başka bir dini tercih ettiği husus yok gibidir.

- Demek ki mesele sadece kutsal kitapların ayetlerindeki çelişkileri yorumlarla düzeltme meselesi değildir. İlk cevapta dikkat çektiğimiz Hz. Lut kıssası gibi öyle hikayeler var ki tutulacak hiç bir tarafı yoktur. Batılı bir ilim adamı olan Mouris Bukay’ın "La Bible Le Coran etla Science" adlı eserinde  Kur'an ile Tevrat ve İncil arasındaki farkları göstermesi Kur'an’ın doğruluğunu diğerlerinde ise tahriflerin olduğunu kabul etmesi insaf sahiplerine önemli bir mesajdır.

Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi