Uzman olmak için Şimdi başvurun.
✕Değerli kardeşimiz
Öteden beri İlahi bir kanun olarak Cenab-ı Hak asi ve taği kavimlere ahirette ceza vermesi muhakkak ve mukadder olmakla beraber terbiye ve te'dib için çok defa dünyada da ceza vermiştir. Hakikaten Hz. Lut'un kavmi hakkındaki ceza ürpertici ve ibret verici mahiyettedir. Hz. Lut'un vazifeli olduğu Sodom ve Gomore Lut Gölü çevresindedir. Bu birkaç belde bir gecede tek bir sayha ile yerle bir edilmişlerdir. Hz. Lut'un kavmini utandırıcı günahları ve su-i akıbetlerini teferruatıyla anlatan Kur'an-ı Kerim Hz. Nuh'un kavmini de tafsilatıyla nakleder.
Evet Ümmet-i Muhammed'e (s.a.v.) gelince hakikaten ister ümmet-i davet (Müslüman olmayanlar) isterse ümmet-i icabet (Müslümanlar) olsun bugün bazıları pek çok melaneti birden işlemektedir. Efendimiz'in (s.a.v.) davetini duyan Avrupa Amerika ve sair yerlerde öyle kötülükler irtikap edilmektedir ki ne Hz. Lut ne Hz. Salih ne de Hz. Hud devrinde bu melanetlerden hiçbirisi irtikap edilmemiştir.
Ancak O'nun ümmetinden olma hususiyeti adeta bu ümmete paratoner olmuştur. Bu hususiyeti te'yid eden Kur'an-ı Kerim'den bir ayetin işaretini ve Efendimiz'in (s.a.v.) bir beşaretini zikretmek yerinde olur.
Enfal suresindeki bir ayette: “Sen onların içinde bulundukça Allah onlara azab edecek değildir. Ve onlar istiğfar ederlerken (içlerinde istiğfar edenler var iken) de Allah onlara azab edecek değildir.” (Enfal 33)
Ayetten anlaşılıyor ki Ümmet-i Muhammed'in iki mühim paratoner ve iki mühim seddi var. Belalar bu paratonerlerle tesirsiz hale gelecek ve azaplar bu setleri aşamayacaktır. Birincisi: Maddi ve manevi şahsiyet-i maneviye-i Ahmediye'nin (s.a.v.) içimizde bulunması -İla yevm'il kıyamete Allah devam ettirsin!- İkincisi: Ümmet-i Muhammed içinde hakka hakikata sahip çıkan ve daima Allah'a yönelen ehl-i hizmet ve ehl-i istiğfar bir zümrenin bulunması... Bundan dolayı rahmetinden bekleriz ki Allah bize bilhassa toplu olarak azab etmeyecektir...
Hadis-i Şerif'e gelince Sahih hadis kitaplarında gördüğümüz şekliyle Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ümmetinin helâk olmaması için Allah’a (cc.) çok yalvardı. Bu yalvarmalarının en mühimi de Veda Haccı’nda Arafat ve Müzdelife’de oldu. Bu iki mübarek yerde O Allah’ın ilham ettiği ölçüde pek çok şey diledi. Hatta kul haklarının affı için dahi yalvardı yakardı.
Evet O Sultanlar Sultanı’nın ümmet-i Muhammed’in helâk olmaması mevzuunda pek çok yalvarış ve yakarışları olmuştu. Bunu Sahabe-i Kiram’a şöyle anlatıyor:
“Ben Rabbimden benim ümmetimi helâk etmemesini istedim. Rabbim benim bu duamı kabul buyurdu. Dedi ki: ‘Onların helâki kendi aralarında olacaktır. Günah işledikleri zaman ben onları birbirine düşürecek ve vurduracağım.’ Ben bunun da kalkmasını diledim; ama Rabbim bunu kaldırmadı.”
Evet iradeleri ile halledecekleri bu mesele kaldırılmamıştı... Başka kavimler günah işledikçe semavi ve arzi afetler onları kırıp geçirecek; ama Ümmet-i Muhammed cürüm işledikçe birbirine düşecek ittihat ve ittifakları bozulacak ihtilaflarla hırpalanacaklar. İşte Resul-i Ekrem (s.a.v.) bunun kalkmasını Rabbinden çok diledi; ancak Cenab-ı Hak -hikmetini kendi bilir- bunu kaldırmadı.
İşin doğrusunu Allah bilir.
Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi