Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

“(Kurtuluş) ne sizin kuruntularınıza ne de Ehl-i kitab’ın kuruntularına göre olacaktır.” (Nisa 4/123) ayetinde geçen “siz” den maksat Müslümanlar mıdır?

Oluşturulma tarihi: 31.01.2025 23:17    Güncellendi: 31.01.2025 23:17
Cevap

Değerli kardeşimiz

İlgili ayetlerin meali şöyledir:

“Allah’ın vâd ettiği bu mükâfat ne sizin temennileriniz ne de Ehl-i kitabın temennileri ile elde edilmez. Kim kötü iş yaparsa onun cezasını bulur ve Allah’tan başka kendisini o azaptan kurtaracak ne bir hâmi ne de bir yardımcı bulamaz. Erkek olsun kadın olsun kim mümin olarak iyi ve yararlı işler yaparsa işte onlar cennete girerler ve zerre kadar bile hakları yenmez.”(Nisa 4/123-124)

Ayette geçen “ne sizin temennileriniz” mealindeki ifadenin muhatapları konusunda farklı yorumlar yapılmıştır:

a. Bazı alimlere göre bu hitap müşrikleredir. Bunlar “Biz ne diriltiliriz ne de azap görürüz.” diyorlardı. Ehl-i kitap (Yahudi ve Hristiyanlar) ise “Kurtuluş sadece bizim dinimizdedir.” diyorlardı. İşte ayette bu iddiaların hiçbir kıymet-i harbiyelerinin olmadığına kurtuluşun ancak görev başında olan peygamberin rehberliğinde Allah’ın emir ve yasaklarına riayet etmekle mümkün olduğuna işaret edilmiştir. (bk. Taberî Razî Beyzavî İbn Kesir İbn Aşur ilgili ayetin tefsiri)

- Nesefî bu görüşü benimsemiş ve sadece bu görüşe yer vermiştir. (Nesefi ilgili ayetin tefsiri)

b. Daha kuvvetli görünen bir görüşe göre buradaki hitap Müslümanlaradır. Buna göre ayette şöyle deniliyor:

“Allah’ın vâd ettiği bu mükâfat(ki bir önceki ayette zikredilmiştir) ne sizin (siz Müslümanların yaptığınız) temennileriniz ne de Ehl-i kitabın temennileri ile elde edilmez. Aksine kim yanlış yaparsa cezasını görür. Yani kurtuluş reçetesi bir dinin ismini almakla değil her dönemde yürürlükte olan dinin emir ve yasaklarına riayet etmekle olur.” (bk. Taberî Razî Beyzavî İbn Kesir İbn Aşur a.y.)

- Bu yorumu destekleyen bazı rivayetler vardır. İbn Abbas Süddi Dahhak Ebu Salih ve benzeri alimlerden yapılan rivayetlere göre Yahudi Hristiyan ve Müslümanlardan her bir grup kendi dinlerinin ancak kurtuluş vesilesi olduğunu savunmuşlar ve tartışmışlardır. Bunun üzerine bu ayet inmiştir ve şunu belirtmiştir:

Bir dava boş laflarla ve insanların temennileriyle gerçek olmaz. Onun gerçek olması ve gerçekleşmesinin şartı Allah’ın isteği doğrultusunda yapılan iman ve ameldir. Bu sebeple ister Hz. Musa döneminde iman edip salih amel yapan Yahudiler olsun ister Hz. İsa döneminde iman edip salih amel işleyen Hristiyanlar olsun ve isterse Hz. Muhammed döneminde iman edip salih amel işleyen Müslümanlar olsun bunların hepsi Allah’ın vadettiği mükâfatlarını alırlar. Bu üç dönemin herhangi birinde görevli peygambere iman etmeyenlerin kurtuluşu söz konusu değildir(a.g.y).

- Son olarak dikkat edilmesi gereken en önemli bir nokta şudur: Bu ayetlerde İslam dini mensupları ile Ehl-i kitap olanların farkını ortadan kaldıran bir şey söz konusu değildir. Burada bütün semavi dinlerin hak olduğuna ve her dinin kendi dönemindeki emir ve yasaklarına uyanların kurtulacaklarına sadece bu dinlerden birinin adını kullanarak kuru bir intisap ile kurtulacaklarını sananların yanıldıklarına işaret edilmiştir. Yoksa bu ayette Hz. Muhammed devrindeki Müslümanlarla Ehl-i kitabı aynı kefeye koyan bir ifade mevcut değildir.

Ayette -meal olarak- yer alan;

“Erkek olsun kadın olsun kim mümin olarak iyi ve yararlı işler yaparsa işte onlar cennete girerler ve zerre kadar bile hakları yenmez.”

ifadesinde iman hususu kurtuluşun olmazsa olmaz şartı olarak ortaya konulmuştur. Bu ise diğer peygamberler gibi Hz. Muhammed’e iman etmeyi de zorunlu kılmaktadır.

Zamanımızın bir nevi fetret dönemi olması bazı kesimlerin İslam’dan haberdar olmaması gibi bazı mazeretlerin var olup olmaması tartışması konumuzun dışındadır.

İlave bilgi için tıklayınız:

İslamiyet'ten haberi olmayanlar cehenneme mi gidecektir?

Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi