Uzman olmak için Şimdi başvurun.
✕Değerli kardeşimiz
Ebû Huzâfe; Abdullah b. Huzâfe el-Kureşî es-Sehmî (ö. 35/655-56) Hz. Peygamber (asm)'e elçilik yapan sahâbîlerden biridir.
İslâmiyet'in yayılmaya başladığı ilk günlerde Müslüman olan Abdullah Mekke döneminin çileli hayatını yaşadı ve kardeşi Kays b. Huzâfe ile birlikte ikinci Habeşistan hicretine katıldı. Hicretten sonra Medine'ye dönen Abdullah'ın Bedir Savaşı'nda bulunup bulunmadığı konusunda ihtilâf vardır. Hâkim'in el-Müstedrek'inde yer alan bir rivayette (bk. Müstedrek III 63) Ebû Saîd el-Hudrî Bedir'de onu bir bölük askerin başında kumandan olarak gördüğünü söyler.
Hz. Peygamber (asm) komşu devlet başkanlarına dine davet mektupları gönderdiği sırada İran Kisrâsı'na hitaben yazdığı mektubu üstün temsil kabiliyetine sahip olan Abdullah'ın başkanlığındaki bir heyetle gönderdi.
Abdullah hicrî IX. yılda (630) Alkame b. Mücezziz'in kumandasındaki bir seriyyeye katıldı. Halife Ömer (ra) devrinde Suriye'nin fethinde görev aldı Bizanslılar'a esir düştü. Daha sonra Mısır'ın fethinde bulundu ve Hz. Osman (ra) devrinin son yıllarında Mısır'da öldü.
Güvenilir kaynaklarda Abdullah b. Huzâfe'nin iman gücünü ve kahramanlıklarını dile getiren rivayetler bulunmaktadır. (bk. İbn Hacer el-İsabe 4/56)
Bunlardan biri şudur:
Bir vakit Hz. Ömer (ra) tarafından Romalılar üzerine gönderilen bir ordu içerisinde Abdullah b. Huzafetü’s Sehmi de vardır. Kendisi Romalılara esir düşer... Zorlamalar işkenceler.. Ancak amaçlarına ulaşamazlar... O büyük Dava Adamı imanından taviz vermez... dininden vazgeçmez... Sevgililer Sevgilisi’ ne (a.s.m.) ihanet etmez... Roma kralı Hristiyan olması durumunda kendisini mülküne saltanatına ortak edeceğini önerir. Bu teklifi kabul etmeyince idam olmasına karar verildi. Bir ağaca asıldı ve kendisine ok mızraklarla atış emri verildi. Fakat o bu durumda da hiç korkaklık göstermedi. Bunu gören kâfiler kendisini ağaçtan indirdiler. (Öyle anlaşılıyor ki onu öldürmeye fazla hevesli olmayan kâfirlerin maksadı onu Hristiyan dinine girmeye zorlamaktı).
Bundan sonra bir büyük tencereye su koyup kaynattılar ve kendisine (Müslüman) esirlerden birini bu kaynar suyun içine atmasını emrettiler. Bunu yapmadığı takdirde kendisinin bu suyun içerisine atılacağını söylediler. Bu emri de yerine getirmedi. Bunun üzerine düşman askerleri kendisini yakalayıp kaynar tencereye doğru yürüttüler. Bu yürüyüş esnasında ağladığını görünce kral kendisine geri getirmelerini istedi. Ağlamasının sebebini sorunca şu şaşırtan cevapla karşılaştılar:
“Keşke benim yüz canım olsaydı da hepsi tek tek Allah yolunda bu tarz işkenceyle ölüme mahkum edilseydi. Böyle bir imkândan mahrum olduğum için ağladım.”
deyince başta kral olmak üzere hepsi şaşırıp kaldı. Bunun üzerine kral “Benim başımı öpersen seni serbest bırakacağım.” dedi. Abdullah da "Eğer bütün esirleri bırakırsan bunu yaparım." dedi. Bu sözü alınca başını öptü ve birçok Müslüman esirin kurtulmasına vesile oldu. Bu olayı Hz. Ömer (ra)’e anlatınca Hz. Ömer de kalkıp onun başını öptü ve Abdullah'ı başından öpmenin her Müslümanın görevi olduğunu söyledi.
Kaynaklar:
- İbn Hişâm es-Sîre (nşr. Mustafa es-Sekkâ v.dğr.) Kahire 1375/1955.
- İbn Sa'd. et-Tabakâtü'l-kübrâ (nşr. İhsan Abbas) Beyrut l388/1968.
- İbnü'1-Esîr Ûsdü'1-ğâbe Kahire 1285-87.
- İbnü'1-Esîr el-Kâmil (nşr. C. I Tornberg) Leiden 1851-76-Beyrut 1399/1979.
- Zehebî Aclâmun-nübelâ II 11-16.
- İbn Hacer el-lsâbe. Kahire 1328.
Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi