Abdullah Parlıyan Meali
Bu durumda biz onlara rahmetimizden büyük bir mükafat verirdik.
Ahmet Varol Meali
O durumda onlara katımızdan büyük bir ecir verirdik.
Ali Bulaç Meali
Biz de onlara, o zaman yanımızdan büyük bir ecir verirdik.
Diyanet İşleri Meali (Eski)
67,68. O zaman onlara kendi katımızdan büyük bir ecir verir ve onları doğru yola eriştirirdik.
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
O zaman kendilerine elbette katımızdan büyük bir mükâfat verirdik.
Diyanet Vakfı Meali
O zaman elbette kendilerine nezdimizden büyük mükâfat verirdik.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Ve o zaman elbette kendilerine katımızdan büyük mükafat verirdik.
Elmalılı Meali (Orjinal)
Elbette o zaman kendilerine ledünnümüzden pek büyük bir ecir de verirdik
Hasan Basri Çantay Meali
Ve o zaman biz de onlara tarafımızdan pek büyük bir mükâfat verirdik.
Hayrat Neşriyat Meali
O zaman elbette onlara, tarafımızdan (pek) büyük bir mükâfât da verirdik.
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Ve o zaman elbette onlara tarafımızdan pek büyük bir mükâfaat da verirdik.
Suat Yıldırım Meali
Ve o takdirde Biz de onlara tarafımızdan pek büyük mükâfat verirdik.
Şaban Piriş Meali
Biz de o zaman yanımızdan büyük bir mükafat verirdik.
İbni Kesir
O takdirde onlara katımızdan büyük bir mükafat verirdik.
Seyyid Kutub
O zaman onlara tarafımızdan büyük bir mükäfat verirdik.
Tefhim-ul Kuran
Biz de onlara, o zaman yanımızdan büyük bir ecir verirdik.
Yusuf Ali (English)
And We should then have given them from our presence a great reward;
M. Pickthall (English)
And then We should bestow upon them from Our presence an immense reward,