Değerli kardeşimiz
Bu soruya farklı açılardan bakılarak şöyle cevap verilebilir:
1. Cahiliyede çok kadınla evlenmek (ve boşanmak) bir gelenekti. Onlar kadın vasıtasıyla “mal mülk ve çok erkek çocuk sahibi olmak” gibi sebeplerle poligamiyi (teaddüd-i zevcat) benimsemiş olmalıdırlar. O zamanlar özellikle erkek çocuk önemliydi. Çünkü ailenin gücüydü. Toplumda ezilmeme ve mensup olunan kabilenin güçlü kılınması erkek çocuklarla mümkün oluyordu. Erkek çocuk “zenginlik (ticaret) savaş ve baskınlar” için gerekli ve vazgeçilmezdi. Nesil de erkek çocuktan devam ediyordu. Onlar; erkek çocukları bir şeref sayarak kendilerine nispet ediyorlardı.(1) Ayetler ve Hz. Peygamber (asm)’in uygulaması cahiliye sınırsız poligamisini dörde indirmiş ve aynı anda en fazla dört hanımla sınırlandırmıştı. Ayrıca ayet birden çok evlenmeyi adalete bağlı kılmıştı. Artık kadınlara adalet edememekten korkan tek kadınla evlenecekti. Bu konuda Nisa suresi üçüncü ayetinde şöyle buyrulur:
“… (Evleneceğiniz kadınlara) haksızlık etmekten korkarsanız bir tane alın ..."(2)
2. Nisa suresi ilgili ayetleri nazil olunca Hz. Peygamber (asm) dörtten çok hanımı olanların dördünü alıkoymalarını ve diğerlerini boşamalarını istemiştir. Mesela sekiz hanımı olan Kays b. Haris durumunu Hz. Peygamber (asm)'e danışmış ve onun aydınlatması ile hanımlarından dördünü boşamıştır. Taifli Ğaylan b. Seleme’nin on veya on bir hanımı vardı. O da sınırlamaya ve yeni kurala uyarak hanımlarından dördü hariç diğerlerini boşamıştı.(3)
3. Ayet-i kerimelerin hükümlerine göre; evlenmek helal ve mubah olduğu gibi boşanmak da helaldir. Hatta henüz zifafa girmeden düğün günü de boşanma gerçekleşebilir. Asr-ı saadette bunun örnekleri de vardır.(4) Hadis kitaplarının nikâh konularına bakılırsa hadisler (sünnet) ışığında bu tür boşanmanın da bir helal olduğu görülecektir.
4. Sahabelerden zaman zaman hanımlarını boşayanlar olduğu gibi Hz. Peygamber (asm) de farklı sebeplerle eşlerin boşanabileceğini zaman zaman belirtmiştir.(5) Mesela şu söz Ona aittir:
“…Eğer kadını (tamamen) doğrultmaya kalkarsan kırarsın onun kırılması da talakı/boşanmasıdır.”(6)
5. Boşanma helal olmakla birlikte hoş karşılanmayan ve kerih görülen bir hukuki uygulama ve eylemdir. Hatta Hz. Peygamber (asm):
“...Allah’a karşı helallerin en buğuzlu olanı boşanmadır.”(7)
buyurarak gelişi güzel düşüncesizce fevri pek haklı gerekçelere dayanmayan eften püften sebeplerle ve ufak tefek kusurlarla boşanmaların yerinde olmadığına işaret etmiştir. Fakat bu tür tavsiyeler boşanma konusunda ideal ve mükemmel olanın gerçekleşmesine yöneliktir.
Her Müslümanın her konuda ideali ve en güzeli yapması ve ona ulaşması mümkün değildir. O zaman hiçbir kimsenin hata kusur mekruh ve günah işlememesi gerekir. Mübah da olsa evla olmayanı değil hep en iyi ve en güzeli yapması gerekir. O zaman toplumda hiç hata kusur ve günah işleyen kalmaz; bu mümkün değildir ve hiçbir çağda böyle bir durum gerçek olmamıştır. Hz. Hasan (ra)’ın da boşama konusunda hep ideal ve evla olanı yapma konumunda olmadığı kanaatindeyiz. Bu durum onun kişisel bir zaafı olarak da görülebilir. Fakat işlediği keyfi de olsa “bir haram ve İslamî yasak” değildir.
Boşanmanın buğza sebep olması; eşlere -veya eşlerden birine- büyük psikolojik bir darbe olması geride kalan çocukların durumu boşanan kadın veya erkeğin boşanma sonrası düşebileceği zor veya uygunsuz durumlar dul eşlerin harama düşme ihtimali eşlerin aileleri arasında karşılıklı kin ve düşmanlık doğurması .. gibi durumlardan dolayıdır.
6. O zamanlar evlilik ve boşanmalar daha kolaydı ve bu açıdan da boşanmalar çok olabiliyordu.
7. Hz. Hasan (ra) çok boşayan biridir ve böyle olduğundan kendisine “mıtlak / çok boşayan” unvanı verilmiştir. Onun “Mücteba Takiy Zekiy Sıbt” gibi unvanları da vardır. Kendisinin “doksan yüz kadar” kadınla evlendiği şayiası rivayeti ve abartısı dillerde dolaşır. Hatta bunlar bazı kitaplara bile girmiştir.(8) Şii müellif İbn-i Şehrub’a göre ayrıca onun 250- 300 cariyesi olmuştur.(9) Bize göre bunlar sadece gerçeksiz şayia söylenti ve rivayetlerdir; halk muhayyilesinin ve Hz. Hasan (ra)'ı bir lider ve peygamber torunu olarak gözünde büyütenlerin ürettiği gerçek dışı yakıştırmalar mübalağa ve abartmalardır. Hatta destanımsı öğelerdir.
Benzer durumlar diğer imamlar ve büyükler için de zaman zaman söz konusu olan şeylerdir. Mesela Kırgız destanlarında Hz. Ali (ra) Kırgız destan kahramanları gibi altmış batman (Beldelere göre iki- sekiz okka arasında değişebilen bir tahıl ölçüsü) zırh taşır bir oturuşta beş koyun yer taslarla kımız içer ve Kırgızlar gibi boz kısraklar kurban eden bir batır/ bahadır ve alperendir. Türkistan’ı o fethetmiştir. Türklerden kız almıştır.(10) Oysa bu söylenenlerin hiçbiri tarihi gerçeklerle bağdaşmaz Hz. Ali (ra)’yi sevenlerin kendilerince onu büyük göstermek için hayallerinde olgunlaştırıp yaydıkları şeylerdir.
Hz. Hasan (ra) konusunda müstakil bir araştırma yapan Bakır Şerif el- Kuraşi de onun ancak “on üç kadınla evlendiğini" tespit etmiştir.(11) Evlilikleri gibi Hz. Hasan (ra)’ın çocukları konusunda da birbirinden farklı rivayetler vardır: Bunların kızlı erkekli olarak sayıları 12 13 15 16 19 20 23 olarak zikredilir. Cevdet Paşa'ya göre çocuklarının on beşi erkek sekizi kızdır.
Hz. Hasan (ra)’ın adı belli çocuklarının sayısı on ikidir. Bunlar Zeyd Hasan Kasım Ebu Bekir Abdullah Amr Abdurrahman Hüseyin Muhammed Yakup İsmail ve Talha'dır. (12) Hz. Hasan’ın soyu Hasanu’l- Müsenna ve Zeyd’den devam etmiştir.
8. Hz Hasan (ra)’ın çok boşaması kaynaklarda yer aldığı gibi başta babası tarafından hoş karşılanmıyordu. Hz. Ali (ra) bir gün Kufelilere şöyle demişti:“Kufeliler Hasan’ı evlendirmeyin (ona kız vermeyin) Çünkü o çok boşayan bir adamdır. (racülün mıtlak).” Bunun üzerine Hemedanlı birisi şöyle demişti: “Mutlaka onu evlendireceğiz. O razı olduğunu (nikâhında) tutar razı olmadığını boşar.”(13)
Kanaatimizce Hz. Ali (ra)’nin oğlunun tutumu hakkındaki uyarı ve eleştirisinde doğru makul ve dengelidir. Hemedanlı’nın sözüne bakılırsa o ufak tefek sebepleri ve memnuniyetsizlikleri boşama sebebi olarak görmekte ve hanımlarını boşamaktadır. Bir başka deyişle o hanımlarından kolay memnun olan birisi değildir. Bu duruma sebep Hz. Hasan (ra)’ın titizliği ve mükemmeliyetçiliği olabilir. Hz. Ali (ra) halkı “onaylamadığı boşama zaafına” karşı uyarmaktadır.
SONUÇ: Kanaatimizce Hz. Hasan (ra) ondan fazla kadınla evlilik yapmış ve boşadığı kadınlar da olmuştur. Boşamalarında ne gibi sebeplerin rol oynadığını bilmemekteyiz. Onun boşamaları Hz. Ali (ra)’nin yaklaşımı ve sözleri dikkate alınırsa pek tasvip edilmemekte ve hoş görülmemektedir. Şu kadar var ki bu durum “büyük bir hata haram ve günah olarak” da görülmemelidir. Bu hal belki de onun “kişisel bir zaafı”dır. O boşama eyleminde helal dairesinden çıkmış değildir. Helal dairesinde kalmakla birlikte evla olmayanı veya mekruhu işlemiş olabilir. Şunu da hatırlatalım ki sahabeler de insandırlar; mekruhları hoşa gitmeyen şeyleri ve hatta büyük günahları da işleyebilirler. Onlar kusursuz ve günahsız insanlar değillerdir.
O günün şartları içinde Hz. Hasan (ra)’ın ondan çok kadınla evlenmesi ve boşamalarda bulunması; çok önemsenecek ve abartılacak bir husus değildi. Mesela babası Hz. Ali (ra) de dokuz kadınla evlenmişti. Bu hanımlarından on dört erkek on sekiz kız çocuğu olmuştu.(14) Ama o evliliklerinden dolayı çağının insanlarınca ayıplanmamıştı. İlk halife Hz. Ebu Bekir (ra)’in dört hanımından altı çocuğu olmuştu.(15) Hz. Ömer (ra) sekiz kadınla evlenmiş ve hanımlarından üçünü boşamıştı.(16) Diğer sahabe hayatları araştırılsa bu konuda başka örnekler de bulunabilir.
Dipnotlar:
(1) Murat Sarıcık İnanç ve zihniyet Olarak Cahiliye Nesil Yayınları İstanbul 2004 s. 261- 262 265.
(2) Nisa 4/3; Heyet Kur’an-ı Kerim ve Açıklamalı Meali Medine 1987 s. 76;
(3) Ibn-i Kesir İsmail b. Kesir Tefsiru’l- Kur’ani’l- Azim. I- IV Çağrı Yayınları İstanbul 1986 I 441; Sarıcık Cahiliye s. 265- 266; Muhammed Hamidullah İslam Peygamberi II 715 vd.
(4) Bakara 2/ 227- 231; Nisa 4/ 3 20 Talak 65/ 1-2; Ahzab 33/ 50; Mümtehine 60/ 10-11; Mansur Ali Nasif et- Taciu’l- Cami ‘u li’l- Usul I-V Mektebetü Pamuk İstanbul 1981 II 315 325 327.
(5) Mansur Ali II 327 K. Nikah bab 7.
(6) Mansur Ali II 315 K. Nikah bab 6; Ahzab 33/ 49 51.
(7) Mansur Ali II II 337 K. Nikah bab 9.
(8) Heytemi es-Savaiku’l- Muhrika Mektebetü’l- Kahira Kahire 1385 s. 137.
(9) İbn-i Şehrub Menakıbu Ali bin Ebi Talib Necef 1965 III 141- 205; İbrahim el- Musevi ez- Zencani Akaidü’l- İmamiyyti’l- İsna Aşeriyye Beyrut 1973 I 141 145.
(10) Seyfettin Erşahin “SSBC’de İslami İnancın Korunmasında Hz. Ali Kültünün Rolü” Hayatı kişiliği ve Düşünceleriyle Hz. Ali Bursa Müftülüğü Bursa 2004 261 263- 264.
(11) Ethem Ruhi Fığlalı “Hasan” DİA XVI İstanbul 1997 s. 283. (Bakır Şerif el- Kuraşi Hayatu’l- İmam el Hasan bin Ali Beyrut 1983 II 433- 460).
(12) Fığlalı “Hasan” DİA XVI 283 A. Cevdet Paşa Kısas-ı Enbiya Bedir Yayınevi İstanbul 1981 I 616.
(13) Heytemi s. 136- 137. (İbn-i Sad’ın Tabakat’ından) ; Ebul- Fida İsmail b Ömer el-Bidaye I- XIV Mısır ty VIII 38; Yakubi Ahmed b. Ebi Yakub Tarihu’l- Ya’kubi I-II Daru’s- Sadır Beyrut 1960 II 228.
(14) Murat Sarıcık Dört Halife Dönemi I- II Nesil Yayınları İstanbul 2002 II 191- 194.
(15) age. I 199- 201.
(16) age. I 415- 416.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet