Abdullah Parlıyan Meali
Ve onlara: “Ben gerçekten sizin iyiliğinizi isteyen biriyim” diye de yemin etti.
Ahmet Varol Meali
Ayrıca: "Şüphesiz ki ben size öğüt verenlerdenim" diye onlara karşı yemin etti.
Ali Bulaç Meali
Ve: 'Gerçekten ben size öğüt verenlerdenim' diye yemin de etti.
Diyanet İşleri Meali (Eski)
"Doğrusu ben size öğüt verenlerdenim" diye ikisine yemin etti.
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
“Şüphesiz ben size öğüt verenlerdenim” diye de onlara yemin etti.
Diyanet Vakfı Meali
Ve onlara: Ben gerçekten size öğüt verenlerdenim, diye yemin etti.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Ve onlara: "Elbette ben size öğüt verenlerdenim." diye de yemin etti.
Elmalılı Meali (Orjinal)
Ve her halde ben sizin hayrınızı istiyenlerdenim diye ikisine de yemin etti
Hasan Basri Çantay Meali
Bir de onlara: «Şübhesiz ki ben sizin iyiliğinizi isteyenlerdenim» diye yemîn etdi.
Hayrat Neşriyat Meali
Ve onlara: “Doğrusu ben size gerçekten (iyiliğiniz için) nasîhat edenlerdenim” diye de yemîn etti.
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Ve onlara, «Ben muhakkak sizin için elbette hayırhâh olanlardanım.» diye yemin etti.
Suat Yıldırım Meali
20, 21. Fakat şeytan onlara, gözlerinden gizlenmiş olan edep yerlerini açığa çıkarmak için vesvese verdi. Onlara şöyle telkinde bulundu: “Rabbinizin size bu ağacın meyvesini yasaklamasının tek sebebi, sizin meleklerden veya ölümsüz hayata kavuşanlardan olmanızı önlemektir” diyerek, kendisinin onların iyiliğini istediğine dair yemin üstüne yemin etti. [20, 120]
Şaban Piriş Meali
Ben sizin, iyiliğinizi isteyen, size öğüt verenlerdenim, diye onlara yemin etti.
İbni Kesir
Ve; doğrusu ben size öğüt verenlerdenim, diye ikisine yemin etti.
Seyyid Kutub
Onlara 'Ben gerçekten sizin iyiliğinizi istiyorum' diye yemin etti.
Tefhim-ul Kuran
Ve: «Gerçekten ben size öğüt verenlerdenim» diye yemin de etti.
Yusuf Ali (English)
And he swore to them both, that he was their sincere adviser.
M. Pickthall (English)
And he swore unto them (saying): Lo! I am a sincere adviser unto you.