Abdullah Parlıyan Meali
Bunun üzerine, biz de hem onu, hem de ona inananları kurtardık, karısı geride kalıp helak olanlardan oldu.
Ahmet Varol Meali
Biz de onu ve karısı dışında bütün ailesini kurtardık. O (karısı) ise azapta kalanlardandı.
Ali Bulaç Meali
Bunun üzerine biz, karısı dışında onu ve ailesini kurtardık; o (karısı) ise (helake uğrayanlar arasında) geride kalanlardandı.
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Bunun üzerine Lut'u ve taraftarlarını kurtardık; yalnız karısı, geride kalıp helake uğrayanlardan oldu.
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Bunun üzerine biz de onu ve karısı dışında aile fertlerini kurtardık. Karısı ise azab içinde kalanlardan oldu.
Diyanet Vakfı Meali
Biz de onu ve karısından başka aile efradını kurtardık; çünkü karısı geride kalanlardan (kâfirlerden) idi.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Biz de onu ve ailesini kurtardık, yalnız karısı(nı kurtarmadık) çünkü o, geride kalanlardan oldu.
Elmalılı Meali (Orjinal)
Biz de onu ve ehlini kurtardık, ancak karısı kalıb yere geçenlerden oldu
Hasan Basri Çantay Meali
Bunun üzerine biz de hem onu, hem geride kalanlardan olan karısından başka bütün ehlini kurtardık.
Hayrat Neşriyat Meali
Bunun üzerine (biz de) onu ve ehlini kurtardık; ancak karısı hâriç; (o,) geride(azabda) kalanlardan oldu.
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Artık Biz O'nu ve ehlini kurtardık, zevcesi müstesna, o geriye kalıp helâk olanlardan oldu.
Suat Yıldırım Meali
Biz de onu ve ailesini kurtardık. Ancak eşi geride kalıp helâk olanlardan oldu. [11, 81; 21, 74; 51, 35-36] {KM, Tekvin 19, 26}
Şaban Piriş Meali
Biz de Lût'u ve âilesini kurtardık; yalnız karısı geride kalanlardan oldu.
İbni Kesir
Bunun üzerine Biz de, hem onu, hem de ehlini kurtardık. Ancak karısı, geride kalanlardan oldu.
Seyyid Kutub
Lût'u ve eşi dışındaki yakınlarını kurtardık. Eşi ise geride kalıp helak olanlardan oldu.
Tefhim-ul Kuran
Bunun üzerine biz, karısı dışında onu ve ailesini kurtardık; o (karısı) ise (helake uğrayanlar arasında) geride kalanlardandı.
Yusuf Ali (English)
But we saved him and his family, except his wife: she was of those who legged behind.(1051)*
M. Pickthall (English)
And We rescued him and his household, save his wife, who was of those who stayed behind.