Abdullah Parlıyan Meali
Bunun üzerine Musa asasını yere attı. “Oo bir de ne görsünler!” koskoca bir ejderha!
Ahmet Varol Meali
Bunun üzerine (Musa) asasını attı ve bir anda apaçık bir yılan oluverdi.
Ali Bulaç Meali
Böylelikle (Musa) asasını fırlatınca, anında apaçık bir ejderha oluverdi.
Diyanet İşleri Meali (Eski)
107,108. Musa, asasını yere atar atmaz apaçık bir yılan (ejderha) oluverdi; elini çıkardı, bakanlar bembeyaz olduğunu gördüler.
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Bunun üzerine Mûsâ, asasını yere attı. Bir de ne görsünler, apaçık bir ejderha.
Diyanet Vakfı Meali
Bunun üzerine Musa asasını yere attı. O hemen apaçık bir ejderha oluverdi!
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Bunun üzerine Musa, asâsını yere bırakıverdi, o da birdenbire kocaman bir ejderha kesiliverdi.
Elmalılı Meali (Orjinal)
Bunun üzerine asasını bırakıverdi, ne baksın o koskoca bir ejderha kesiliverdi
Hasan Basri Çantay Meali
Bunun üzerine (Musa) asasını bırakdı, bir de ne görsünler: O, apaçık bir ejderhâdır.
Hayrat Neşriyat Meali
Bunun üzerine (Mûsâ) asâsını (yere) bıraktı. Bir de baktılar ki, o, apaçık bir ejderhâ!(1)*
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Bunun üzerine âsâsını bıraktı. Âsâ hemen apaçık bir ejderha oluverdi.
Suat Yıldırım Meali
107, 108. Bunun üzerine Mûsâ, asasını yere bırakıverdi, bir de ne görsün: o koskoca bir ejderha kesilmiş! Elini sıyırıp çıkardı, bir de ne görsün: Bakan kimseler için parlak mı parlak, ışık saçan bir el haline gelmiş! [20, 18-22] {KM, Çıkış 4, 2-8}
Şaban Piriş Meali
O anda Musa bastonunu attı. Şimdi o apaçık bir ejderha olmuştu.
İbni Kesir
Bunun üzerine asasını bıraktı. Bir de ne görsünler; o, apaçık bir ejderhadır.
Seyyid Kutub
bunun üzerine Musa, elindeki değneği yere attı, değnek o anda sahici bir yılan oluverdi.
Tefhim-ul Kuran
Böylelikle (Musa) asasını fırlatınca, anında apaçık bir ejderha oluverdi.
Yusuf Ali (English)
Then (Moses) threw his rod, and behold! it was a serpent, plain (for all to see)!(1075)*
M. Pickthall (English)
Then he flung down his staff and lo! it was a serpent manifest;