Abdullah Parlıyan Meali
Elini koynundan çıkardı, ne görsünler bembeyaz, pırıl pırıl parlıyor.
Ahmet Varol Meali
Ardından elini çıkardı. O da bakanlara bembeyaz görünüverdi.
Ali Bulaç Meali
(Bir de) Elini sıyırdı, o da anında bakanlara bembeyaz (görünüverdi).
Diyanet İşleri Meali (Eski)
107,108. Musa, asasını yere atar atmaz apaçık bir yılan (ejderha) oluverdi; elini çıkardı, bakanlar bembeyaz olduğunu gördüler.
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Elini (koynundan) çıkardı. Bir de ne görsünler o, bakanlar için, bembeyaz olmuş.[224]*
Diyanet Vakfı Meali
Ve elini (cebinden) çıkardı. Birdenbire o da seyredenlere bembeyaz görünüverdi. *
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Ve Musa elini koynundan çıkarıverdi, eli bembeyaz olmuş, bakanların gözünü kamaştırıyordu.
Elmalılı Meali (Orjinal)
ve elini sıyırdı çıkardı, ne baksın o bakanlara bembeyaz parlıyor
Hasan Basri Çantay Meali
Elini çıkardı. Ne görsünler: O da temâşâ edenlere (ışıklar saçan) bembeyaz (bir el).
Hayrat Neşriyat Meali
Ve elini (koynundan) çıkardı, bir de ne görsünler, o da bakanlara bembeyaz (nûr saçan bir el)!
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Ve elini (cebinden) çıkardı, o hemen bakanlar için bembeyaz (bir nûr) kesildi.
Suat Yıldırım Meali
107, 108. Bunun üzerine Mûsâ, asasını yere bırakıverdi, bir de ne görsün: o koskoca bir ejderha kesilmiş! Elini sıyırıp çıkardı, bir de ne görsün: Bakan kimseler için parlak mı parlak, ışık saçan bir el haline gelmiş! [20, 18-22] {KM, Çıkış 4, 2-8}
Şaban Piriş Meali
Elini koynuna soktu. O şimdi bakanların (gözünü kamaştıran) bembeyaz bir el idi
İbni Kesir
Elini çıkardı, ne görsün; o da bakanlara bembeyaz.
Seyyid Kutub
Ve elini yeninin altından çıkardı, bakanlar onun ak bir parıltı saçtığını gördüler.
Tefhim-ul Kuran
(Bir de) Elini sıyırdı, o da anında bakanlara bembeyaz (görünüverdi) .
Yusuf Ali (English)
And he drew out his hand, and behold! it was white to all beholders!(1076)*
M. Pickthall (English)
And he drew forth his hand (from his bosom): and lo! it was white for the beholders.