Uzman olmak için Şimdi başvurun.
✕Değerli kardeşimiz
Ebû Câbir Abdullah b. Amr b. Haram el-Ensârî es-Selemî (ö. 3/624) Uhud Savaşı'nda ilk şehid düşen sahâbîdir.
Benî Seleme kabilesinin ileri gelenlerinden olduğu için İkinci Akabe Biatı'nda Berâ b. Ma'rûr ile birlikte kabilesini temsil etti. Bedir Savaşı'na katıldı. Uhud Savaşı başlamadan önce oğlu Câbir b. Abdullah'ı yanına çağırdı ve bu savaşın ilk şehitlerinden biri olacağını ümit ettiğini söyleyerek geride bırakacağı altı kızına bakmasını ve borçlarını ödemesini vasiyet etti. Savaş başladıktan az sonra da şehid düştü.
Mekkeli kâfirler burnunu kulaklarını ve diğer uzuvlarını kestiler. Bu savaşta yeteri kadar kefen ve kabir bulunamadığı için naaşı eniştesi Amr b. Cemûh ile aynı kabre kondu. Aradan kırk altı sene geçtikten sonra sel yatağına yakın olan kabirleri başka bir yere nakledilmek üzere açıldığı zaman bu iki sahâbînin cesetlerinin hiçbir değişikliğe uğramadan gömüldükleri gibi durduğu görüldü. (bk. el-Muvatta Cihâd 21 hadis nr. 49; TDV İslam Ansiklopedisi Abdullah b. Amr b. Haram md.)
Peygamber Efendimiz (asm) Cabir’i teselli için evine teşrif buyurdular. O esnada Abdullah’ın kızı veya kız kardeşi Efendimiz (asm)’in de duyacağı bir sesle odasında ağlayıp inliyordu. Allah Rasûlü (asm) hem onlara hem de bütün Müslümanlara müjde olacak şu sözleriyle Cabir ve ailesini teselli etti:
"Allah şimdiye kadar hiç kimse ile perdesiz görüşmedi. Sadece Abdullah’ı karşısına aldı ve ona halini sordu. O da Cenab-ı Hakk’a şu mukabelede bulundu: 'Ya Rabbi! Beni dünyaya tekrar gönder. Gönder de senin uğrunda bir kere daha öleyim ve böyle bir ölümün ne kadar zevkli olduğunu dünyadakilere haber vereyim.'"
"Cenab-ı Hakk ise ona şöyle dedi: 'Ölenlerin geri döndürülmeyeceğine dair vaadim var. Ama senin bu iştiyak ve arzunu onlara haber vereceğim...' Daha sonra 'şehitlerin ölü sayılmayacağını' (Al-i İmran 3/169) ifade eden ayet nazil oldu. Evet 'şehitler ölmemiştir ve asla ölmeyecektir...'"(bk. Beyhakî Delâilü’n-Nübüvve 3/298; İbnü’l-Esîr Üsdü’lğâbe 3/34)
Allah’ın Abdullah ile perdesiz görüşmesinin mahiyetini bilemiyoruz. Ancak bu durumun ilk defa Abdullah ile olması onun Uhud’un ilk şehidi olmasından dolayı olabilir. Veya daha önce Muhammed Ümmetinden hiç kimseye nasip olmayan bir görüşme anlamına da gelebilir. Rivayette geçen olay kabir hayatıyla ilgili bir durumdur. Peygamber Efendimizin (asm) Mirac’da perdesiz konuşması ise kabir hayatıyla ilgili değildir. Bu nedenle aralarında bir zıtlık yoktur.
Diğer taraftan Cabir’in "Yâ Rasûlallah babam vefat etti ve bana birçok yetim bırakıp öyle gitti. Onların bakımları da benim üzerime kaldı... halbuki onlara bakacak sermayeye de sahip değilim."dedi.
Rasûlullah (asm) alacaklıları çağırmış ve onlardan Câbir'e mühlet vermelerini istemiş onlar mühlet vermeyince Rasûlullah (asm) Câbir'e hurmalarını ölçüp onlara vermesini buyurmuştur. Câbir hurmalarıyla babasının borçlarını ödedikten sonra kendisine de bir miktar hurma kalmıştır. Cabir "Allah babamın borcunu ödesin de vallahi ben kız kardeşlerimin yanına bir hurma tanesi ile dönüp gitmeye bile razı idim. Halbuki Resûlullah ondan bütün alacaklılara hurma verdiği halde bir hurma bile eksilmediğini gördüm." demiştir. (Buharî Vesaya 36; Müsned 3/373 393)
Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi