Abdullah Parlıyan Meali
Öyle ki, kendilerine tarafımızdan gerçek olan kitabımız ve mucizeler geldiği zaman: “Bakın bu düpedüz bir büyü” dediler.
Ahmet Varol Meali
Onlara katımızdan gerçek gelince: "Bu apaçık bir sihirdir" dediler.
Ali Bulaç Meali
Onlara katımızdan hak geldiği zaman, dediler ki: 'Bu, kuşkusuz apaçık bir büyüdür.'
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Gerçek, katımızdan onlara gelince: "Doğrusu bu apaçık bir büyüdür" dediler.
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Katımızdan kendilerine hak (mucize) gelince, “Şüphesiz bu, apaçık bir sihirdir” dediler.
Diyanet Vakfı Meali
Katımızdan onlara hak (mucize) gelince: «Bu elbette apaçık bir sihirdir» dediler.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Kendilerine tarafımızdan hak gelince, "Muhakkak ki bu, apaçık bir sihirdir." dediler.
Elmalılı Meali (Orjinal)
Tarafımızdan kendilerine hak geldiği vakıt her halde bu açık bir sihir dediler
Hasan Basri Çantay Meali
Tarafımızdan kendilerine hak (mu'cize) geldiği vakit: «Her halde bu, apaçık bir sihirdir» dediler.
Hayrat Neşriyat Meali
Nihâyet onlara tarafımızdan hak gelince: “Doğrusu bu apaçık bir sihirdir” dediler.
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Vaktâ ki onlara Bizim tarafımızdan hak geldi, «Şüphe yok ki bu elbette apaçık bir sahirdir,» dediler.
Suat Yıldırım Meali
Onlara tarafımızdan gerçek ulaşınca: “Bu besbelli bir sihirdir. ” dediler. [27, 14]
Şaban Piriş Meali
Katımızdan onlara gerçek geldiği zaman, onlar:-Bu, apaçık bir sihirdir! demişlerdi.
İbni Kesir
Tarafımızdan kendilerine hak geldiği vakit; doğrusu bu, apaçık bir büyüdür, dediler.
Seyyid Kutub
Bizim tarafımızdan gönderilen gerçek onlara ulaşınca, «Bu apaçık bir büyüdür» dediler.
Tefhim-ul Kuran
Onlara katımızdan hak geldiği zaman, dediler ki: «Bu, kuşkusuz apaçık bir büyüdür.»
Yusuf Ali (English)
When the Truth did come to them from Us, they said: "This is indeed evident sorcery!"
M. Pickthall (English)
And when the Truth from Our presence came unto them, they said: This is mere magic.