Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Hz. Ömer devrinde neden sahabelere maaş bağlanmıştır bunun hikmeti nedir?

Oluşturulma tarihi: 31.01.2025 23:17    Güncellendi: 31.01.2025 23:17
Soru Detayı

- Onların normal vatandaşlardan ayrıcalığı nedir?
- Sonuçta bütün insanlar Allah'ın kulu değil mi?

Değerli kardeşimiz

Hz. Ömer (ra) hicretin yirminci yılında divanlar/maaş defterleri tanzim ettirmişti. Bu defterlere müslümanların adları yazıldı ve karşısına da senelik olarak alcakları maaşlar kaydedildi. Atâ/bağış divanları/defterleri tertip ettiren Hz. Ömer; Müslümanları Âl-i Beytten başlatarak Rasulullah’a akrabalık derecesine göre defterlere  kaydettirmişti. Divanın en başında Rasulullah’ın  en sevdiği eşi ve Âl-i Beyt’ten sayılan Hz. Ayşe (r.anha) yer alıyordu. Senelik atâsı/ihsanı ve maaşı 12.000 dirhemdi. Bunu hayatta olan diğer zevceler ve “Rasulullah (asm)’ın akrabaları Ehl-i Beyt” takip ediyordu. Haşimilerden sonra onlara akrabalık derecesine göre diğer kabile mensupları defterlerde yerini almıştı.(1)  Burada; Hz. Ömer’in Ehl-i Beyt sevgisine işaret eden önemli hususlar da  vardır:

Birincisi: Hz. Ömer (ra) Rasulullah (asm)’ın soyunu divanda kendi soyuna ve Ehl-i Beytine tercih etmişti.(2) Ona önce kendi akrabalarını yazması teklif edildiği halde bunu kabul etmemişti. Onun bir halife olarak bu icraatı Ehl-i Beyt’e hürmetli ve saygılı tavrını ortaya koyar.

İkincisi: Bedir gazilerine senelik beşer bin dirhem ve oğullarına ikişer bin dirhem ata takdir edildiği halde; Bedir gazasında müşrik tarafta yer alan Hz. Abbas’a  -bir istisna olarak- beş bin dirhem atâ takdir edilmişti. Oysa o; Bedir savaşı yapıldığında hem Müslüman değildi hem de Müslümanların karşısında yer almıştı. Hz. Abbas’a yapılan bu uygulamanın tek sebebi; Rasulullah (asm)’a yakınlığı ve Nebi sallallâhu aleyhi ve selemle akrabalık şerefidir.(3) Hz. Ömer (ra) bu inceliği gözetmişti.

Üçüncüsü: Bedir “keyfiyet bakımından” İslam’ın en önemli ve en büyük çarpışmasıydı. Hz. Ömer onları beşer bin dirhem ata takdir ederek mükâfatlandırmak istiyordu. Fakat Bedir savaşı sırasında henüz hayatta olmayan Hz. Hasan (ra) ve Hz. Hüseyin (ra)’e de(4)  beşer bin  dirhem maaş bağlamıştı. Normalde babaları Hz. Ali (ra) Bedir’de bulunduğundan bunlara yıllık ikişer bin dirhem atâ verilmeliydi. Fakat Hz. Ömer (ra); onların Rasulullah (asm) akrabalığını ve Ehl-i Beyt’ten olmayı nazara aldı onlara sevgi ve saygısından dolayı bunu böyle yapmış ve soranlara bu durumu açıklamıştı.

Dördüncüsü: İlk olarak atânın/maaşın hikmeti İslam devletine savaş yoluyla gelen ganimetlerdir. Hz. Ömer (ra) bir devlet başkanı olarak hazineye giren malı bazı kıriterlere gore Müslümanlara dağıtmıştır. Dağıtırken de Rasulullah (asm)’ın soyundan olanlar defterlerde ilk sırayı almışlardır. Daha sonra ensardan ve muhacirlerden olan diğer müslümanlar bu defterlere kaydedilmiş ve alacakları maaş da isimlerinin karşısında yer almıştır. Hz. Ömer (ra) ayrıca maaş/atâ verirken yukarda açıklandığı üzere Rasulullah’ın sevgisini ve insanların İslama olan hizmetlerini esas almıştır. Bu da atâ takdirinde ikinci önemli bir hikmettir. Ayrıca atâ günümüzde anlaşıldığı türden bir maaş değildir. Bu atâ kelimesinden de anlaşılacağı üzere bir ikram ve  bir ihsandır. Daha sonraki savaşlara katılanlar da durumlarına gore tanzim edilen divanlara eklenmiş ve onlara da hizmetlerine gore atâ takdir edilmiştir.

Hz. Ömer (ra) İslama hizmet edenleri Haşimileri seyyidleri ve şerifleri çok seviyordu. Bunu sadece sözle değil hilâfet makamındaki icraatlarıyla gösteriyordu. O atâ konusunda da görüldüğü üzere gayretli müslümanlara ve Ehl-i Beyt’e böyle olumlu davranışlar sergiliyordu. Öyleyse o özellikle Ehl-i Beyt söz konusu olduğunda bu tür gerçekler nazara alınarak övgüyle ve saygıyla anılmalıdır.

Beytü’l-Malın taksiminde yapılan bazı uygulamalar:

Hz. Ebu Bekir (r.a.) Beytü'l-Mal'e gelen malları hür köle erkek kadın küçük büyük demeden Müslümanlar arasında eşit olarak dağıtırdı. Kendisine başta Hz. Ömer (ra)olmak üzere bazıları "Bu malı Müslümanlar arasında eşit olarak dağıttın. Halbuki bu insanlar arasında üstün olanlar iyi geçmişi bulunanlar ve ilk Müslümanlar var." şeklinde uyarıda bulunduğunda "Ben bunları hepinizden iyi biliyorum; fakat bunların sevabı Allah'a aittir. Bu mal ise geçim aracı ve dünya maaşıdır. Bunda eşitlik yolunu tutmak ayırım yolunu tutmaktan daha hayırlıdır." cevabını vermişti.(5)

Hz. Ebu Bekir (ra) Allah'ın rahmetine kavuştu ve Müslümanların işleri Hz. Ömer (ra)'in güçlü omuzlarına yüklendi. Hz. Ömer (ra) dağıtım politikası konusunda şu sözleri şöyledi:

"Kendinden başka ilah olmayan Allah'a yemin olsun ki şu malda herkesin bir hakkı vardır. Ben de bu konuda ancak sizin gibi biriyim. Fakat Allah'ın Kitabı’ndaki ve Resûlüllah (asm)'ın nazarındaki yerlerinize göre dağıtımda bulunacak ve kişi ve İslâm'daki mihneti kişi ve İslâm'daki önceliği kişi ve İslâm'daki zenginliği kişi ve ihtiyacını göz önünde bulunduracağım."(6)

Hz. Ömer (ra)'in görüşü buydu. Maldan herkese bir pay ayırıyor ve paylaştırmayı da kişinin İslâm'daki önceliği mihneti ve zenginliğiyle ihtiyacına göre yapıyordu. Bir ordu şeklinde tanzim ettiği Medineli Müslümanlara da buna göre maaş bağladı. Bir sahabenin tavsiyesi üzerine bir divan kurdu ve bir deftere kişilerin Resûl-i Ekrem (asm)'e olan yakınlıklarını göz önünde bulundurarak adlarını tek tek yazdı. Kendisine Ebu Bekir gibi eşit dağıtımda bulunması söylendiğinde "Resûl-i Ekrem'e karşı savaşanla yanında savaşanı bir tutmam" diye cevap verdi.(7)

Hz. Ömer (r.a.) Muhacirlerden ve Ensar'dan Bedir Savaşı'na katılanlara beşer bin Bedir'e katılmayan fakat Uhud'a katılan ve Habeşistan'a hicret edip Bedir Müslümanları gibi İslâm'da geçmişi olanlara dörder bin Bedir Savaşı'na katılan Müslümanların oğullarına ikişer yalnız Hz. Hasan (ra) ve Hz. Hüseyin (ra)'e Peygamber Efendimize (asm) olan yakınlıklarından dolayı beşer bin ve yine Abbas ibn Abdülmuttalib'e beş bir rivayete göre on iki bin (Kitabü'l-Harac) Hz.Peygamber (asm)'in hanımlarına önce Hz. Cüveyriyye ve Hz. Safiyye (r.anhuma) dışında sonra onların karşı çıkmaları üzerine onlar da dahil olmak üzere oniki bin Mekke'nin fethinden önce hicret edenlere üçer Mekke'nin fethinde Müslüman olanlara ikişer Kadisiye ve Yermuk savaşına katılanlara iki bin Yemenlilere dört yüz Kadisiye ve Yermuk savaşlarından sonraki savaşlarda bulunanlara üç yüz ve geriye kalanların tümüne de iki yüz dirhem yıllık bağladı.

Hz. Ömer (r.a.) bu gruplar içinde de bir takım farklı paylaştırmada bulundu. Sözgelimi Efendimiz'in oğulluğu Ömer ibn Ebî Seleme'ye dört bin dirhem ayırınca Muhammed ibn Abdullah ibn Cahş "Onun da bizim de babamız hicret edip şehid olmuşken aramızda niye ayırım yaptın?" diye sordu. Hz Ömer şöyle karşılık verdi: "Peygamber (asm)'e olan yakınlığından dolayı böyle yaptım. Bana onun annesi Ümmü Seleme gibi bir anne getir sana da aynı parayı vereyim." Hz. Ömer kendi oğlu Abdullah'a üç bin dirhem ayırırken Üsame bin Zeyd'e dört bin dirhem ayırdı. Bunun üzerine Abdullah "Benim babamın da onun babası gibi İslâm'da geçmişi yok mu niye ona fazla ayırdın?" diye sordu. Hz.Ömer (ra) "Üsame senden babası da babandan Allah Resûlu yanında sevgiliydi." cevabını verdi.(8)

Hz. Ömer (r.a.) saydığımız bu ölçüler dışında mal dağıtımında başka bir ölçü tanımadı. Hattâ bir seferinde Medine'ye harp ganimeti geldiğini duyan Hz. Peygamber (asm)'in pak zevcelerinden Hz. Hafsa (r.anha) Hz. Ömer (ra)'e gelerek "Ey Mü'minlerin Emiri! Hissemi ver çünkü ben sana yakın olanlardan biriyim" dedi. Bazıları Hz. Hafsa'ya gelerek "Allah rızkı bollaştırdı. Öyleyken Ömer nefsine karşı şiddette ve kısmakta devam ediyor. Bu gelen mal Müslümanların fey'idir. Ömer bunu istediğine versin sen de onun yakınlarındansın" demişlerdi. Hz. Hafsa da Hz. Ömer'e gelip yukarıdaki sözü söylemişti. Bunun üzerine Hz. Ömer şöyle dedi: "Ey Ömer'in kızı Hafsa! Kızım olarak senin istediğin benim malımdadır; harp ganimetleri ise devlet malıdır."(9)

Hz. Ömer (r.a.) halifeliğin sonlarına doğru bu taksimin bir takım mahzurlarını gördü. Çünkü Seyyid Kutub'un belirttiği gibi kârın artmasında en büyük faktör sermayedir. Malların insanlar arasında eşit dağıtılmaması yoksul-zengin arasında bir takım aşılmaz uçurumların açılmasına sebep olur. Her ne kadar Hz. Ömer (ra) bütün yoksulları gözetiyor ve o zamanki Müslümanlar da ellerinden geldiğince infakta bulunuyor idiyseler de Hz. Ömer (ra) bu davranışının bazı kötü sonuçlarını görünce bu tür dağıtımdan vazgeçerek şöyle dedi: "Eğer gelecek yıla kalırsam insanların baştakiyle sondakini birleştirecek ve hepsini bir yapacağım." Hz. Ömer bu sözüyle bütün Müslümanlar arasında eşit dağıtımda bulunacağını ilan ediyordu. Fakat ne yazık ki Hz. Ömer (ra)'in bunu yapmaya ömrü yetmedi.(10)

Hz. Ömer (ra)'den sonra yumuşak huylu haya dolu kerem sahibi ve olabildiğince cömert yakınlarına ve başkalarına herkese karşı bol bol infakta bulunan Hz. Osman (r.a.) geldi. O mal taksiminde Hz. Ömer'in siyasetini takip ettiyse de halefi Hz. Ali Efendimiz (r.a.) Hz. Ebu Bekir (ra)'in uygulamasına döndü.

Bir seferinde yanındakilerden biri dönemindeki karışıklıkları yatıştırma adına Hz. Ali (ra)'e şöyle nasihatta bulundu: "Ey Mü'minlerin Emiri! Şu adamlara bu maldan ver ve şu Arabın ileri gelenlerini ve Kureyş'i mevaliye üstün tutuver." Bazıları da şöyle dediler: "Muaviye böyle yapıyormuş. İsteyene veriyormuş. İnsanların çoğu dünyaya önem verir ve onun için didinirler. Şu ileri gelenlere ver. İşlerin yoluna girdiğinde nasıl istersen malı bölüştürürsün." Bu pragmatist tekliflere Hz. Ali (ra)'in cevabı kendine yakışacak biçimdeydi:

"Siz benden üzerlerinde İslâm'a göre yönetici olduğum kimseler içinde zulümden yardım beklememi mi istiyorsunuz? Allah'a yemin olsun ki gökte yıldız kaldıkça bunu yapmam. Vallahi elimde mal bulundukça aralarında eşit dağıtırım. Mal sizinken nasıl böyle bir teklifte bulunabiliyorsunuz?"(11)

Hz. Ali (ra) herkesi dağıtımda bir tutar köleleri bile efendilerinden ayırmazdı. "Ben Allah'ın Kitabı'nda İshak Oğulları'nın İsmail Oğulları'na üstün tutulduğunu görmedim." derdi. O bu meşhur sözüyle Hz. İshak (as)'ın Hz. İbrahim (as)'in hür olan hanımı Hz. Sâre'den Hz.İsmail (as)'in ise cariyesi Hz. Hacer'den doğduğunu fakat Kur’ân'da Hz. İshak soyunun hür bir kadından geldiği için Hz. İsmail soyuna üstün tutulmadığını ifade ederdi.

Sonuç olarak Hz. Ömer (ra)'in ve diğerlerinin verdiği bu maaşları birer ata ve ikram olarak değerlendirmek gerekir.

Dipnotlar:

1) Geniş bilgi için bkz. Sarıcık Ehl-i Beyt s. 160-163.
2) Hitti I 263.
3) Belazuri II 346; Maverdi s. 201.
4) Hz. Hasan hicretin üçüncü yılında doğmuştu. Hz. Hüseyin ondan daha küçüktü.
5) Ebu Yusuf Kitabü'l-Harac (çev: Ali Özek) İst. 1973. 83-84).
6) İbn Sa'd Muhammed Et-Tabakâtü'l-Kübrâ Darü's-Sâdır Beyrut   3/299.
7) a.g.e. 3/296.
8) İbn Sa'd 3/296-297; Numanî Mevlânâ Şiblî Bütün Yönleriyle Hz. Ömer ve Devlet İdaresi (çev: T. Y: Alp) İst. 1975 2/141.
9) İbn Sa'd 3/278; Numanî 2/266
10) İ. Sa'd 3/302; Ebu Yusuf 89
11) İbn Kuteybe Ebu Muhammed Abdullah ibn Müslim el-İmame ve's-Siyase Mısır 132.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet