Abdullah Parlıyan Meali
O'na Tûr Dağının sağ tarafından seslenmiş, konuşmak için kendimize yaklaştırmıştık.
Ahmet Varol Meali
Biz ona Tur'un sağ yanından seslendik ve onu özel konuşma için yaklaştırdık.
Ali Bulaç Meali
Ona, Tur'un sağ yanından seslendik ve onu (kendisiyle) gizlice söyleşmek için yakınlaştırdık.
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Ona Tur'un sağ yanından seslenmiş ve konuşmak için onu yaklaştırmıştık.
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Ona, Tûr dağının sağ tarafından seslendik ve kendisi ile gizlice konuşmak için kendimize yaklaştırdık.
Diyanet Vakfı Meali
Ona Tûr'un sağ tarafından seslendik ve onu, fısıldaşan kimse kadar (kendimize) yaklaştırdık.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Biz ona Tur dağının sağ yanından seslendik ve onu hususi bir konuşmada bulunmak üzere kendimize yaklaştırdık.
Elmalılı Meali (Orjinal)
Hem ona Tûrun canibi eymeninden nidâ ettik, hem de onu makamı münacatta mertebei kurbe erdirdik
Hasan Basri Çantay Meali
Biz onu «Tuur» un sağ yanından nida etdik. Onu çok münâcat eden bir kimse olarak yaklaşdırdık.
Hayrat Neşriyat Meali
Ona Tûr'un sağ tarafından seslendik ve (o sessizce Rabbine) yalvaran bir kimse olduğu hâlde onu (kendimize) yaklaştırdık.
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Ve o'na Tûr'un sağ tarafından nidâ ettik ve onu münacaat eder bir halde yaklaştırdık.
Suat Yıldırım Meali
Hani ona Tur'un sağ tarafından seslenmiş ve özel konuşma için onu huzurumuza almıştık. [28, 30] {KM, Çıkış 33, 11}*
Şaban Piriş Meali
O'na Tur'un sağ yanından seslenmiştik. Samimi olarak söyleşmek için onu yaklaştırmıştık.
İbni Kesir
Ona Tur'un sağ yanından seslendik. Ve onu gizlice söyleşmek için yaklaştırdık.
Seyyid Kutub
Ona Tur'un sağ yanından seslendik ve kendisi ile özel olarak konuşmak için onu yakınımıza getirdik.
Tefhim-ul Kuran
Ona, Tur'un sağ yanından seslendik ve onu (kendisiyle) gizlice söyleşmek için yakınlaştırdık.
Yusuf Ali (English)
And we called him from the right side(2504) of Mount (Sinai), and made him draw near to Us, for mystic (converse).*
M. Pickthall (English)
We called him from the right slope of the Mount, and brought him nigh in communion.