Abdullah Parlıyan Meali
O, putların hepsini paramparça etti, yalnız kendisine başvursunlar diye, en büyük putu bıraktı.
Ahmet Varol Meali
Böylece belki ona başvururlar diye büyükleri dışında putları paramparça etti.
Ali Bulaç Meali
Böylece o, yalnızca büyükleri hariç olmak üzere onları paramparça etti; belki ona başvururlar diye.
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Hepsini paramparça edip, içlerinden büyüğünü ona başvursunlar diye, sağlam bıraktı.
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Derken (İbrahim) belki kendisine başvururlar diye içlerinden bir büyüğü bırakarak onları (putları) paramparça etti.[365]*
Diyanet Vakfı Meali
Sonunda İbrahim onları paramparça etti. Yalnız onların büyüğünü bıraktı; belki ona müracaat ederler diye. *
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Derken o, bunları parça parça etti. Yalnız kendisine başvursunlar diye onların büyüğünü sağlam bıraktı.
Elmalılı Meali (Orjinal)
Derken onları parça parça etti, ancak bir büyüklerini bıraktı ki belki ona müracaat ederler
Hasan Basri Çantay Meali
Derken o, bunları parça parça etdi. Yalınız onların büyüğünü bırakdı, belki ona müracaat ederler diye.
Hayrat Neşriyat Meali
Nihâyet (İbrâhîm) onları (o putları) paramparça etti; ancak onların büyüğünü(bıraktı) ki, belki ona mürâcaat ederler!
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Artık onları parça parça etti. Ancak onların bir büyüğünü değil, belki kendisine müracaat ederler diye.
Suat Yıldırım Meali
Onların bütün putlarını paramparça etti, yalnız, halk, belki de olup biten olay hakkında kendisine sorarlar düşüncesiyle, onların büyüklerine dokunmadı. *
Şaban Piriş Meali
Sonunda İbrahim hepsini paramparça edip, içlerinden büyüğünü ona başvursunlar diye sağlam bıraktı.
İbni Kesir
Derken hepsini paramparça edip içlerinden büyüğünü, ona başvursunlar diye sağlam bıraktı.
Seyyid Kutub
Arkasından o putları kırıp parça parça etti, fakat bilgisine (!) başvursunlar diye en büyük putu sağlam bıraktı.
Tefhim-ul Kuran
Böylece o, yalnızca büyükleri hariç olmak üzere onları paramparça kıldı; belki ona başvururlar diye.
Yusuf Ali (English)
So he broke them to pieces, (all) but the biggest of them, that they might turn (and address themselves) to it.(2718)*
M. Pickthall (English)
Then he reduced them to fragments, all save the chief of them, that haply they might have recourse to it.