Abdullah Parlıyan Meali
Allah'ın yolundan saptırmak amacıyla, gururla salınıp kasılarak tartışmasını sürdürür. Dünyada onun için aşağılık bir durum var, kıyamet günü de yakıcı azabı ona tattıracağız.
Ahmet Varol Meali
Allah'ın yolundan saptırmak için (kibirle) kasılarak (bunu yapar). Dünyada onun için rezillik vardır; kıyamet gününde de ona yakıcı ateşin azabını tattıracağız.
Ali Bulaç Meali
Allah'ın yolundan saptırmak amacıyla 'gururla salınıp-kasılarak' (bunu yapar); dünyada onun için aşağılanma vardır, kıyamet günü de yakıcı azabı ona taddıracağız.
Diyanet İşleri Meali (Eski)
8,9. Bilmeden, doğruya götüren bir rehberi olmadan, aydınlatıcı bir kitabı da bulunmadan Allah yolundan saptırmak için büyüklük taslayarak Allah hakkında tartışan insan vardır. Dünyada rezillik onadır; ona kıyamet günü yakıcı azabı tattırırız.
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
8,9. İnsanlardan öylesi de vardır ki, bir ilmi, bir yol göstericisi, aydınlatıcı bir kitabı olmadığı hâlde kibirlenerek insanları Allah’ın yolundan saptırmak için, Allah hakkında tartışmaya kalkar. Ona dünyada bir rezillik vardır. Ona kıyamet gününde de yangın azabını tattıracağız.
Diyanet Vakfı Meali
8, 9. İnsanlardan bazısı, bir bilgisi, bir rehberi ve (vahye dayanan) aydınlatıcı bir kitabı olmadığı halde, sırf Allah yolundan saptırmak için yanını eğip bükerek (kibir ve azamet içinde) Allah hakkında tartışmaya kalkar. Onun için dünyada bir rezillik vardır; kıyamet gününde ise ona yakıcı azabı tattıracağız.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Allah yolundan şaşırtmak (saptırmak) için büyüklük taslayarak (tartışır). Dünyada ona bir rezillik vardır. Kıyamet gününde ise ona cehennem azabını tattıracağız
Elmalılı Meali (Orjinal)
Allah yolundan şaşırtmak için yanını bükerek ki: Dünyada ona bir rüsvalık vardır, Kıyamet günü de kendisine o yangın azâbını tattıracağızdır
Hasan Basri Çantay Meali
8,9. İnsanlar içinde öyle kişi vardır ki ne bir bilgisi, ne istidlal edeceği bir senedi, ne de aydınlatıcı bir kitabı olmaksızın, (sırf insanları) Allah yolundan sapdırmak için, (kibir ve azametle) yanını eğib bükerek Allah hakkında kavga eder durur. Dünyâda rüsvaylık onundur. Biz ona kıyamet gününde de yangın (cehennem) azabını tatdıracağız.
Hayrat Neşriyat Meali
8,9. İnsanlardan bazısı ne bir bilgi, ne bir yol gösteren, ne de aydınlatıcı bir kitab olmadan, Allah yolundan saptırmak için (kibirinden) yanını büküp çevirerek, Allah hakkında mücâdele eder. Ona dünyada bir rezillik vardır; kıyâmet günü ise ona o yakıcı azâbı tattıracağız!
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Boynunu böbürlenip bükerek, Allah yolundan şaşırtmak için (öyle mücadelede bulunur). Onun için dünyada zillet vardır ve ona Kıyamet gününde yangın azabını tattırırız.
Suat Yıldırım Meali
Allah yolundan saptırmak için kibirle kabararak tartışmasını sürdürür. Onun hakkı dünyada bir rüsvaylık olduğu gibi, kıyamet günü de ona can yakıcı azap tattıracağız. *
Şaban Piriş Meali
Allah yolundan saptırmak için gururla salınıp, kasılır. Ona dünya hayatında rezillik vardır. Kıyamet günü de ona yakıcı azabı tattırırız.
İbni Kesir
Allah yolundan saptırmak için, kibirlenerek, yanını eğip büker. Dünyada rüsvaylık onadır. Ve kıyamet günü ona yakıcı azabı tattırırız.
Seyyid Kutub
Bu tartışma sırasında küstahça gerdan kırar. Amaç, başkalarını Allah yolundan saptırmaktır. Böylesini dünyada rezil edeceğimiz gibi kıyamet günü de ona kavurucu azabı tattırırız.
Tefhim-ul Kuran
Allah'ın yolundan saptırmak amacıyla 'gururla salınıp kasılarak' (bunu yapar); dünyada onun için aşağılanma vardır, kıyamet günü de yakıcı azabı ona taddıracağız.
Yusuf Ali (English)
(Disdainfully) bending his side, in order to lead (men) astray from the Path of Allah. for him there is disgrace(2780) in this life, and on the Day of Judgment We shall make him taste the Penalty of burning (Fire).*
M. Pickthall (English)
Turning away in pride to beguile (men) from the way of Allah. For him in this world is ignominy, and on the Day of Resurrection We make him taste the doom of burning.