Uzman olmak için Şimdi başvurun.
✕Değerli kardeşimiz
Havf “korku korkutmak” reca ise “emel ümit yalvarmak dilek.” demektir.
Sakin su dalgalı deniz kadar güzel olamıyor. Rüzgârın esmesiyle sağa sola salınan dallar sakin ağaçlardan daha hoş bir manzara sergiliyorlar. Rüzgârı göremiyoruz eğer görebilseydik onu da dalgalı bir deniz gibi seyredebilecektik.
Dalların âhenkli salınışları rüzgârın o dalga dalga esişinin neticesi. İşte insan ruhu o dalgalı deniz o salınan ağaç gibi. Melekler ise sakin su hareketsiz bitkiler gibi. İnsan ruhu imtihan rüzgârına mâruz. Ve insan kalbinde kararsızlık değişkenlik hâkim.
İşte insan ruhundaki bu aralıksız değişme bu fasılasız dalgalanma ona apayrı bir güzellik kazandırır. Onu meleklerin üstünde bir konuma çıkarır. O kalpte zıt renklerden tek bir kumaş dokunur. Celâl ve cemâl tecellileri o kalbi birlikte kemâle erdirirler. Kahır ve lütuf onda rıza olarak birleşirler.
İşte bu zıt tecelliler kalpte iki ayrı neticeyi birlikte doğurur: Havf ve reca.
Havf tatlı bir korku: Allah’ın celâl kibriya ve azameti karşısında haşyet duyma... Reca ise zevkli bir ümit: Onun lütuf ihsan ve kereminden daima ümitvâr olma...
Dünya imtihanını kazanan insanlar Allah’ın bütün sıfatlarına fiillerine ve isimlerine birlikte inanırlar. Celâlî isimler onların kalplerinde korku ve haşyet doğururken cemâlî isimler gönüllerini ümitle sürurla sefayla doldurur...
Onlar emir ve yasaklar denilen ikili bir imtihana tâbi tutulurlar. Karşılarına helâller ve haramlar çıkar doğru ve yanlış arasında çoğu kez sıkışıp kalırlar. Hayırları işlemek amel-i salih şerlerden kaçmak ise takvadır. Amel-i salih işlendikçe reca kapısı takvada ilerlendikçe havf kapısı açılır. Her iki kapıdan da aynı neticeye erilir: Cennet.
Mü’min hem ümit ve hem de korku içinde olmalıdır. Zira Allah hem Gaffar’dır hem de Kahhar. Bağışlaması da vardır kahrı ve perişan etmesi de.
Bize havf ve reca dersi veren bir hilkat tablosu:
Arzın merkezinde magma bir ocak gibi durmadan yanıyor. Üstte Güneş alevlerini kilometrelerce öteye fırlatıyor. Ve nihayet insanlar ve hayvanlar denizler ve ormanlar varlıklarını bu iki ateş arasında devam ettiriyorlar.
İnsanın manevî terakkisi de iki ateş arasında sürüyor: Nefis ve Şeytan. Bu tablo karşısında insan şöyle düşünmeli: Madem ki bedenim Güneş ve magma arasında hayatını devam ettiriyor; ruhum nefis ve şeytana rağmen hâlâ mü’min. O hâlde Allah’ın rahmetinden ümit kesmek için hiçbir sebep yok. Ve madem ki bu iki ateşten de bir an olsun başım sakin olamıyor öyleyse azaptan emin olmam da akıl kârı değil...
Havf da reca da mü’minin sıfatlarıdır. Bundandır ki hangisi ruhtan çekilse küfür tehlikesi belirir. Havf etmeyen insan isyan yolunu tutar bu yolun sonunun ise küfre çıkma tehlikesi vardır. Recanın azalması da ümitsizliğe yol açar. Bu da sonu küfre çıkabilecek bir başka yoldur.
Kur’an-ı Kerim’de bir kısım âyetler mü’mini cennetle müjdelerken bir kısmı da âsileri cehennemle tehdit ediyor. Kalbin bir atıp bir sessiz kalması gibi insanı bir havfa bir recaya sevk etmekle hoş bir âhenk meydana getiriyorlar.
Fatiha Kur’an-ı Kerim’in fihristesi hülâsasıdır. Onda da havf ve reca dersi birlikte veriliyor.
“Hamd”de medih ve sena hâkim.
“Mâliki yevmiddin” havf dersi verir.
“İbadet” recaya “istiane” havfa işaret ederler.
“Sırat-ı müstakime hidayet talebi” recadır.
“Mağdup ve dallinden olma korkusu” havftır.
Fatiha’yı okuyan bir mü’minin ruhu o hissetmese de havf ve reca dalgaları arasında seyran eder.
Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi