Şu’arâ Suresi - 100. ayet
Abdullah Parlıyan Meali
Ama şimdi, ne bir arka çıkanımız var,
Ahmet Varol Meali
Artık bizim şefaatçilerimiz yok.
Ali Bulaç Meali
'Artık bizim için ne bir şefaatçi var,'
Diyanet İşleri Meali (Eski)
96,97,98,99,100,101,102. Orada putlarıyla çekişerek: "Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi Alemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; bizi saptıranlar ancak suçlulardır; şimdi şefaatçimiz, yakın bir dostumuz yoktur; keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak" derler.
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
“İşte bu yüzden bizim şefaatçilerimiz yok.”
Diyanet Vakfı Meali
100, 101. Şimdi artık bizim ne şefaatçilerimiz var, ne de yakın bir dostumuz.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
"Bak bizim için ne şefaatçiler var,"
Elmalılı Meali (Orjinal)
Bak şimdi bizim için ne şefaatciler var
Hasan Basri Çantay Meali
Artık bizim için ne şefaatçiler (den bir kimse),
Hayrat Neşriyat Meali
100,101. “Şimdi artık bizim, ne şefâatçilerimiz, ne de yakın bir dostumuz vardır!”
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
«Artık bize ne şefaat edicilerden var.»
Suat Yıldırım Meali
96, 97, 98, 99, 100, 101, 102. Orada putlarıyla çekişirken şöyle derler “Vallahi de, tallahi de biz besbelli bir sapıklık içinde imişiz! ”“Çünkü biz sizi Rabbülâlemin ile bir tutuyorduk. Ama bizi saptıranlar da, o mücrimler oldu. “Şimdi artık ne şefaatçimiz var bizim, ne candan bir dostumuz! ” “Ah! Ne olurdu, imkân olsa da dünyaya bir dönsek ve müminlerden olsaydık! ” [36, 56; 40, 47; 7, 53; 38, 64]*
Şaban Piriş Meali
Şimdi, bir şefaatçimiz de yok..
İbni Kesir
Şimdi bize şefaat eden kimse yoktur.
Seyyid Kutub
Şimdi bizim bir şefaatçimiz yok.
Tefhim-ul Kuran
«Artık bizim için ne bir şefaatçi var,»
Yusuf Ali (English)
"´Now, then, we have none to intercede (for us),
M. Pickthall (English)
Now we have no intercessors