Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Fussilet Suresi - 17. ayet

Oluşturulma tarihi: 6.02.2025 22:55    Güncellendi: 6.02.2025 22:55

Fussilet Suresi - 17. ayet



Abdullah Parlıyan Meali

Semûd kavmine gelince, onlara da doğru yolu gösterdik, ama onlar körlüğü doğru yola tercih ettiler ve böylece yaptıkları kötülüklerin bir karşılığı olarak, onların üzerlerine alçaltıcı bir azap yıldırımı düşüp onları yakalayıverdi.

Ahmet Varol Meali

Semud'a gelince; biz onları doğru yola ilettik. Ama onlar körlüğü hidayete tercih ettiler. Bu yüzden onları kazanmakta olduklarına karşılık alçaltıcı azabın yıldırımı çarptı.

Ali Bulaç Meali

Semud'a gelince; Biz onlara doğru yolu gösterdik, fakat onlar körlüğü hidayete tercih ettiler. Böylece kazandıkları şeyler yüzünden onları alçaltıcı azabın yıldırımı yakalayıverdi.

Diyanet İşleri Meali (Eski)

Semud milletine, doğru yolu göstermiştik, ama onlar körlüğü, doğru yolda gitmeye tercih ettiler. Kazandıklarının karşılığı olarak onları alçaltıcı azabın yıldırımı çarptı.

Diyanet İşleri Meali (Yeni)

Semûd kavmine gelince, biz onlara doğru yolu göstermiştik. Ama onlar körlüğü hidayete tercih etmişler ve yaptıklarına karşılık, alçaltıcı azap yıldırımı onları çarpmıştı.

Diyanet Vakfı Meali

Semûd'a gelince onlara doğru yolu gösterdik, ama onlar körlüğü doğru yola tercih ettiler. Böylece yapmakta oldukları kötülükler yüzünden alçaltıcı azabın yıldırımı onları çarptı.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Semûd kavmine gelince, biz onlara doğru yolu gösterdik. Fakat onlar körlüğü doğru yola tercih ettiler. Bunun üzerine kazandıkları kötülük yüzünden alçaltıcı azabın yıldırımı onları çarpıverdi.

Elmalılı Meali (Orjinal)

Semûde gelince; biz onlara yolu gösterdik de onlar hidayete karşı körlüğü sevmek istediler, derken ve kendilerini kesibleri sebebiyle o hor azâb saıkası alıverdi

Hasan Basri Çantay Meali

Semuuda gelince: Biz onlara da doğru yolu gösterdik. Amma onlar körlüğü hidâyete tercîh etdiler. Onun için kendilerini, kazanageldikleri (şirk ve meaasî) yüzünden, o horlayıcı azâb yıldırımı tutuverdi.

Hayrat Neşriyat Meali

Ve Semûd (kavmin)e gelince, onlara da doğru yolu göstermiştik; fakat (onlar)körlüğü (îman hakikatlerini görmemeyi), hidâyete tercîh ettiler; böylece kazanmakta oldukları(günahlar) yüzünden aşağılayıcı azâbın yıldırımı onları yakalayıverdi.

Ömer Nasuhi Bilmen Meali

Semûd'a gelince, Biz onlara doğru yolu gösterdik, onlar ise hidâyet üzerine körlüğü seviverdiler. Artık onları kazanır oldukları şey sebebiyle o zelil edici yıldırım azap yakaladı.

Suat Yıldırım Meali

Semûd halkına gelince Biz onlara da doğru yolu gösterdik; fakat onlar körlüğü hidâyete tercih ettiler. Derken işledikleri işler sebebiyle alçaltıcı bir azap yıldırımı onları alıverdi.

Şaban Piriş Meali

Semûd'a gelince, onlara doğru yolu göstermiştik. Onlar ise körlüğü kılavuza tercih ettiler. Bu sebeple onları, yaptıklarına karşılık zelil edici bir azabın sarsıntısı tutmuştu.

İbni Kesir

Semud'a gelince; onlara hidayeti göstermiştik, ama onlar körlüğü hidayete tercih ettiler ve yaptıkları yüzünden onları horlayıcı azabın yıldırımı çarptı.

Seyyid Kutub

Semud kavmine gelince onlara doğru yolu gösterdik; fakat onlar, körlüğü doğru yola tercih ettiler. Böylece yaptıkları yüzünden alçaltıcı azab yıldırımı onları yakaladı.

Tefhim-ul Kuran

Semûd'a da gelince; biz onlara doğru yolu gösterdik, fakat onlar körlüğü hidayete tercih ettiler. Böylece kazanmakta oldukları şeyler yüzünden onları alçaltıcı azabın yıldırımı yakalayıverdi.

Yusuf Ali (English)

As to the Thamud,(4484) We gave them Guidance, but they preferred blindness (of heart) to Guidance: so the stunning Punishment(4485) of humiliation seized them, because of what they had earned.*

M. Pickthall (English)

And as for Thamud, We gave them guidance, but they preferred blindness to the guidance, so the bolt of the doom of humiliation overtook them because of what they used to earn.